Orman ve Su İşleri Bakanlığı 7'nci Bölge Müdürlüğü Kayseri Şube Müdürlüğü Biyokaçakçılıkla Mücadele Çalıştayı Hilton Kayseri Otel’de yapıldı. Çalıştayda 'Biyokaçakçılığın önemi ve Türkiye’de Biyokaçakçılık' konulu sunum yapan Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü Biyoteknoloji Şube Müdürü Vekili Hüsniye Kılınçarslan, son yıllarda yabancıların turist olarak geldikleri Türkiye’de, böcek ve bitki türlerini genetik kaynak amaçlı olarak yurt dışına kaçırdıklarını söyledi.

“RUSLAR BÖCEK, İSVİÇRELİLER YILAN KAÇIRIYOR”

Her canlı grubundan biyo kaçakçılığın yapıldığını ifade eden Kılınçarslan, engerek yani yılan türlerinin zehirlerini tıp alanında kullanmak üzere İsviçreliler’in ilgi gösterdiğini ve bu ülke vatandaşlarının yer aldığı kaçakçılık faaliyetlerinin arttığını belirtti. Kılınçarslan, “Ülkemizdeki böcek kaçakçılığında ise daha çok Doğu Bloğu ülkeler arasında yer alan Rusya ve Çek Cumhuriyeti vatandaşlarının karıştığı vakalar var. Bunlar da yeni nesil antibiyotiklere yönelik çalışmalarda kullanılmak üzere kaçırılıyorlar. Kelebek kaçakçılığı da oldukça fazla. Bunlar da koleksiyon ve ticari amaçla yapılıyor. Kültür bitkilerinin yabani türlerine de daha çok Hollandalılar ilgi gösteriyor. Özelilikle Hollandalıların soğanlı bitkiler üzerinde çalışmalar yaptıkları tespit edildi. Japon vakalarında ise buğdayın genetiğine ve yabani akrabalarına yönelik vakalara rastladık” dedi.

“SAYI DEĞİL GENETİK KAYNAK ÖNEMLİ”

Bu alandaki kaçakçılık faaliyetlerinde bütün vakalara ulaşamadıklarını ancal vatandaşların duyarlılığı ile bu alanda önemli mesafe alınabileceğini ifade eden Kılınçarslan, şunları söyledi:

“Kaçakçılık faaliyetlerinde değişik yöntemler deneniyor. Örneğin kitap içlerine, araçların alt bölmelerinde yapılan özel bölümlerde ya da insanların kendi vücutlarına sardıkları bazı parçalarla kaçakçılık yaptıklarını tespit ettik. Bir vakada 5 binin üzerinde soğanlı bitki yakalandı. Zaten bu konuda miktar önemli değil. Genetik kaynak olarak biz olaya bakıyoruz. Örneğin bu kaynağı kullanmak için birkaç kök soğanlı bitki ya da buğday yeterli olabiliyor. Meseleye böyle bakmak lazım.”

“SURİYELİLER SAKA VE GÜVERCİNLERİ YEM OLARAK KULLANIYOR”

Türkiye’de son yıllarda Suriyeliler’in de yırtıcı kuş kaçakçılığına karıştığını ifade eden Kılınçarslan, ülkemizdeki durum nedeniyle bu faaliyetleri yürüten insanların tespit edilmesinde sıkıntıların yaşandığını kaydetti. Kılınçarslan, “Suriyeliler, özellikle yırtıcı kuş kaçakçılığında karşımıza çıkıyor. Ticari amaçlı yapıyorlar. Güvercin ve saka kuşlarını yakalayarak, yırtıcı kuşlar yani atmaca gibi kuşları yakalamak için kullanıyorlar. Şuan ülkemizdeki durum nedeniyle sıkıntı yaşanıyor. Çünkü adresleri belli değil. Göçmen olarak yaşıyorlar ve engellenemiyorlar. Güneydoğu ve İç Anadolu bölgelerinin yanı sıra özellikle Hatay’da yüzlerce saka yakalayıp, yırtıcı kuşlara yem olarak kullanıyorlar” şeklinde konuştu.

“YABANCILAR DOĞA TURLARINA KATILARAK ÖRNEK TOPLUYOR”

Yabancı kaçakçıların daha çok turist olarak Türkiye’ye geldiklerini belirten Kılınçarslan, “Turist olarak ülkeye giriş yapıyorlar. Bazen kendi araçları ile bazen de araç kiralayarak çalışma yapıyorlar. Son yıllarda doğa turlarına katılıp, turlar esnasında örnek topladıklarına da rastlayabiliyoruz” dedi.

“KELEBEK, HAMAM BÖCEĞİ VE ÖRÜMCEK KAÇAKÇILIĞI ARTTI”

Böcek türlerine yönelik kaçakçılıkta kelebeğin ilk sırada yer aldığını ifade eden Hüsniye Kılınçarslan, kelebeği hamam böceği ve örümceğin takip ettiğini dile getirdi. Kılınçarslan, “Hamam böceği kaçakçılığı da ilginçtir son dönemde arttı. Genelde yeni nesil antibiyotiklerin geliştirilmesinde kullanılıyor. Omurgasızlara yabancıların çok fazla ilgisi var. Şu an çok fazla tür var ve henüz çoğu türün tespiti yapılmamış. Henüz isimlendirilmemiş olmaları da ilgi çekiyor ve bilimsel araştırmalarda özellikle kullanmak için ilgi gösteriyorlar. Bu nedenle bu zenginliğimize sahip çıkmalıyız ve şüpheli durumlarda kolluk kuvvetlerine haber vermeliyiz” diye konuştu.
 
Editör: Haber Merkezi