Artık kaniyim.
Memleketi, Milleti bu hale iş bilmediğinizden ve kasıtlı getirdiniz.
Yahu farkında değil misiniz?
Bu Aziz millet açlıkla pençeleşiyor.
Paramız sizin iktidarınızda tam 20 kat değer yitirdi.
10 yıl önce 30 lirayla çıkardık manavdan, şimdi 10 yıl öncesinin yarısını 500 liraya alamıyoruz.
Ev kirasına, elektrik, su, doğalgaz ve telefonumuzun faturasına yetemez hale geldik, gıdayı beslenmeyi ötelemeye başladık.
Mutfaklar tamtakır.
Karne gününde çocuğuna, getirdiği başarılı karne için 20 lira harçlık veremeyen Babalar Ülkesi olduk.
Dedim ya artık kaniyim.
Kasıtlı yapıyorsunuz.
Bu milleti açlar ve toklar olarak ikiye bölüp toklarla bir seçim daha kotarmaya çalışıyorsunuz.
Ama biliyor musunuz, aç bıraktıklarınızın oranı, beslediğiniz tokların tam beş katına ulaştı.
Daha da acı olanı ise, yaşananlardan, bize yaşattıklarınızdan bir türlü kendinizi sorumlu tutmamanız.
Ülkenin onurunu Swap’a, Dolar’a satışa çıkarmanız.
Bu hafta sonu üniversite giriş sınavında ter dökecek yüzbinlerce genç.
Biliyor musunuz, hiç birinin derdi Türkiye’de kalmak ve ülkeye yararlı bilim adamı olmak değil artık sayenizde.
Beyaz Yakalı ya da Mavi Yakalı sınıfına dahil olup Almanya, Hollanda, ABD, Norveç gibi ülkelere kapağı atıp garsonluk yapmayı hayal ediyorlar.
Güzel ülkem sayenizde “İşsiz diplomalılar ülkesi” haline geldi, getirildi.
Gerçek diplomaların iptal edildiği, sahteleri ile de Devletin tepelerine tırmanılan bir dönemden geçiyoruz.
Sen de diyeceksin ki, daha patates üretimini planlayamayan bir iktidardan sen üniversite bitirenlerin istihdamını planlamasını bekliyorsun.
Yazın tam ortasına ilerliyoruz.
Manav tezgahlarında boy gösteren Kiraz, Kayısı, Çilek gibi ürünleri yutkunarak seyrediyoruz, yutkunarak.
Yanında çocuğu ile sokağa çıkmak zorunda kalan babalar kasap ve manav dükkanlarının önünden çocuğu ile geçemiyor artık.
Dedim ya;
Bu işin şakası yok.
Uyarıyorum bir kez daha.
Gerçekten durum sandığınızın ötesine geçti.
Çiftçinin tarım yapmaması için, besicinin hayvanlarını kestirip ahırının kapısına kilit vurması için elinizden geleni yaptınız, yapıyorsunuz.
Çiftçinin traktörünü çaalıştıran mazot 52 lira oldu.
Ülkenin ekonomisi berbat, milletin ekonomisi berbattan bir adım ileride.
Eskiden bu toplumu ayakta tutan bir dinamik vardı, adına ‘Orta sınıf’ denirdi.
Fakiri az, açı hemen hemen yoktu.
Zengini de namusluydu, öderdi her yıl üzerine düşen vergiyi.
Şimdi iki sınıf kaldı ülkede.
Açlar ve toklar..
Açlar sabırla gelmeyeceğini bile bile hala güzel günleri bekliyor.
Toklar ise lüks araçlarında kokain çekiyor, yakalanınca ‘Pudra Şekeriydi’ yüzsüzlüğüne sığınıyor.
Açın ödeyemediği 1000 liralık kredi kartı borcu için bankası tepesinde.
Tokun ödemesi gereken milyar avroluk borcuna 20 yıl iktidar vadesi.
Hırsızlık mesleğini bile sınıflara ayırdınız farkında mısınız?
Hırsızın büyüğü devlet malını yağmalıyor, yağmalatanlara da paylarını veriyor.
Hırsızın küçüğüne ise Cami tuvaletlerinin muslukları, kentlerin rogar kapakları, cemaatin ayakkabısı kaldı.
Bu işin şakası yok.
Mesele, “Vatandaşın yaşadığı ekonomik zorlukların farkındayız"ın ötesine geçti.
Gençlerimiz evlenemiyor yahu.
Borca girip evlenenler ise çocuk yapamıyor.
Kayseri eski Milletvekili Sayın Çetin Arık’ın güzel bir tespiti vardı, Meclis kürsüsünden diye getirdiği;
“En etkili doğum kontrol yöntemi AKP iktidarıdır..” diye.
Bizimkiler 1, içimizdeki Suriyeliler 5 doğuruyor.
Artık uyanın bu gaflet ve delalet uykusundan.
Tamam Ankara duymuyor tabandan yükselen uğultuları.
Yahu Ankara’ya gönderdiğimiz ve haftada 3 gün seçildikleri kentlere akın eden milletvekilleri de mi duymuyor?
Ey belediye başkanları size de mi yansımıyor bu sessiz çığlık?
Ya il başkanları, ilçe başkanları.
Biriniz, evet biriniz çıkıp “Arkadaşlar neler oluyor yahu, sokağa çıkamaz hale geldik.” deseniz saraylardakileri, köşklerdekileri uyandırırsınız belki.
Daha da önemlisi, partinizden azar işitseniz bile Halkın Kahramanı olursunuz.
Nedir bu sessizlik, nedir bu gaflet, nedir delalet?