Tamam ben de üzüldüm.
CHP Tabanının oylarıyla seçilip, tehdide, şantaja boyun eğerek on binlerce insanın desteğini hiçe saymasına.
“Topuklu Efe” ünvanını, “Takunyalı Zavallı” ünvanı ile değiştirmesine.
Ama beyler mesele bu değil.
Farkında değil misiniz, dıştan yıkamadıkları, temelinin harcında Atatürk’ün alın teri olan partiyi içten yıkmaya çalışıyorlar.
Önemli olan böylesi zamanda CHP’li gibi durabilmek, iç cepheyi güçlü hale getirebilmektir.
Böylesi zamanlarda tek ses olabilmektir.
İktidarın tek bir amacı kaldı, gerçek gündemi perdelemek.
O nedenledir, bütün tuşlara birden basması.
2015 yılında yaşanan, Ahmet Davutoğlu’nun ‘İstikşafi görüşmeler” oyalamacasının bir benzerini uyguluyor Türkiye Büyük Millet Meclisinde.
Siz sanıyor musunuz, 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi' Komisyonunun önerdiği Demokratikleşme adımları bir bir meclisten geçecek, hayata geçirilecek?
Görmüyor musunuz, bir iftiracı Türkiye’nin saygın, onurlu siyasetçilerine çamur bulaştırarak geziyor, “Bu da vardı” dedikleri tek tek içeri tıkılıyor.
Hem de, haklarında hiçbir somut delil bulunmadan.
İktidar bir yandan, milletvekili ve belediye başkanlarına, partinin rozetini takarak, diğer yandan milletvekili sayısını artırmaya çalışarak tabanına moral vermeye çalışıyor.
Bir yandan da CHP’nin yakaladığı ivmeyi, yargı sopasını kullanarak yok etmek istiyor.
Aziz Millet kararını vermiştir.
Yapılacak ilk seçimde, bu güne kadar söz verdiklerinin tam tersini yapan bu iktidarı sandığa kilitleyecektir.
Zira bu iktidar Emekliyi açlığa mahkum etmiştir.
Bu iktidar Asgari ücreti aylık kira rakamı ile eşitlemiştir.
Bu iktidar, çalışma dünyasını allak bullak ederek, yandaşı, yanaşmayı yerleştirmiştir kamunun kilit noktalarına.
Görmüyor musunuz, iktidarın arkasında şimdiye kadar kale gibi duran sendikalar bile “Ama bu kadar da olmaz ki” demeye başladı.
Dualarla geldi iktidara, ama artık arkasında artık, beddua vardır, göz yaşı vardır, ah vardır.
Yok öyle değil diyorlarsa Hodri Meydan.
Yerel iktidarda oldukları Kayseri’de bir miting düzenlesinler, kaç kişi toplayabileceklerini hep birlikte görelim.
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanının AKP saflarına katılması o nedenle gülünüp geçilecek kadar küçük bir olaydır, bir olay olmalıdır.
Gelelim tehdit edilerek CHP’den istifa ettirilen Aydın’daki parti üyeleri meselesine.
Siz sanıyor musunuz, yarın bir seçim olduğunda onlar iktidar partisinin adayına oy verecek?
CHP’nin efsane genel başkanlarından Merhum Bülent Ecevit’in güzel bir sözüdür;
“Namuslu bir hikayen varsa, seni kimse satın alamaz.”
Artık iktidar partisi bile kontrolü kaybetmiş, bir avuç mutlu azınlığın bir dediğini iki edemez hale gelmiştir, getirilmiştir.
Böylesi zamanlarda iç kaleyi sağlam tutmakta yarar vardır.
Cumhuriyet Halk Partisi bu kaos sürecinde delege seçimlerinden başlayıp ilçe ve il kongrelerini yapıyor.
Önemli olan bu dönemde, Genel Başkanın karşısına anahtar liste çıkaracak, genel merkez yönetimini her fırsatta kötüleyen partili görünümlü fetbazlardan uzak durulması.
Her il, her ilçenin tek yumruk olarak kenetlenmesi.
Aydın Belediye Başkanına da şu soruyu sormak yeterli;
“Bu akşam evine gittiğinde ailenin, çocuklarının yüzüne nasıl bakacaksın?”
Millet vicdanı, hatta AKP Tabanının bile yadırgadığı bu konuda dökülen bunca dil, harcanan bunca mürekkep bana göre israftır.
Zoru görünce topukları yağlayıp karşı partiye geçen siyasi zübüklerin akıbeti siyaset çöplüğünün en kokan noktasıdır.
Aziz Milletimiz bu iktidar için kararını net şekilde vermiş, onu hak ettiği muhalefet partisi çizgisine getirmekte kararlıdır.
CHP ve diğer siyaset kurumları iktidara hazır mı, önemli soru budur..