Büyük şehirlerin oluşmasının, buradaki insanların daha çok tüketmesine ve çok kirletmesine neden olmaya başladığını dile getiren Özhaseki, "Çok üretmeye başladık, çok tüketmeye başladık. Eskiden az üretiyorduk, az tüketiyorduk ve çevreyi de kirletmiyorduk ama büyük şehirlerin oluşumuyla birlikte bu denge de bozuldu ne yazık ki." diye konuştu. BM'nin yayınladığı rapora göre, 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyara ulaşacağını belirten Özhaseki, israf çılgınlığının arttığını, devasa büyümenin, yaşamı ve ekosistemi zedelediğini vurguladı. Çevreyi, emanet olarak gördüklerine işaret eden Özhaseki, çocuklarına teslim edecekleri en kıymetli varlıklarının çevre olduğunu söyledi.

SIFIR ATIK PROJESİ

Bakan Özhaseki, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde başlatıp gelecek yıl Ankara'da tüm kamu kurumlarına yaygınlaştıracakları bir projelerinin, Sıfır Atık Projesinin bulunduğunu bildirdi. Sıfır Atık Projesinde, önce kaynağında ayrıştırma yapıldığını, sonra en son kalan, organik olarak ortaya çıkan malzemeyi gübre haline getirdiklerini, dışarıya atık çıkmadığını anlatan Özhaseki, bunu gelecek yıl Ankara bünyesinde bütün kamu kuruluşlarında ve topluca yaşanılan yerlerde uygulamaya başlayacaklarını, sonra Türkiye'ye yaygınlaştıracaklarını belirtti. Özhaseki, bakanlığının başlattığı bu çalışma sonucunda, 5 ay içerisinde 58 ton kağıt, 14 ton plastik, 3 ton cam, 1,5 ton metal toplandığını, bu kağıtlardan ve engel oldukları israf sayesinde 980 ağacı kurtarmış olduklarını anlattı. Katı atık düzenli depolama tesisi sayısının 2002'de 15 iken bu yıl itibarıyla 87'ye ulaştığını ifade eden Özhaseki, bin 112 belediyenin katı atık düzenli depolama tesislerinden yararlandığını, yıl sonuna kadar 4 tesisin daha devreye gireceğini kaydetti. Tıbbi atıklar konusunda eskiden herhangi bir şey yapmazken şu anda 3 yakma tesisi, 58 tıbbi atık sterilizasyon tesisinin güvenilir bir şekilde yönetildiğini belirten Özhaseki, 434 tehlikeli atık geri kazanım tesisi, 8 tehlikeli atık düzenli depolama tesisi bulunduğunu bildirdi. Özhaseki, 2000'li yılların başında nüfusun sadece yüzde 35'ine hitap eden bölümde atık su arıtma hizmetleri verilirken bugün itibarıyla ülke nüfusunun yüzde 82'sinin dışarıya attığı atıkların hepsini temizleyerek doğaya verdiklerini anlattı. Kurulu kapasitesi günlük 10 binin üzerinde olan arıtma tesislerinin çıkışına online izleme tesisi kurduklarını dile getiren Özhaseki, "2012'de 30 tesisle başlayan sürekli atık su izleme çalışmalarında entegrasyonu sağlanan tesis sayısı da günümüzde 220'ye yükselmiştir. Atık su arıtma tesisi yönetimlerini teşvik etmek amacıyla son 6 ayda, atık su arıtma tesislerinin enerji giderlerinin yüzde 50'sine tekabül eden 216 milyon lirayı bakanlığımız karşılamıştır. 2017'de 63 milyon lira daha belediyelerimize bu konuda yardım yapılacaktır." dedi. Bakan Özhaseki, 2002'de 151 olan mavi bayraklı plaj sayısının 2017'de 454'e ulaştığını dile getirerek, bu noktada dünya ikincisi olduklarını söyledi. Hava kalitesi izleme ağı çalışmalarına da değinen Özhaseki, 2005'te 36 istasyonla başlatılan bu faaliyetin, bugün 81 ilde, 253 istasyona genişletildiğini vurguladı. Özhaseki, egzoz emisyonlarının ölçümü hakkında da bilgi vererek, sürekli ölçüm sistemiyle büyük sanayi tesislerinden 270'inin ve bunlara ait 609 bacanın, bakanlığınca 7/24 gerçek zamanlı olarak takip edildiğini belirtti. Türkiye'nin, iklim değişikliğiyle mücadelede üzerine düşen görevi kararlılıkla yerine getirdiğini vurgulayan Özhaseki, 2004'te BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne ve 2009'da Kyoto Protokolü'ne taraf olduklarını anımsattı. Bu kapsamda Ulusal İklim Değişikliği Stratejisini ve İklim Değişikliği Eylem Planı'nı da hazırladıklarını dile getiren Özhaseki, 21 Nisan 2016'da Paris Anlaşması'nı imzaladıklarını, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarında yüzde 21'e kadar artıştan azaltım yapabileceklerini BM Değişiklik Sekretaryası'na bildirdiklerini anlattı.

"'ONAYLAMIYORUZ' DİYEREK, ONLARA DA TAVRIMIZI BELLİ ETTİK"

Özhaseki, kurulmuş olan Yeşil İklim Fonu noktasında bir ihtilaflarının bulunduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: "Özellikle 1992'de yapılan BM'nin New York'taki toplantısına Türkiye'den giden temsilcilerimiz, oradaki sözleşmeler yapılırken, 'Biz gelişmekte olan ülke değiliz, gelişmiş ülkeyiz, bizi oraya yazın.' demişler ve öyle olduğu için de Ek 1'de emisyon azaltmak zorunda olan, Ek 2'de de finansman desteğinde bulunmakta olan ülkeler sınıfına yazılmışız. Arkasından, ek dışı olan ülkeler sınıfına geldiğimiz zaman ise bizi buraya şimdi almıyorlar, 'Siz hem para vereceksiniz hem de finansman desteğinde bulunduğunuz gibi teknoloji yardımında da bulunacaksınız.' diyorlar. 1991-1992'de giden arkadaşlarımızın hatası yüzünden Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin, Brezilya, Güney Kore, Hindistan, Singapur, Güney Afrika finansman desteğinden yardım alacak, Yeşil İklim Fonu'ndan, teknoloji desteğinden yararlanacak fakat Türkiye olarak biz oraya hem para vermeye hem de aynı zamanda teknoloji desteğinde bulunmaya devam edeceğiz. Bunu geçen sefer gittiğim Bonn'da, BM Genel Sekreteriyle yaptığım bir saatlik görüşmede uzun uzun izah ettim. Birçok dışişleri bakanıyla, çevre bakanıyla konuştuğumuzda hiç kimse kendi pastasından bizlere pay verilmesini istemediği gibi bizim oraya finansman desteğinde bulunmamızı ısrarla istiyorlar. Ben de çıkacağımızı söyledim. Ya bizi Yeşil İklim Fonu'na erişen ülkeler sınıfına alırsınız, ek dışı ülkeler sınıfına, ya da Paris Anlaşmasını Meclisimize getirip 'Onaylamıyoruz.' diyerek, tavrımızı belli ettik. Hem az kirletiyoruz hem de yardım etmek, hem de emisyonu azaltmak zorundayız gibi zor bir durumla karşı karşıyayız. Ama haklı olduğumuz konuyu her platformda biz de izah etmeye, bu konuda ülkemizin iddialarını orada dile getirmeye de devam edeceğiz. İnşallah bu haksızlık kalktığında Paris Anlaşması'nı da buraya getirip, burada konuşup, tartışıp yürürlüğe sokacağız, üzerimize düşen neyse zaten onu yapmaya çalışacağız. Aslında bizim yaptığımız çalışmalarda çevreyi kirletmeme adına, küresel ısınma adına burada sadece bizi bağlayan Paris Anlaşması değil, biz ülke olarak zaten üzerimize düşeni yapıyoruz."

 Bütünleşik kıyı alanları planlamasının bitirilmesinde çok az eksikliklerinin kaldığını dile getiren Özhaseki, yakında otopark yönetmeliğinin çıkacağını bildirdi. Özhaseki, eskiden üç binaya bir otopark zorunluluğu varken şimdi her bağımsız birim için adeta bir otoparkın zorunlu hale geldiğini kaydetti. Bakan Özhaseki son olarak terörden zarar gören bölgelerde yapılan inşa çalışmalarına değindi. Terörün yıktığı yerlerde 26 bin konut yaptıklarını ifade eden Bakan Özhaseki İdil, Sur ve Silopi'de yaptıkları çalışmaların fotoğraflarını gösterdi. HDP sıralarında sataşmalara karşılık veren Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki vatandaşlarla anlaşma oranlarının yüzde yüze yaklaştığının altını çizerek şunları söyledi; “Kendimize göre planladığımız bir şey yok. Sizin daha önceki belediyenizin yaptığı koruma amaçlı imar planı var. Duydunuz mu böyle bir şey? Haberiniz yok konuşuyorsunuz. Bunu uyguluyoruz biz. Kimsenin gönderildiği, çıkarıldığı yok. Biraz önce söylediğim teklifleri vatandaşlara tek tek izah ediyoruz. Anlaşma oranımız yüzde yüze yaklaştı. Orada kimsenin mağdur olduğu yok. Sadece vatandaş orada evinin hızlı yapılmasını istiyor. Çünkü planlar koruma kuruluna giriyor ve oradan onay alınıyor. İnsanlara evlerinden çıktığı andan itibaren de kira yardımı yapılıyor” Bölgede terör mağdurları için yapılan bazı projelerin de devam ettiğini de belirten Mehmet Özhaseki, konuşmasının sonunda "Bu animasyon değil ha, ona göre arkadaşlar." dedi.

Editör: Haber Merkezi