Selahattin Demirtaş, “Seni Başkan yaptırmayacağız” dediği için dünyayı zindan ettiniz ona.
Ümit Özdağ, Türk Milleti’nin Sistemli olarak Araplaştırılmasına karşı çıkıp kısa zamanda partisinin oylarını artırdığında sesini nefesini kestiniz.
Birden bire Ekrem İmamoğlu çıktı ve Cumhurbaşkanı adayı olmaya karar verdi, parti meclisi tarafından aday gösterildi.
Önce Diplomasını iptal ederek yolunu keseceğinizi sandınız, “Buyurun ortaya koyalım diplomalarımızı, hangisi daha gerçek” dedi.
Onu da Selahattin Demirtaş ve Ümit Özdağ’ın yanına göndersek sesi kesilir” diye düşündünüz. Ama o da ne, herkes İmamoğlu oluverdi, herkes sokağa döküldü, Adalet talepleri her caddeden, her meydandan, her sokaktan duyulmaya başlandı.
Suç Örgütü Lideri suçlamasıyla gözaltına alınan İmamoğlu ve arkadaşları çıktı ve dedi ki, “Madem ki suç örgütüyüz, duruşmalarımızı TRT ekranından canlı yayınlayın, Aziz Millet bizim hırsızlığımızı görsün”
“Özel Kalem Müdürüne, Belediye yönetenleri ile niye bu kadar çok telefon görüşmesi yaptınız?” diye soracak kadar çaresizlik içindesiniz.
‘Turpun büyüğü’ dediniz, ‘Dananın kuyruğu’ dediniz, ‘Ahtapot gibi sardılar her tarafı’ dediniz.
Size bir sır vereyim mi, partililerinizi bile inandıramadınız, şimdi içi boş dosyaları itirafçı, iftiracı ve kadrolu gizli tanıklarla doldurmaya çalışıyorsunuz.
Ne diyor gizli tanığınızın avukatı, “Müvekkilim bu güne kadar 800 dosyada tanıklık yaptı..”
Masak’a baskı yaptınız, para hareketlerini izlemeleri için.
Onlar da hiçbir şey bulamayınca belediye yönetenlerinin çocuklarını kumbarasına ve kızlarının kulaklarındaki küpelere kadar genişlettiniz meseleyi.
Siz onları baskıladıkça çoğaldı, meydanlardaki kalabalıklar.
6 yaşındaki çocuklar çizgilere, çizdikleri resimlere, 70 yaşındaki nineler dillerindeki dualara döktüler sevgilerini, gençler onlara hazırladığınız geleceksizliği hatırladı Ekrem İmamoğlu’nun şahsında.
3-5 tutma gazeteci müsveddesi 12 ekranda, her gün 24 saat, onların bile akıllarına gelmeyecek büyük yalanlar sıralamaya başladı, kendilerinin bile inanmadığı.
Ne diyor Cem Küçük;
“Ekrem İmamoğlu davasını gündemde tutmak 3-5 gazetecinin sırtına kaldı.”
Size bir şey söyleyeyim mi, çok büyük bir kayaya tosladınız, kayayı yerinden oynattınız.
Bıraksanız üzerinize yuvarlanacak, tutmaya devam ederseniz kollarınızın takati bitti, bitiyor.
Polisin yürüttüğü soruşturmada istediğiniz deliller önünüze gelmeyince son operasyonu Jandarmaya yaptırdınız, ama onlar da bir şey bulamamış gelen bilgilere göre.
Ne diyordunuz, zamanın behrinde;
“İstanbul’u alan Türkiye’yi alır..”
Adam elinizden tam 3 kez İstanbul’u aldı.
Hemi de karşısında Cumhurbaşkanı, bakanlar, milletvekilleri ve parti teşkilatlarına karşı tek başına durarak, “Gençliğimiz var” diyip kolları sıvayarak.
Hata üstüne hata, yanlış üstüne yanlış yapıyorsunuz ve her hatanızı millet artık yüzünüze çarpmaya başladı.
Sizin için, daha da kötüsü nedir biliyor musunuz?
“Hak, Hukuk, Adalet” diye sokağa dökülenlerin kiminin elinde Türk Bayrağı var, kimi Bozkurt işareti yapıyor, kimi Refah Partili yıllardan bildiğimiz başparmağını havaya kaldırıyor.
Ama hepsi, “Atatürk’ün adını duyduklarında hiç olmadıkları kadar coşkuyla sahip çıkıyorlar.
Size bir şey daha söyleyeyim mi, gerekli önlemleri almadan soktunuz parmağınızı arı kovanına, şimdi arıları nasıl sakinleştireceğinizi bilemez durumdasınız.
Yozgat’ı, Samsun’u, Maltepe’yi, Bursa’yı, Mersin’i, İzmir’i izledikçe salonlarınızın köşesine daha da siniyor, o meydanlardaki görkemli mitingleri yayınlayan TV kanallarının sesini kısmak için elinizden geleni yapıyorsunuz.
Hatta bazılarınızın, her Çarşamba akşamı ve her hafta sonu evdeki bir Televizyonu ve kumandasını hurdaya çıkardığınız bilgisi de var.
Size bir şey daha söyleyeyim mi;
Artık inandıramıyorsunuz bu Aziz Milleti.
Tam 23 yıldır o kadar kirlettiniz ki kendinizi, çevrenizi.
Şimdi inanamıyorsunuz, İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de ve onlarca kent belediyesinde böylesine temiz, hesap verebilecek kadar şeffaf insanların kentleri yönettiklerine, yönetebileceklerine.
Bu kentlerde yaşayan insanlar, belediyelerin isterlerse emekliye, öğrenciye, işsize sıcak yemek, kundaktaki bebeğe süt, öğrenciye yurt, işsiz anneye anne kart, emekliye Pazar desteği olabileceklerini gördüler.
Şimdi o belediyelerle, elinizde kalan belediyeleri yarıştırmak yerine, o belediyelerin halk için yaptıklarını yasal düzenlemelerle engellemeye çalışıyorsunuz.
Size son bir şey daha söyleyeyim mi;
Aziz Türk Milleti’ni uyandırdınız.
Artık her sokakta, her meydanda, her çay ocağında sizin yapmanız gereken ama yapmadıklarınız, yapmamanız gereken ama yapmayı alışkanlık haline getirdikleriniz konuşuyor.
Siz CHP’li Başkanın diplomasını iptal ederseniz, yarın yiğit bir savcı da çıkar, “Getir bakalım şu senin diplomayı” der.
Siz Ekrem İmamoğlu’nun aile şirketlerine el koyarsanız, yarın yürekli bir savcı çıkar, “Gel bakalım Melih Efendi” deyiverir.
Dedim ya, çok büyük bir kaya tosladığınız.
Sizi, ne Apo, ne PKK ne de bu Aziz Millet bile kurtaramayacaktır, bu saatten sonra.