On yedi yıl evli kalan bir kadın şunları söylüyor:

Erkek, Allah'ın yarattığı en güzel canlıdır.

Eşine, kızına, kız kardeşine, annesine, babasına, torununa sahip olduğu her şeyini feda eder.

Gençliğini ve sağlığını, eşi ve çocukları için feda eder, çünkü sürekli çalışır.

Biraz gezmeye çıksa sorumsuz, evde kalsa, tembel olur.

Hata eden çocuğuna kızınca vahşi baba, kızmasa boşverici baba olur.

Karısının çalışmasına izin vermezse geri kafalı, izin verse karı parası yiyen asalak olur.

Annesinin sözünü dinlerse ana kuzusu, karısının sözünü dinlerse kılıbık olur.

Tüm bunlara rağmen baba şunları yapar:

Çocuklarının her hususta kendisinden daha iyi olmasını ister.

Çocukları küçükken ayağını, büyüyünce yüreğini çiğnediklerinde tahammül eder.

Sahip olduğunun en iyisini, hatta belki hepsini verir. Çocukları gökteki yıldızı istese, o gücü yetse güneşi getirmeye çalışır.

Eğer anne dokuz ay çocukları karnında taşıdı ise, baba da aklında, zihninde, ömrü boyunca taşır.

Aile için, baba iyi olduğu sürece, tüm dünya yaşanılabilir bir yer olur.

Yetim bir çocuğa sorun isterseniz. "Baba" diyecek kimseyi bulamamak ne zor bir şeydir, anlatsın size.

Bugün babamın Hacı Ahmet Şan'ın VEFAT yıldönümü. Biz ondan razıydık. Rabbimde razı olsun. Rabbim tüm geçmişlerimize rahmet eylesin.

Unutmayalım. Hepimiz, bir gün çocuk, bir zaman sonra ya anne, ya da babayız. Lütfen önce kendimizin sonra bu muhteşem değerlerimizin kıymetini bilelim. Eyvah demeden.

Allah'ım, babalarımız bizi merhametle yetiştirdikleri gibi, sende onlara merhametinle muamele et, onları bağışla.

Amin...