Bugün 30 Mart 2020, günlerden Pazartesi…

Türkiye’nin ölümcül Coronavirus ile tanışmasının 20’inci günü!

Çin de, 1 Aralık 2019’da ortaya çıkan Coronavirus’ün (KOVİD-19) insanoğlu ile temasının ise resmi kayıtlara geçen 121’inci günü!

Asya, Avrupa, Afrika, Avustralya, Kuzey Amerika ve Güney Amerika’dan oluşan 6 kıtadaki çok sayıda ülkede ortaya çıkan Coronavirus, 714 bin 153 insana bulaştı ve 33 bin 617 insanı canından etti.

Coronavirus, yalnız Antartika kıtası ile yeni kıtamız Zealandia da gözükmedi!

Antartika kıtası buzul olduğu için, Zealandia kıtası ise yüzde 94'ü suyun altında olduğundan dolayı oralarda insan yaşamıyor!

Bu kıtalarda da insan yaşamı olsa, yaşadığımız gezegendeki insan hayatını hiçe sayan Dünya Sağlık Örgütü’nün beceriksizliği yüzünden kesin bu kıtalar da ölümcül Coronavirus ile tanışırdı.

Çin’in Wuhan kentinde 1 Aralık 2019 da ortaya çıkan Coronavirus, Dünya Sağlık Örgütü’nün müdahalesi ile kontrol altına alınabilseydi bugün tüm Dünya ve insanlık evlerine hapsolmamış olurdu!

Dünya Sağlık Örgütü, tüm insanlık adına 1 Aralık 2019 da Çin hükümetine “Önce Wuhan’ı yetmiyorsa tüm Çin’i karantina altına al kardeşim” – “Karantinayı sen kendin uygulamazsan, tüm dünya ülkeleri adına ben uygularım” diyebilmeliydi!

Adı üstünde Dünya Sağlık Örgütü bunu demediyse veya diyemediyse, Dünya Sağlık Örgütü olmanın anlamı ne?

Rahmetli babamın tabiriyle, “Adı büyük Kozanoğlu, olsa ne olmasa ne” sözü bana göre bugünlerde tam Dünya Sağlık Örgütü’nü ifade ediyor!

Yeryüzündeki insan hayatı bu kadar ucuz mu?

33 bin 617 insan öldü!

714 bin 153 insan ölümle burun buruna geldi!

Kısmi İsveçliler haricinde tüm dünyadaki yaklaşık 3 milyar insan, evlerinde hapis hayatı yaşıyor!

Milyonlarca insan ölüm korkusu yüzenden psikolojik sorunlar yaşamaya başladı.

Resmi rakamlara göre; Coronavirus Türkiye’de 9 bin 217 kişiye bulaştı 131 kişinin ise ölümüne neden oldu.

Verdiğim bu rakamlar ise şimdilik…

Peki suçlu kim?

Dünyadaki bunca kaosun faturası kime veya hangi ülkeye kesilecek?

Zamanla bunu hep birlikte göreceğiz…

☆☆☆

Değerli Okurlarım…

Bir önceki köşe yazımda, “Virüs değil, cehalet öldürür” başlığını kullanarak, dilimin döndüğünde bu Coronavirus belası konusunda sizleri uyarmaya çalıştım.

Yazımda kendimi izole ettiğimi belirtip, aldığım bireysel önemleri de teker teker sizlere anlattım.

Bugün itibariyle izalosyonda 19’uncu günüm!

Bu uyarılarım karşısında bazılarınız, “Ölümden öte köy mü var” mantığıyla hareket edip kendi sağlığını hiçe saydı!

O günlerde olayı hafife alanların, şimdi geçte olsa attıkları mesajlarda ciddi ciddi önlem aldıklarını görmek beni çok mutlu etti…

Siz cesur olabilirsiniz, bağışıklık sisteminiz çelik zırh gibi ve ölümden de korkmuyor olabilirsiniz ancak, sevdiklerinizin yaşamını riske atmaya ne hakkınız var?

Doğru olan da bu değil mi?

Coronavirus’ü kapmış bir insan, diğer sağlıklı insana virüsü bulaştırırsa ve o insan sizin yüzünüzden canından olursa bu kul hakkı değil mi?

Lütfen bütün bunları düşünüp, devletin yetkili makamlarının uyarılarına harfiyen uyup evlerimizde kalmaya devam edelim!

☆☆☆

Vatandaşının sağlığından sorumlu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “Evden çıkmayın” şeklindeki uyarıları bana göre geçte olsa yerinde bir karar!

Alınan diğer bir dizi tedbirler de çok güzel!

Hatta bana göre, “Gönüllü Karantina” söyleminden öte, 15 Nisan 2020’ye kadar acilen tüm Türkiye genelinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmeli!

Ancak, vatandaşa “Evde kal” çağrısı yaparken, işe gitmeyip evde kalan vatandaş evde ne yiyecek onunda hesabını yapmak durumundasınız!

Aksi halde, şu süreçte buzdolapları boşalan, çalışamadıkları için aç kalan insanları evde tutamazsınız…

Hiçbir baba çocuğu evinde açken, yatıp uyuyamaz!

Bu zor günlerde devlet de vatandaşına babalık yapmak durumundadır!

Sosyal devlet olmak bunu gerektirir!

Yaklaşık 2 milyon yoksul aileye biner lira (1.000 TL) ödeme yapılacağı açıklandı.

TÜİK rakamlarına göre Türkiye’de 4 buçuk milyon işsiz insanımız var.

Sizce, Coronavirus salgınından ve doğurduğu ekonomik darboğazdan sonra bu girişim ne kadar insanın karnını doyurur?

☆☆☆

Kayseri özeline inecek olursak, yaşanması muhtemel bir sosyal patlamaya karşı devleti yönetenlerin hazırlıklı olması gerekir!

Kayseri Valisi Şehmus Günaydın’ın da, bu karantinada geçen günler için Kayseri özelinde acilen ekonomik önlemler almalıdır!

İlk olarak, Valilik bünyesindeki Kayseri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı bir an önce harekete geçirilmelidir…

Geçmişte düğünlerde takı takmak gibi başka amaçlar için kullanılan Fakir Fukara Fonu; bugün asli vazifesini yerine getirmeli, işine gidemeyen evinde ekmeği olmayan vatandaşlarımıza destek olmalıdır!

Genlerinde dayanışma ve yardımlaşma kültürü zaten var olan Kayserili zengin hayırseverler de acilen harekete geçirilerek, Kayseri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın faaliyetleri genişletilip hızlandırılmalıdır…

Diğer sosyal yardım kuruluşlarımız da tek tek koordine edilip, vatandaşın dertlerine çözüm olabilecek şekilde güncellenmelidir.

Yarın çok geç olmadan!