CHP Kayseri İl Başkanı Ümit Özer, ‘’Eşitlik, özgürlük, kalkınma, şiddetten uzak ve daha huzurlu yaşam özlemlerini dile getirdikleri bu anlamlı günde tüm kadınlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum’’ dedi.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü: Kadınlarımızın; kendisini toplumda eşit görmeyen çağdışı zihniyete karşı, eşit hak ve özgürlük için baş kaldırdığı, kadını sömüren, aşağılayan sistemlere karşı, kadına yönelik şiddeti bir gün dahi olsa duyurabildiği, bir yılın 364 günü bu mücadele de sesini duyurmaya çalıştığı fakat yalnızca 8 mart günü bu farkındalığa ulaşıp kendini ifade edip özgürce haykırabildiği, bir gündür.

Bu günü her yıl anıyoruz fakat halen 8 Mart gününü hikayesini bilmeyenler var ise kısaca anlatmak o gün yaşamını yitirmiş tüm emekçi işçi kadınları yad etmek istiyorum. 8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle greve başlamıştır. Bu grev esnasında polis işçilere saldırmış ve onları fabrikaya kilitlemiştir. İşçilerin fabrikaya kilitlenmesinin ardından çıkan yangında, işçilerin fabrika önüne kurulan barikatlardan kaçamaması sonucu çoğu kadın 129 işçi can vermiştir. İşçilerin cenaze törenine 100.000’i aşkın kişi katılmıştır. Bu olaydan 53 sene sonra 26-27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında 8 Mart’ın “Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ olarak anılması önerisi getirilmiş ve oy birliğiyle kabul edilmiştir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde yasaklansa da ABD’nin anmaya başlamasıyla daha güçlü şekilde yayılmıştır.

8 Mart gününün hikayesi bu denli üzücüyken ve aradan yıllar geçmesine rağmen yalnızca yılın bir günü kadınlarımızın bu dünya için önemine vurgu yapmak değil de kadınlarımızı her an değerli kılarak, şiddetten uzak, özgürlükleri ellerinden alınmadan rahatça yaşayabilecekleri bir toplum bir zihniyet inşa etmek gerekir.

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki ”Bir toplum; bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin” Atamız kadınlarımız için bu şekilde düşünüyor iken hatta birçok ülkede kadınlar toplumsal alanda henüz yer almıyorken Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan kadınlarımız için 5 aralık 1934 yılında Kadınlara Seçme ve Seçilme hakkı veren ulu önderin torunları onun izinden gelen nesillerimiz kadını hiçe sayarak, onu sömürerek, kadını görmezden gelerek ilerleyemeyecektir. Fakat ülkemizde toplumsal cinsiyet ayrımcığı; aile içinde başlayarak, toplumun her alanında var olmaya devam etmektedir. Tarihsel, kültürel ve dinsel gerekçeler öne sürerek kadınlarımızı toplumsal hayattan uzaklaştırmaktadır.

Ülkemizde ve Dünya’da kadınlarımızın eşitlik, özgürlük, kalkınma, şiddetten uzak ve daha huzurlu yaşam özlemlerini dile getirdikleri bu anlamlı günde tüm kadınlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

.

Editör: Haber Merkezi