BAK ŞU KONUŞANA...
Türkiye Cumhuriyeti'nin ceza yasaları, bir kişi, oluşum veya kurum hakkındaki iddialar yargı kararıyla kesinleşmediği sürece, o kişi, kurum ve oluşum suçlu ilan edilemez der..
Vedat Ali Özışık ve fabrika yöneticileri hakkındaki dava dosyası hala karara bağlanmış değil. O nedenle, o insanlara bir suç isnat etmek insafla, izanla bağdaştırılamaz.
Dinimizce de, iftiranın pek makbul bir şey olmadığını en iyi Sayın Karayel bilir sanırım.
Şimdi çıkıp birileri, "Ama adamlar Ağır ceza Mahkemesinde yargılanıyor" diyebilir.
O zaman, Sayın Karayel'e de benzeri isnatlarda bulunmak mümkündür.
Çünkü kendilerinin, "Zincirleme halinde görevi kötüye kullanma" iddiasıyla haklarında açılmış bir dava var. Milletvekili dokunulmazlığına sahip oldukları için, dosyası İstanbul Adliyesi'nde bekliyor. Milletvekili adayı gösterilmemesi halinde bu dosya Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek, Sayın Karayel'de yargıya hesap verecektir.
Sayın Karayel, Şeker Fabrikası'nı mafyanın elinden kurtardık derken, bir kişi, bir-iki kişiyi hedef tahtasına koymuyor.
O dava ile ilgili iddianameyi okursanız görürsünüz.
Bu gün, bürosunu irtibat merkezi olarak kullandığınız kişiler ve kurumlar da o davada sanık sıfatı ile yargı huzuruna çıkıyor.
Daha da ilginci, Vedat Ali Özışık, Hasan Ali Kilci, Türker Horoz gibi isimlerini sayamayacağım yüzlerce ismi apar topar cezaevlerine dolduran mahkemeleri ortadan kaldıran yasa için Sayın Karayel bizzat oy kullanmıştır. Bu mahkemelerde görev yapan hakim ve savcıları, paralel yapının tetikçisi oldukları iddiasıyla, mensubu olduğu hükümetin bakanlığı pasif görevlere sürmüştür.
Sokak ağzıyla insanları karalamak ayrı şey. Milletin Vekilliği sıfatını üstlendiğinizde konuşurken, ölçüsüzlüğü, tartısızlığı kullanmak ayrı şeydir.
Acaba Kayseri Şeker Fabrikası'nı gerçekten iddia ettiğiniz gibi kurtardınız mı, bakatlığa mı ittiniz Sayın Karayel.
Kayseri Şeker'de Kayyum Heyeti'nin seçilmiş kimliğine bürünmesi için sergilediğiniz çabaya bizzat tanık olanlardan biriyim.
Evet Kayseri Şeker'i Paralel Yapıya teslim ettiniz Sayın Karayel.
Vedat Ali Özışık ve arkadaşlarının tasfiyesi için Sayın Mustafa Elitaş'ın sergilediği çabayı hepimiz biliyoruz.
Daha sonra paralel yapının burada yuvalanması için sizin çabalarınızla ilgili bilgiler de arşivde kayıtlıdır.
Kayseri Şeker Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşları arasında yeralırken, burasını ele alıp dallarını budayan, sadece pancara mahkum eden zihniyetin yaptıkları da ortada.
Siz sanıyor musunuz, yarın yaptıklarınızın ve söylediklerinizin hesabını vermeyeceksiniz.
Siz sanıyor musunuz, paralel yapının üzerine toz kondurmamak, menfaat yuvalarının daha fazla kazanması için yaptıklarınızı, Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan bilmiyor.
Siz sanıyor musunuz, "Nasılsa Haziran seçimlerinde bir kez daha aday olur, 5 yıl daha dokunulmazlık zırhı içinde görevimi sürdürürüm. Nasılsa bir ayağım çukurda, ondan sonra yargılansam bile, alacağım hapis cezasını evimde çekerim"
Sayın Karayel, suçluluk psikolojisi kadar insanın kişiliğini ortadan kaldıran başka bir psikoloji yoktur.
Sizi, bu anlamda anlamaya çalışıyorum.
Kendinizle başbaşa kaldığınızda, gözünüz önüne İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Salonu ve Sanık Sandalyesi geliyor.
"Zincirleme halinde görevi kötüye kullanmak"
Söz olarak pek bir anlam ifade etmez.
Ama dosya kalabalık.
Ama dosya kabarık.
İçindeki belgeler uykularınız kaçırıyor ve suçluluk psikolojisi ile, düştüğünüz denizde sizinle birlikte çırpınan kimi görseniz sarılıyorsunuz.
Siyasi geleceğinizi, paralelin geleceğine endekslemeniz de bundandır.
Bir de yaşlılığın verdiği, bazı yaşlılarda çok sık görülen "Dilinin kantarının ayarı bozuldu" değerlendirmesine uygun olarak, tartmadan, ölçmeden konuşmaya başladınız.
Mafya olarak tanımladığınız insanlar, sabahın erken saatinde kalkıyor, akşama kadar işlerini güçlerini kovalıyor, işyerlerine gittiğinizde dolup taşıyor. İnsanlar sevgi gösterilerinde bulunuyor. Sessiz durmalarına tepki gösteriyor.
Ama onlar, Adaletin tecelli etmesi için yargının nihai kararını bekliyorlar.
Siz de yargıya güveniyorsanız, başvurun Meclis Başkanlığına ve dokunulmazlığını kaldırtın, adaletin huzuruna çıkın.
Zaten şunun şurasında 6 ay sonra yaşayacaklarınızı şimdiden yaşayın da, biz de "Aferin" diyelim.
Var mısınız?