Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı, görevi sırasında iktidar partisi yöneticilerinin “Kayseri’nin Gülü” pankartları ile karşılayıp, bir dakika bile yalnız bırakmadığı Sayın Abdullah Gül, adını taşıyan üniversitenin mezuniyet töreni için geldiği Kayseri’de tek başına bırakıldı.

Daha doğrusu CHP ve İyi Parti yönetenleri tarafından karşılandı, ağırlandı.

İktidar Partisinden tek bir yönetici bile karşılamada ve mezuniyet töreninde yer almadı.

Bu biiiiir.

Ülke genelinde hayat pahalılığı bulunduğunu, TÜİK verilerinin gerçek enflasyonun altında açıklandığını söyleyen ve bu sözleri sarfettiği programa girmeden stüdyoda İl başkanı ve Yöneticiler tarafından Doğum Günü Pastası sürprizi yapılan Baki Ersoy, iktidarın hoşuna gitmeyen sözleri üzerine, partiden yıldırım hızıyla ihraç edildi.

İhraç kararından sonra, hiçbir il yöneticisi, genel merkez yöneticisi kendisiyle bir araya gelmemeye özen gösterdi.

Aynı Genel Merkez, Baki Ersoy’u yeniden partiye davet etti, bu seferde kendisiyle selamı sabahı kesen Partisinin Kayseri İl Yöneticileri kurbanlar keserek parti binası önünde karşıladı Baki Ersoy’u.

Bu da ikiiiiiii.

Daha yüzlerce örnek sayabilirim, ülke genelinden ve Kayseri’den.

Ondan diyorum;

İkiyüzlüsünüz.

Riyakarsınız.

İradenizi, kişiliğinizi ipotek ettiniz tepenizdekilere.

Genel başkanlarınızın, genel merkez yöneticilerinin gülümsediği insanları baş tacı, yüzünü astığı insanları ise paspas yapıveriyorsunuz.

Geleceğinizi, sizi oralara taşıyan adamların geleceğine endekslediniz, gelen talimatı sorgulamadan uyguluyor, bunu yaparken de küçüldükçe küçülüyorsunuz.

Oysa siyaset bu değildir.

Demokrasi bu değildir.

Çağdaşlık bu değildir.

İnsanlık bu değildir.

Koltuk hırsıyla insanın inançlarından, ilkelerinden, kişiliğinden ödün vermesi kadar aşağılık bir durum olabilir mi?

Utanmasalar, Sayın Valiye bile “Sen izinli gözük, vali yardımcısını gönder” diyecekler.

Bülent Arınç’ın, istenmeyen adam ilan edildiği dönemde Kayseri’ye geldiği bir cenaze töreni hatırlıyorum.

Dönemin Melikgazi Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç cenazede Arınç’ın yanında saf tutmuş ve sağduyu sahibi tüm partililerden artı puan almıştı.

Şimdi sormazlar mı, Sayın Gül’ün ziyareti sırasında Sayın Büyükkılıç’ın dişi mı ağrıyordu da katılmadı törene?

Törende bulunmayan ama Sayın Gül’e özür telefonları açanları kamuoyu bilmiyor mu sanıyorsunuz?

Gelelim cumartesi minitgine.

Kayseri Şeker Fabrikası’nın cevval yöneticileri, fabrikanın tüm birim çalışanlarını cumartesi günü işe çağırmış.

Yoklama alınacağı bildirilmiş, sonra da fabrika sahasından topluca miting alanına gidileceği.

Bakın, ‘Sayın’ demeye dilimin varmadığı zübük taifesi.

Kayseri Şeker İşçisi kimsenin kapıkulu değildir.

Size bu buyruğu veren efendileriniz olabilir, ama işçinin efendisi el emeğidir, alın teridir.

Bu ilanı yapan, o yoklamayı yapacak ve işçileri miting alanına götürecek her yönetici etiketli şahıs günü, yeri ve zamanı geldiğinde bunun hesabını verir, verecektir.

Cumartesi Günü Kayseri’de yapılacak etkinlik AKP’nin bir etkinliğidir sadece.

Bunu devlet etkinliği ile özdeşleştirmek şaklabanlıktır.

Bu yapılmak istenen, çiftçinin içine çıkmaya yüzü kalmamış fetö artıklarının, bir kez daha iktidar desteği alma hamlesinden ibarettir.

Bu miting için Kayseri Şeker’in, diğer kamu işletmelerinin imkanlarını kullanarak çalışanları miting alanına götürerek bir üst makam hayali kuranlar bir kez daha düşünsün.

Bedeli ağır olur, faturayı ödeyemezler.

Kayseri’de işsiz çok.

Madem miting alanına adam toplayacaklar, versinler adam başı 1000 tl.

Hiç değilse işsizin, garibanın mutfağına gıda girmesini sağlasınlar.

Artık yaşananlara, yaşatılanlara muhalefetin de daha kararlı bir duruş sergilemesinin zamanı geldi de geçmedi mi sizce de?