Devlet ahenk içinde görev yapan kurumların tümüdür. Bu kurumlardan herhangi birinin diğerinin üstünde olması söz konusu olmamalıdır. Bir vücudu oluşturan organların hepsinin birden sağlıklı olması gerekir. Bunlar arasında tercih yapmak sadece sağlıksız olmakla sonuçlanır. Bugün yapılması düşünülen anayasa değişiklikleri uyum içinde çalışmayan hatta birbirinin karşıt olduğu düşünülen kurumların yeni bir düzen içinde oluşmasını sağlanmaya çalışmaktadır. Şu sorunun cevabı yapılması düşünülenlerin yapıcı olup olmayacağını gösterecektir:
Ülkeyi millet iradesini temsil eden güç yönetecektir. Ancak bu iradeyi yönlendirecek etkilerin bertaraf edilmesi gerekir. Bir yazımda milletin bir dağa benzediğini ve ona ulaşan seslerin yankılandığını söylemiştim. Yani ondan duyduğunuz ses bir yankıdır. Onun kendi sesi yoktur. Yankılanan ses duyduklarıdır ve bunlar haberler, buna dayanan yorumlardır. Bazen halkı yönlendirmek için nasıl tepki vereceği bilinen olaylar yaratılır ve bu halkın tercihlerini etkiler. Mesela Kıbrıs harekatı Ecevit’i kahraman yapmıştır ama ondan önceki teşebbüs Johnson mektubuyla engellenmiştir. Yaşadığımız birçok olay kendiliğinden oluşmaz ve bir kurgunun sonucudur. Bu nedenle halkın bir dış odak tarafından yönlendirilmesi engellenmelidir. Bu güvenlik güçleriyle hükümetin ortak hareketiyle sağlanır. Hükümetler kendi çıkarlarına olan yönlendirmeleri engellemezse bir gün onu devirecek bir yönlendirmeyle karşılaşabilir. Eğer halkın bir amaca yönlendirilmesi gerekirse bunu devlet yapabilir. Bunun temel şartı halkı yönlendiren güçlerin dış desteklerden arındırılmasıdır.
Yargı bağımsız olmalıdır ama tarafsızlığı devletin güvenliğinin tehdit edildiği durumlarda söz konusu olmaz. Bağımsızlık hukukun uygulanması ve bunun dışında bir etkinin bulunmamamsıdır. İktidar hakim seçerek değil yasa koyarak istediği sonuca ulaşabilmelidir.
Türkiye’de darbeler orduyu ülkenin ciddi bir tehditle karşı karşıya olduğuna inandırılarak yapılmıştır ve halkın bunlara desteği sağlanmıştır. Burada darbeyi yapan kadar tehdit algılaması yaratan güçler de sorgulanmalı ve tekrarlanması engellenmelidir. Yani düzmece değil gerçek bir tehdit söz konusu olduğu zaman, seçilmişlerin de katkısıyla, bu tehdidin bertaraf edilmesinin yolu kapanmamalıdır.
Bugün medyadaki farklılıklar değişik görüşlerden çok farklı cepheleri temsil etmektedir. Bir cephede yer alan kendi tarafını sorgulamaz, karşısındakine de hak vermek bir yana acımaz bile. Bunların aynı hedefe, yani ülkenin refah ve güvenliğine, insanlığın geleceğine hizmet konusunda birleşmesi ama buna giden yollarda farklı olabilmeleri sağlanmalıdır. Başarının tek ölçüsünün para olduğu bir ortamda bunu sağlamak imkansızdır.
Yani anayasa değişikliği bazı kurumları etkisizleştirmek için değil aksine görevini daha iyi yapması ve güçlendirilmesi amacıyla yapılmalıdır.