24. YIL

24. YIL..

Her ülkede, siyaset kurumlarının geleceğini belirleyen sınıflar vardır.

Örgütlenmiş, sesleri gür çıkan.

Siyaset kurumları, ülkede etkin olan o sınıfı ikna etmedikleri sürece iktidar olamayacaklarını bilir.

Ondandır sol siyaset kurumları, düne kadar işçilerin yoğun olduğu, işsizliğin yaşandığı, kamu yatırımlarından hiç pay alamayan bölgeleri hedef bölge seçer ve bu kesimlerin seçmeninin oyları ile siyasette söz sahibi olurlardı.

Sağ siyaset kurumlarının olmazsa olmazı ise, Feodaliteyi sürdürmekten yana kesimlerdir.

Mesela Demokrat Parti Köy Enstitülerini, Ege’nin ve Doğu’nun toprak ağalarına kurban etmiş, karşılığında iktidar olmuştur.

Devamında Adalet Partisi, Doğruyol Partisi süreçlerine baktığınızda, Doğu’nun aşiret reislerine tahsisli milletvekili koltukları vardır. Onlar her seçimde adaydır ve aşiretin oylarını konsolide etmekle yükümlüdür.

1980 sonrası iktidar olan ANAP’ın ise hedef kitlesi orta direktir.

Yani esnaf, yani işletmeci, yani küçük burjuva.

İlginç olan ise, sağ siyasette adı bile anılmayan işçinin, köylünün, işsizin, dar gelirlinin taparcasına desteğini alan yine bu partilerdir.

Zira onlar, milletin maneviyatını oya tahvil etmeyi iyi bilen, “Haline şükret”çi propagandistlerin etkin görevlere getirildiği siyasi yapılardır.

Her seçim öncesi partinin lideri 3-5 tarikat şeyhinin, (bana göre din tüccarının) kapısını çalar, birlikte görüntü verirler ki, cahil kesim kendilerine ‘Dini bütün’ desin.

1994’ten itibaren ülkede etkin olmaya başlayan Refah Partisi, devamı ve Ak Parti ise siyaset zeminini farklı bir noktaya kaydırmış, aç, unutulmuş, işsiz, örgütsüz kesimler üzerine bina etmiştir.

Zira onların elinde kalan tek sermaye inançtır.

Mesela AKP bu kesimler için Kaf Dağı’nın tepesindeki Zümrüd-ü Anka kadar ulaşılmaz olan vaatler sıralamıştır, seçim propagandalarında.

Sağ iktidarlar eliyle ülkenin kaderi haline gelen yoksulluğu yok edeceklerdi.

Kamunun bütün imkanları önlerine serilen parti ağalarının tahakkümüne son verecek, yolsuzlukları tarihe gömeceklerdi.

Cumhuriyet Tarihi boyunca köstebek misali yer altında yaşayan, gün yüzü görmeyen halka göre dindar, aslında dinbazların gün yüzüne çıkmaları, devlet yönetiminde söz sahibi olmaları sağlanacak.

Ama 24 yılda dediklerinin tersini yaptılar.

Yoksulluğu kurumsallaştırdılar.

Anayasa’nın fert olarak gördüğü kesimlere “Sen fert değil, kulsun” inancını yerleştirdiler.

Cehaleti taltif ettiler, gözümüzün içine baka baka Kur-an’da, Hadis’te olmayan uygulamaları din ambalajına sarıp, hemi de Diyanet yoluyla bu mazlum millete yutturdular.

Devlette, üniversitelerde, işletmelerde ne kadar aydın isim, ne kadar aydınlık zümre varsa, ‘Vatana ihanet’ suçuyla onurlandırdılar! İşlerinden ettiler, tutuklattılar, yargılattılar. Tarikat şeyhlerini Holding Patronu yaptılar. Ülkede ne kadar kamu kurumu varsa binalarını kendi adamlarına yenilettiler, ülkede bir beton imparatorluğu kurdular.

Eğitimi, güvenliği, yargıyı Fetö’ye, Sağlığı, bazı kamu hizmetlerini Menzil’e, İş Dünyasını Erenköy ve Nur Cemaatine teslim ettiler.

Büyüdükçe kandırdılar, kandırdıkça büyüdüler.

Kim omuzladı ise ihya ettiler, kimin elinden tuttularsa zengin ettiler.

Yeri geldi, terör örgütü ile masa kurdular, yeri geldi Türk Milliyetçileri ile ittifak.

Yeri geldi. ABD’nin talimatına, yeri geldi Putin’in tehditlerine boyun eğdiler.

Cebimizden tek kuruş çıkmayacak diyerek inşa ettirdikleri yolların, köprülerin, tünellerin parasını ödeye ödeye bitiremedik.

Doğru söylediler, onların cebinden değil bizim cebimizden çıktı,. çıkıyor yaptıklarının bedeli, hem de 10 kat fazlasıyla.

Allah var, kendilerine 24 yıldır iktidarda tutan ezilmiş halk kesimlerini, işçiyi, emekliyi hiç mi hiç hatırlamadılar. Ama yine de onların omuzlarında gezmeye devam ettiler.

Bu gün 24. Yaşını kutluyor, bu ikbal ittifakı.

Çeyrek asrı doldurmalarına bir yıl kaldı, ama güzel ülkemi tam bir asır geriye götürdüler.

Hem de öyle bir zamanda ki..

Ormanları yağmalanmış, doğal alanları yok edilmiş, insanları yoksullukla açlık arasında tercih yapma noktasına gelmiş, ne kadar demokratik kurum varsa tarumar edilmiş;

Yorgun, itibarsız, boğazına kadar borçlu, parasının pul kadar değeri kalmamış, gençliği geleceğini başka yerlerde arayan, cahillerin millete tepeden bakıp 80 yerden maaş aldığı, Asya ve Afrika’daki dikta ve kafa kesen yönetimlerden kaçanların asli unsurlara kafa tuttuğu, harap-bitap bir ülke.

24. yıl kutlu olsun.

Nice 24 yıllara!