TAŞ ustası, müteahhit Ömer Murat, 100'üncü yaş gününü Kapadokya'da 6 çocuğu, 15 torunu, torunlarının çocukları ve yakınlarıyla birlikte bir otelde soyağacı şeklindeki pastayla kutladı. İstanbul'da Ayasofya başta olmak üzere Erzurum Çifte Minare, Diyarbakır surları gibi bir çok tarihi eserin onarımında yer alan, Anıtkabir'in yapımında da taş ustası olarak çalışan Ömer Murat, "Oğullarım, kızlarım, torunlarım ve onların çocukları bana sürpriz yaptı. Uzun yaşamanın sırrı; çalışmak, çalışmak, çalışmak" dedi.

Eşi Ümmühan Murat'ı 18 yıl önce kaybeden Ömer Murat'ın 100 yaşına girdi. Çocukları; ev kadını 70 yaşındaki Gülender Şeref, mühendis 65 yaşındaki Mustafa Murat, işadamı 62 yaşındaki Mehmet Murat, uzman 59 yaşındaki Nadiye Baydar, öğretmen 56 yaşındaki Emine Kavaklıoğlu, işkadını Fatma Murat ve MHP Kayseri eski il başkanı, müteahhit 53 yaşındaki Ömer Faruk Murat babaları için Kapadokya'da bir otelde yaş günü düzenledi.

Yaş gününe yurt dışından, İstanbul, Ankara ve İzmir'den Ömer Murat'ın çocukları, torunları, torun çocukları ve uzak akrabalar geldi. Taş ustası Ömer Murat'a birlikte kaldığı oğlu Mehmet Murat'ın eşi Rahime hanım ile torunu Beste'nin özel olarak hazırladığı, soyağacı şeklinde herkesin isminin yazılı olduğu, ölen eşi ile kendi fotoğrafının yer aldığı yaş pastanın üzerindeki tek mumu, alkışlar arasında 'Dalya', 'İyi ki varsın', 'Ömer dede sen çok yaşa' sesleri arasında üfledi. Yaş günü töreni sırasında Ömer dedenin onardığı tarihi eserler ve aile fertlerinin eski ve yeni fotograflarının yer aldığı 15 dakikalık bir sinevizyon gösterisi de yapıldı.

Ömer Murat'ın en büyük oğlu Mustafa Murat, "Bizi bugün değil ömrümüz boyunca mutlu eden babamız iyi ki varsın.İyi ki doğdun hacı baba" dedi.

"TAŞLARI NAKIŞ GİBİ İŞLEDİM"

Bir asırlık yaşamı geride bırakan namazını kılıp, orucunu tutan, Ömer Murat, Mimar Sinanlı olduğunu anlatırken, çocuk yaşta taş ocağında taş kırmaya başladığını belirterek, Edirne'den, Diyarbakır, Siirt, Erzurum'a kadar her yerde taş ustalığı yaptığını belirtirken, şöyle dedi:

"Ağrı'da İshak Paşa Sarayı'nın tamiratını 25 bin liraya yaptım. Erzurum'da Ulu Cami ve Çifte Minareler var ki, Ruslar zamanında herhalde topla bir tarafı yıkmışlar. Oranın ihalesini biz 15 bin liraya aldık. Erzurum'da 3-4 sene durdum. Ulu Cami, Lala Paşa Cami, Köse Ömer Ağa Cami ve daha birçok camiyi onardım. Diyarbakır Surları, Fetih Kapısı'nı ben onardım. Antalya'da Perge Tiyatrolarını yaptık. İstanbul'da Ayasofya'nın minaresini yaptık. Ayasofya'nın 4 minaresi mevcut. İkisi tuğladan, ikisi de taştandır. Taş olanlar Mimar Sinan yapısıdır. Mimar Sinan köyü kıraç olduğundan insanlar taşçılığı öğrenmek için İstanbul'a giderlermiş. Üniversite okuyor gibi 6-7 sene orada taş kırmayı öğrenirlermiş. Kayseri'de de eserler yaptık. Gülük camisini de onardım. Lala Cami'ini, Selahattin Hamamı'nın onarımını da biz yaptık. Samsun'da, Çorum'da eserler yaptık. Çorum'daki Meydan Camii'ni, iki minaresini biz yaptık. Tek Minareli bir camii var, minaresini yeniden biz yaptık. Yozgat'ta Büyük Cami'yi onardık. 1952 yılında Kayseri Ticaret Odasına üye oldum. Tokat'taki vakıf iş hanını yaptım. Hep çok çalıştım. Çalışırken hiç yorulmazdım. İş hayatında istişareye çok önem veririm. Evlatlarım ve iş arkadaşlarımla sürekli konuşarak, onların fikirlerini alırım."

Editör: Haber Merkezi