"Bilgi Toplumunun Yaşam Alanı: Akıllı Şehirler" temasıyla Ankara'da düzenlenen programda konuşan Özhaseki, sözlerine üç kelime ile başlamak istediğini, bu üç kelimenin ise akıl, zaman ve değişim olgusu olduğunu söyledi. Aklın insanlar için en büyük nimetlerden biri olduğunu belirten Özhaseki, insanı diğer varlıklardan farklı kılan birinci unsur iradeyse, ikinci unsurun da akıl olduğunu dile getirdi. Özhaseki, zamanın da en kıymetli değerlerden biri olduğunu kaydederek, zamanı iyi kullanabilenlerin, zamana karşı yarışanların daha karlı olduklarını ifade etti. Değişim olgusuna da dikkat çeken Özhaseki, günümüzde değişimin hem çok hızlı hem de çok boyutlu olduğunu söyledi. Her alanda değişim yaşandığına ve bu değişimin son 20-30 yılın geçtiğimiz yüzyıllara bedel bir hızda devam ettiğini kaydeden Özhaseki, insanoğluna düşen görevin bu değişim olgusunu doğru anlayabilmek olduğunu dile getirdi. Bakan Özhaseki, değişim ve teknoloji rüzgarının getirdiği fırsatların şehirlerde yoğunlaşmasının şehir yaşamını her zamankinden daha cazip kıldığını belirterek, "Pek çok istatistik gösteriyor ki 21. yüzyıl insanı hala şehirlerde yaşamayı tercih ediyor. Bilgi şehirlerde toplanmış, teknoloji şehirlerde toplanmış, kolaylık ve rahatlıkta arkasından gelmiş. Hiç kimse de şikayetçi olduğu şehirlerden çıkmıyor. Köylerine özlem duysa da emekliler dışında kolay kolay kimse de köyüne dönmüyor. 80 milyon Türkiye'nin yüzde 75'i şehirlerde yaşamaya başlayınca artık bizim yeniden bir vaziyet almamızın zamanı geldi diye düşünüyorum. Şehirlere olan ilginin artması nüfus yoğunluğuna bağlı olarak birçok üst yapı ve alt yapı problemlerini de beraberinde getiriyor. Sürdürülebilir şehirleşme için stratejik kaynak planlaması ve talep yönetimi adeta bir zorunluluktur. Bu noktada sayıları her geçen gün artan akıllı şehir teknolojileri kaynak yönetimi ve kentsel altyapı problemleri, sorunlarının çözümü için kıymetli araçlar sunmakta, kamu hizmetlerinin artmasına da yardımcı olmaktadır" diye konuştu.

"Akıllı Şehir Uygulaması Konusunda Treni Çok Kaçırmış Değiliz"

Akıllı şehirlerin bilgi toplumunun yaşam alanı olarak görülmesi gerektiğini ifade eden Özhaseki, şüphesiz gelecek nesillerin şehirlerinin de akıllı şehir olacağını söyledi. Kaynakları dengeli kullanan, çevre dostu ve sunduğu teknolojiler ile insan hayatını kolaylaştıran şehirlerin akıllı şehir olduğunu aktaran Özhaseki, "Bugün dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülke mevcut şehirlerin nasıl akıllı şehirlere dönüştürebilecekleri konusunda düşünmektedir. Akıllı şehir stratejimizi milli bir yaklaşım ile hazırlamalıyız. Bazı belediyelerimiz akıllı şehir uygulamalarını bölgelerinde hemen hayata geçirmiş durumdalar. O belediyelerimizi tebrik ediyoruz. Akıllı şehir uygulaması konusunda treni çok kaçırmış değiliz" diye konuştu.

"Teknoloji Bizleri Robota Dönüştürmemeli"

Akıllı şehirlerin, gelişen teknolojinin insanoğlunu insanlıktan çıkarmaması, insanları robota dönüştürmemesi gerektiğine vurgu yapan Özhaseki şunları kaydetti: "Her evde akşam anne, baba ve çocuklar ellerinde telefon bir şeylerle meşguller. Arada ilgilerini çeken bir şey olunca kısa bir ara verip 'ne var ne yok' diyorlar. Eğer bu teknoloji bizi robotlaştıracaksa doğrusu beni bu korkutuyor. İnşallah öyle olmayız" dedi. Bakan Özhaseki, Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu, bu riskin fırsata dönüştürülebileceğinin altını çizerek şunları kaydetti: Yaptığımız hesaplamalara göre 7.5 milyon civarında bağımsız birimin dönüşmesi, yenilenmesi gerekiyor. Aslında hazırlıklarımızı yaptık. Önümüzdeki günlerde kanun olarak inşallah gelecek. Orada biz gelecek yıldan itibaren pilot yıl ilan edip, yılda 500 bin civarında Türkiye'deki bağımsız birimi değiştirip yenileyeceğiz. İşte bunu bir fırsata dönüştürmeliyiz. Şehirlerde yüksek yapılardan şikayet ederiz, komşuluk ilişkisinin kalmadığından şikayet ederiz. Bütün bunları giderebileceğimiz bir ortam önümüzde duruyor. Akıllı şehirler inşa edebiliriz. Kendi kendine yeten şehirler inşa edebiliriz. Mahalle konseptinde bunları çözebiliriz." Çevre ve Şehircilik Bakanlığının başlattığı "Sıfır Atık Projesi" hakkında konuşan Özhaseki, "Şu anda bizim Bakanlığımızda ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde başlattığımız Sıfır Atık Projesi'nde en son aldığımız rakamlara göre kendi Bakanlığımızda birkaç aydır devam ettiriyoruz, hiç dışarıya atık çıkmıyor. Günlük 750 kilo çöpümüz dışarıya çıkmıyor, o 750 kilo çöp hiç kalmıyor. Bunu yaparken de yaklaşık bine yakın ağacı da kurtardık. Bunu yaygınlaştıracağız. Bu şehirlerde bunu çok rahat yapabiliriz. Sonra bütün yaptığımız bu işlerden yeni şehirler kurarken ekonomik olarak da içeride müthiş bir hareketliliği de sağlayabiliriz. Yılda 500 bin binaysa, tanesi 200 bin TL'ye mal olsa bir anda 100 milyar ediyor. İçerideki eşyası, yenilenmesi ve buna benzer onun çevresindeki etki alanıyla 200 milyar liraya yakın bir ekonomik değeri de bu ekonomi içerisinde, bu potansiyelde çok rahat döndürebiliriz. Sonra 250 tane yerli sektör bundan etkilenecek. Özellikle bizim hazırladığımız kanun taslağında eğer belediyeler kentsel dönüşüm yapacakları yerlerde dönüşümü tamamiyle yerli ve milli ürünlerden yapacağını bizlere taahhüt ederse sıfır faizli para vereceğiz. İlle de gidip kimse Çin'den avizeler, Güney Kore'den asansörler getirmesin. Bizim bunu yapan firmalarımız var. Çok güçlüler, çok da başarılılar. İstihdam inşaat sektöründe yüzde 7'ler civarında. Biz bunu yüzde 10'a doğru çekebiliriz" ifadelerini kullandı. Özhaseki'nin konuşmasının ardından akıllı şehirler kapsamında projeler yapan belediyelere ve CBS günü kapsamında düzenlenen “Akıllı Nesiller, Akıllı Şehirler” temalı resim yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödülleri takdim edildi.


Editör: Haber Merkezi