Cumhuriyeti kuran parti Türkiye'de resmi ideolojinin tek temsilcisi.

Bütün sağ partiler düzene isyan edip, halkla birlikte görüntü sergilerken, devleti kollayan parti.

Atatürk'ün mirasına sahip çıkan parti.

Çağdaşlığı yaşam biçimi olarak benimseyen parti…

Eleştiriler de övgüler de bu başlıklar altında toplanabilir Cumhuriyet Halk Partisi için.

Hepsine tamam ama CHP aynı zamanda, özellikle 12 Eylül sonrasında, kişisel egoların çarpıştığı, partide bir mevki kazanmak için dünya savaşlarına benzer savaşların yaşandığı, küçük ve bir türlü iktidara alternatif olamayan bir parti.

Bülent Ecevit, İnönü gibi bir kahramanı devirip bu partinin başına geçmişti. 12 Eylül öncesi ortanın solu sloganıyla tarihinin en başarılı seçimine de Genel Başkan olarak imza attı. 5 Haziran 1977 genel seçimlerinde CHP’yi başarıya taşıdı. Aldığı %41,4), oy oranıyla TBMM 213 milletvekili taşıyarak sol birinci pati yaptı. CHP tarihinde böyle olumlu dönemler yaşanmışı şimdi ise o günlerden eser kalmadı. Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin başında bulunduğu CHP %24’ler de, bocalıyor?

Ama 12 Eylül’ün kimyasını bozduğu CHP'den hep uzak durdu. Partisi Demokratik Sol'u büyütmek için çalıştı. Umudunu kestiği CHP ile yollarının kesişmemesine hep özen gösterdi.

O güne, bugünden bakıldığında Ecevit'in ne kadar haklı olduğu da görülebilir. Eğer öyle yapmasaydı Ecevit ölmeden önce Başbakanlık koltuğunu hayal bile edemezdi. Deniz Baykal’dan sonra Kemal Kılıçdaroğlu partinin başına geçti, amma değişen bir şey olmadı. Çünkü CHP'liler, 12 Eylül sonrasında, ülke yönetimiyle değil, hep parti yönetimiyle alakalı oldular.

Burası CHP…

En basit işleri bile en karmaşık hale getirebilenlerin partisi oldu. Satranç ustalarının, ustalıklarını parti içi muhalefette gösterdikleri bir zemin haline dönüştü...

Bitmeyen kavgalar…

81 İl ve İlçe örgütleri içerisinde çatlak sesler var ama bu çatlak sesler Kayseri’de daha fazla. Parti örgütleri kendi içerisinde verdikleri bu kavganın partiyi iktidara taşımak için yapılmadığı açık.

Şunu açık ve net olarak ifade temek isterim ki; Bugüne kadar bu kavgaların partiyi iktidara taşımadığı da bir gerçek.

Yine bu kavgaların her geçen gün partiye kan kaybettirdiği, önümüzdeki seçimlerde de sonuçlarıyla ortaya çıkacaktır.

Ama CHP'liler vazgeçmiyor. Tek yumruk olamıyor, Millet İttifakının Seçimi kazanma şansının olduğuna inanmıyor, iktidara kilitlenemiyor, partiyi ele geçirme hırsı diğer bütün amaçların önüne geçiyor, bu da Türkiye'de muhalefetin erimesini beraberinde getiriyor, seçmenin umutlarını yok ediyor..

Seçmen; CHP’ye, Kayseri örgütsel merkezli gözüyle baktığında, karma karışık, uzlaşma kültüründen uzak kavgalı bir yapı görüyor.

Ve…

Bir de Türkiye böyle bir Ana muhalefete mi layık sorusunun sorulmasına neden oluyor...