Türk Kadınlar Birliği Şube Başkanı Ayşe Uzunlu Dünya Kadın Hakları Günü’nde konuşma yaptı. Uzunlu, bugün dünyanın çok geç kaldığı ama Türk kadınlarının onlardan çok önce elde ettiği ‘Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verildiği’ gündür diyerek, “Bugün Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının Verilişinin 87. Yılındayız. 1926’da Medeni Kanun ile eşit yurttaşlık hakkı elde edilmiştir. Yapılan anayasa değişiklikleri ile 1930’da yerel yönetimler, 1933’de muhtarlık ve ihtiyar heyeti, 1934’de de milletvekili seçme ve seçilme hakkı yasalara girmiştir. Ancak eşit hakların yasalar ile güvence altına alınması hayata geçebilmesi anlamına gelmemiştir. Kadınların karar mekanizmalarında yer alması, siyasette eşit oranda temsil edilmesi gibi siyasi; istihdam, eşit işe eşit ücret gibi ekonomik sıkıntılar hala devam etmektedir. Bunlardan daha vahim olmak üzere kadına şiddet ve kadın cinayetleri de her geçen gün artarak devam etmekte; kadınlar giderek kendisini daha güvensiz hissetmektedir. Yasaların uygulanması, uluslararası sözleşmelerde verilen sözlerin yerine getirilmesi için etkili devlet politikalarının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmalarda geçici ve özel önlemlerle yani pozitif ayrımcılık yapılarak kadınların güçlendirilmesi esas alınmalıdır“ dedi.

‘SİYASİ HAYATTAKİ AYRIMCILIK VE CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ TOPLUMA YANSIMAKTADIR’

Kadınların siyasi hayattaki uğradığı ayrımcılığa değinen Başkan Uzunlu, “Kadınların siyasi hayatta yer alamaması, az yer alması ve yer alanların da kadın hakları konusunda nitelikli çalışmalar yapamaması; nüfusun yarısının temsil edilememesi ve gerçek demokrasiye ulaşılamaması anlamına gelmektedir. Yönetimde yer bulmuş olanların sessizlik ve eylemsizlikleri de her geçen gün kadını ve toplumu daha da geriye götürmektedir. Son olarak aydınlatma lambalarının geç açılması konusunda bile hiçbir kadın milletvekili ses yükseltmemiştir. Siyasi hayattaki ayrımcılık ve cinsiyet eşitsizliği topluma yansımakta, bir kısır döngüye girilmekte, kadınlar güvensizliğe itilmekte ve geri bırakılmaktadır. Oysaki Atatürk’ün dediği gibi ‘Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin.’ Ülkemizin daha demokratik ve ekonomik açıdan da daha güçlü olmak için kadınlarının güçlü olmasına ve kadın temsiline ihtiyaç vardır. Devletin güçlü politikalarla bir an önce nüfusun yarısının siyasi, ekonomik ve kültürel potansiyelini harekete geçirecek tedbirleri alması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.(BGC)

Editör: Haber Merkezi