Bak canım kardeşim.
Bir kez daha tane tane anlatacağım.
Senin açlığın, fakirliğin kaderin değildir.
Cehaletindir seni fakir, seni aç, seni işsiz, seni umutsuz hale getiren.
Ondandır senin okumanı engelliyor, kaderci biri yapmaya çalışıyorlar.
Acı olan ise, kolayına geldiği için sen de başına gelenleri ‘kader’ ambalajına sarıyor, hap gibi yutuyorsun.
Çok uluslu şirketler, yerli işbirlikçileri ile bir araya gelmiş senin cebini boşaltan kararlara imza atıyor, hayata geçiriyor, sen de saf saf yutuyorsun bunları.
Yutmakla kalsan iyi, hala ellerin patlarcasına alkışlıyorsun, omzunda taşıyorsun bu karanlık yapıyı, yapıları.
Ondandır, hayatında hiç İstanbul’a gitmediğin, gitmeyeceğin halde gidenler için yaptırılan köprünün bedelinin senin cebinden çıkması.
Ondandır İstanbul Halkının 3 kez seçtiği, her seçtiğinde İstanbul Halkının verdiği oyları artırmasına rağmen, hala sana o seçilmişi hırsız gibi göstermeleri, Casus yaftası yapıştırmaları.
Ondandır, seçildikleri kentlerde belediyelerin imkanlarını senin ve senin gibi fakirler için seferber edenlere olmadık eziyet çektirmeleri.
Ondandır Fetö döneminden daha acımasız bir yargı düzeni inşa ederek, düşünen, sen ve senin çocuklarının geleceğine kafa yoranlara cehennemi yaşatmaları,
Ondandır belki de hiç hizmet almayacağın hastanenin yapım bedelinin parasının tıkır tıkır senin tarafından ödenmesi.
Ödemekle kalmayıp o hastaneden hizmet alamaz hale getirilmen.
Ondandır senin çocuğuna, okul adı altında Cehalet Abidesi inşa edenlerin hiç birinin çocuğu veya torununun, o okullara gönderilmemesi.
“Dolar artıyorsa bana ne, benim gelirim Türk Lirası ile” dedirtiyorlar ya sana..
Aslında öyle değil.
Aslında artan dolar değil.
Kaybolan senin alım gücün.
Dolar her bir lira arttıkça senin aydan aya marketten aldığın peynirin kilo fiyatı da artıyor, ama senin bunun farkında olmana bile izin vermiyorlar.
Dolar arttığı için zamlandı senin fırından aldığın her ekmeğin fiyatı, bindiğin toplu taşım aracının indi-bindi ücretinin iki katına çıkması.
Dolar arttığı için zamlandı hayvan yemi, tarlaya atılan gübre, traktörün yaktığı mazot.
3 yanı denizlerle çevrili güzel ülkemde kurulan denizcilik şirketlerinin gemilerinin neredeyse hiç birinde Türk Bayrağı yok.
Niye diye düşündün mü hiç?
Çünkü Türk Bandıralı gemi vergi ödemek zorundadır.
Ondan en yerli! yurttaşlarımızın gemilerinin tamamı yabancı bandıralı.
Ama onlar yakıt alırken ÖTV ödemiyor.
Yatları, gemileri 10-15 liradan mazot kullanırken senin traktörünün deposuna mazot 50 liradan giriyor.
Oysa güzel ülkemin kaderi değildir, senin de kaderin değildir bu ekonomik cendere..
Dedim ya 3 tarafı denizlerle çevrili güzel ülkemde, barış ve huzur olursa bak neler olur.
Dünyanın Tarım ve Hayvancılık Cenneti oluruz her şeyden önce.
Zira Milyonlarca Hektar Tarım arazisi ekilir hale gelir, getirilir.
Her alanda Yerli Tohum seferberliği başlatılır, İsrail’in hastalıklı tohumları, sonra da hastalık için geliştirdiği ilaçları kullanmak zorunda kalmazsın.
Çukurova’da Pamuk yeniden ekilir hale gelir.
Anadoluda Şeker Pancarı.
Şeker Pancarı demişken, Türkiye'nin göbeğinde kurulu Kayseri Şeker Tesisleri var ya, bile bile zarar ettiriliyor biliyor musun.
Bir avuç Harami, bu kurumun arsaları üzerinde villa hayalleri kuruyor da ondan.
Devam edelim.
Karadeniz’de yetişen fındık ile Dünya Pazarlarının en saygın ülkesi haline geliriz.
İtalya’yı ayakta tutan bizim ise yok ettiğimiz zeytinliklerimiz yeniden filizlenir, dünyanın sayılı Zeytinyağı üreticisi ülkeleri arasında alırız yerimizi.
Karadeniz’de Yayla Turizmi.
Ege ve Akdeniz’de deniz turizmi.
Anadolu’da doğa ve Tarih Turizmi yeniden ayağa kaldırılır.
Cumhuriyetin kapatılan Sümerbankları, Tariş'i, Fiskobirlik’i, Tarım Kooperatifleri, Seka’sı, Pankobirlik’i yeniden ayağa kalkar.
Betonomi’nin yerini Milli Ekonomi kavramı yeniden alır.
Okullarımızda Fikri Hür, İrfanı Hür, Vicdanı Hür nesiller yeniden boy verir, filizlenir.
İşte o zaman cebindeki 3 kuruş her gün erirken, birilerinin kasalarındaki milyonlar yeni milyonlarla takviye edilmez.
Öz vatanından kazandıkları ile geleceğini İngiltere’de, ABD’de, Yunanistan’da inşa edenler çıkmaz aramızdan.
Yeni sevgili dostum, fakirlik senin kaderin değildir.
Zira sen fakir değil, evi görünmez ellerce soyulmuş, cebindeki 3 kuruşu haramilerce iç edilmiş birisin.
Ve sana fakir demek hırsızı, hırsızlığı aklamak anlamına gelir.
Anladın mı?