Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Kayseri İl Müdürü Hacı Ali Hasgül, Kayseri’de yerel Televizyon ‘da ‘Günün Konuğu’ programına konuk oldu. Gazeteciler Mustafa Bayram ve Kürşat Açıkgöz’ün sorularını cevaplayan Hasgül, SGK’nın bir geri ödeme kurumu olduğunu söyledi. Sağlık Bakanlığının belirlemiş olduğu kriterlerdeki tedavileri ve ilaçları finanse etmekle yükümlü bir kurum olduklarını söyleyen Hasgül, “Çünkü biz prim toplarız, topladığımız primlerin içerisinde gelen Sağlık Portatif primi vardır. Genel Sağlık sigortası primleri sağlığın finansmanını kullanmak içindir. Biz, uygunluk denetimi yapmayız. Yani bu hastalık bu ilaçla tedavi olur mu? Veya bu ameliyat yöntemle tedavi olur mu? O bizim işimiz değil, sağlık bakanlığının işidir. Sağlık Bakanlığının belirlemiş olduğu kriterlere göre biz Sosyal Güvenlik Kurumu olarak geri ödemesini, finansmanını yaparız. Bu finansmanı yaparken de bakacağımız o tedavi yapılmış mı? O ilaç alınmış mı? O hastaya o hizmet verilmiş mi? Biz buna bakarız. Bunların yapılmadığı durumlarda biz devreye gireriz. Ödemesini yaptığımız işin de doğru olup olmadığını kontrol etmek zorundayız. Yani hastaneler özelinde baktığımız zaman tedavi görmediği halde tedavi yapmış gibi gösteren hastaneye gerekli işlemi yaparız veya hastadan alınması gerekenden fazla para almışsa gereğini yaparız” şeklinde konuştu.

‘1 KONTEYNIR İLAÇ 100 KONTEYNIR MOBİLYAYA DENKTİR’

Kayseri SGK İl Müdürlüğü tarafından Kayseri ve Yozgat’ta bulunan bazı eczanelere yönelik baskınlarda devletten parası alındığı halde eczane depolarında tutulan ve satılmaya hazır kamyonlarca ilaç ele geçirilmesi olayı hakkında da konuşan Hasgül, “Eczaneler özelinde baktığımız zaman ise onlar ilaç teslimiyetiyle mükelleftir. Doktorun yazdığı ilacı teslim etmesi gerekiyor. Etmemişse gereğini yaparız. Pandemi sürecinde Sosyal Güvenlik Kurumu olarak Türkiye genelinde şöyle bir uygulama geliştirildi. Kronik olan hastalar bu süreçte gidip tekrardan raporunu uzatmak için veya rapordaki reçetesini yazdırmak için hastaneye gitmesin can güvenliği riskinden uzak dursun diye biz reçetelerinin süresini uzattık. En son yazılan doz üzerinde o ilacı kimliğiyle beraber reçetesiz bir şekilde eczanelerden alma imkanı getirildi. Maalesef burada bir suistimalle karşı karşıya kaldık. Bu aşamada yüzde yirmi katkı payını tahsis edip gibi gösterip, ilacın yüzde 80’inin parasını bizden aldılar. İlaçlar tezgah altında birikmeye başladı. Biz bunu eczanelerin cirosunda yüksek bir atış görüldüğünde fark ettik. Bu tip eczanelerin önce tespitini yaptık, sonra ihbarları değerlendirmeye başladık, İhbarlar değerlendirilince bu işin artık vahim bir boyut aldığını gördük. Artık tezgah altına sığmıyor, depolar yapılmaya depolar tutulmaya başlanmış. Depoların birinde, sadece bir eczaneye ait 4 bin kutu ilaç tespit ettik. Biz eczane dolusundan daha fazla ilacı depolamış. Parasını bize fatura etmiş parasını almış ama hastaya vermemiş. Bu cirodan kaynaklı olan bir kar. Birde bunun ikinci el olarak reçetesiz satışının olduğunun tespitini yaptık. 1 konteynır ilaç 100 konteynır mobilyaya denktir, o kadar katma değerli bir üründür. Biz yaklaşık 25 bin kutu ilaç tespit ettik. Bir kamyon ilaç. Bunun bir vicdanla, mantıkla izahı yok” ifadelerini kullandı.

‘İŞÇİMİZİN SİGORTA PİRİMİ İLE GÖÇMEN FİNANSMANI YAPILMIYOR’

Ülkemizde hiçbir işçinin sigorta primleriyle göçmenlerin finansının yapılmadığı, göçmen finansmanının Göç İdaresi tarafından yapıldığını dile getiren Hasgül, “Sosyal Güvenlik Kurumu prim almadığı hiçbir şey vermek, teknik olarak mümkün değil. Biz sığınmacı olan Suriyelilerden prim almadığımız için biz sağlık yardımı ya da başka bir yardım yapmayız. Bunu ödememiz söz konusu değil. Türkiye genelindeki 81 ilde geçici sığınmacıların olduğu Suriyelilerin görmüş oldukları tedaviye ilişkin faturalar, almış oldukları ilaçlara ilişkin faturalar, Ankara İl Müdürlüğü’ne bağlı Ertuğrulgazi Sosyal Güvenlik Merkezimiz var. Orada yaklaşık 100 eczacı doktor vardır, 81 ilin faturasını onlar inceler. Yani Türklerde olduğu gibi doğru olup olmadığının kontrolü yapıldıktan sonra bunları göç idaresine göndeririz. Çünkü Göç İdaresi adına onlarda bu teknik kapasite olmadığı için SGK’dan en gelişmiş bilgi birikimi durum olduğu için incelemesini SGK yapar ama parasını Göç idaresi öder. Biz ödeme işini bilmeyiz ama kontrolünü biz yapıyoruz. Hiçbir işçimizin sigorta pirimi ile göçmen finansmanı yapılmıyor” diye konuştu.

‘KAYIT DIŞI ÇALIŞTIRILAN SURİYELİ İÇİN UYGULANAN CEZA DAHA AĞIR’

Kayıt dışı çalıştırılan göçmenlerin kayıt altına alınmasını, bu durumun birçok avantajının bulunduğunu ifade eden Hacı Ali Hasgül, konu hakkında şunları söyledi: “Bu bir Türkiye gerçeği, bunu kabul etmeden, teşhisi koymadan tedavi yapamayız. Tabi biz tedavi boyutunda değiliz sadece işin yürütüm boyutundayız. Kanun ne ise biz onu yapmakla mükellefiz. Onun dışında bir insiyatif şansımız yok. Bir iş yerine gittiğimiz zaman nasıl ki bir Türk çalışan kayıt dışıysa bunu kayıt altına alıyorsak Suriyeli de kayıt dışı ise bunu da kayıt altına alırız. Ancak işveren açısından daha riskli bir durum bu. Türk için uygulanan ceza ile Suriyeli için uygulanan aynı değil, daha ağır. Suriyeli açısından da sınır dışı edilme durumu var. Bu açıdan yapmış olduğumuz işlem budur. Ancak bu geçici sığınmacı olarak çalışan kişilerle alakalı lütfen kayıt altına alsınlar. İşveren gider olarak bunu gösterebilir, birçok avantajı var ve kendisi bir tedirginlik yaşamıyor. O Suriyeli de bir iş kazasına maruz kaldığı zaman onunla alakalı uygulanacak işlemlerde yine SGK’lı olduğu için rahat olacak. Bunun da yöntemi basit. Geçici sığınmacılarla alakalı bir kota sıkıntımız yok. Bunu herkese söylüyorum. Böyle yanlış bir algı var. Yaklaşık 6 yıl önce yapılan düzenlemede her 10 çalışana 1 Suriyeli kotası getirilmişti ama şu anda bu fiilen uygulanmıyor. Düzenlemesi de yapıldı. Gerekli evrakları aldıktan sonra Çalışma Bakanlığı’na başvurmaları halinde çalışma izinleri de çıkıyor.”

Editör: Haber Merkezi