İNSAN OLMAK.

Yaptığınız işte, sosyal hayatınızda, aile içerisinde, siyasal atmosferde çizginiz net ise, günümüzde ‘Kaybedenler Kulübü’ne adım attınız demektir, hayırlı olsun.

Çizgisi net insanlar günümüzde genelde yalnızdırlar..

Onların çizgisi sabit olduğu için, yaranmak adına yalpalamaz dümdüz giderler.

Yalaka değildirler yani.

Yapmacık bir tutum onlara göre değildir.

Esnemeye, gevşemeye gelmezler.

Kişilikleri sabittir.

Karşısındakine göre, şekilden şekle girmezler.

Nettirler, dürüsttürler, bir o kadar da yüreklidirler.

Karakterleri de sabittir.

Duruma ve ortama göre kişiliğe, karaktere bürünmezler.

İçinden geldiği gibi, inandığı gibi konuşurlar, dilleri ile içleri birdir çünkü onların.

Kimsenin onları kullanması mümkün değildir, çünkü kimsenin oyuncağı olmayacak kadar yüksek karakterlidirler.

Samimiyet kuracakları insanları seçerken, menfaatlerine göre seçmezler.

Dürüstlüğü, mertliği, kişilik sahibi olmayı baz alırlar.

Çıkarı için, üç kuruş için kimsenin önüne yatmazlar yani.

Tarif etmeye çalıştığım insan modeli, günümüzde sevilmez.

Siyasetçi ise, partilerin kapıları kapalıdır onlara.

Gazeteci ise, ya içerdedir, ya işsizler arasında çoktan yerini almıştır.

Bürokratsa, ‘Bu da dürüst çıktı namussuz’ denilerek çoktan makamından uzaklaştırılmış, işlemediği ama ona atfedilen suçun hesabını veriyordur.

Ama buna rağmen, bazı zamanlar kaybedenler kulübünün müdavimi olan bu insan modelinin sayesindedir, bazı değerlerimizin hala ayakta kalması..

Zira onlar, bazen imam olarak çıkar karşımıza ve “Ben yalan söyleyemem” diyerek, görevinden sürülmeyi göze alır.

Bazen Hakimdir, Savcıdır; Hukukta yaşanan olumsuzlukları, bedel ödemeyi göze alarak dillendirir, kararlarında olumsuzluklara vurgu yaparak, ‘Bu ülkede hala hakim ve savcılar var’ dedirtmeyi başarırlar.

Bazen bürokrattır onlar; Kendilerine üstlerinden gelen emirleri, ‘Bu kanunsuz bir emirdir, yerine getirebilmem için yazılı olarak tebliğ edin’ deme yürekliliğini gösterirler.

Bazen de siyasi olarak çıkarlar karşımıza. Korkmadan, çekinmeden, bedel ödemeyi göze alarak bastırırlar narayı, “Hırsız vaaar” diye..

Ha bazen de vatandaştırlar onlar.. Ama hiç kimse onları ‘Kral Cıplak’ demekten alıkoyamaz.

Acı olanı nedir biliyor musunuz?

Yukarda tariflendirmeye çalıştığım insanlar, hiç ama hiçbir iktidar tarafından sevilmezler.

Çünkü onlar yanlışa, iktidar edenin kim olduğuna bakmadan her fırsatta ‘yanlış’ diyebilecek ve bunun için bedel ödeyebilecek kadar karakterli ve güçlü insanlardır.

Bu günlerde, güzel ülkemin bu tür siyasilere, gazetecilere, bürokratlara, vatandaşlara her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı vardır.

Çünkü iktidar erki, gözünü karartmış bir şekilde, kendi geleceğini de karartma pahasına, ülkemizin geleceği üzerine, Parlamenter Demokrasimizin üzerine, Hukuk Devleti Kavramının üzerine adeta kumar oynamaktadır.

Ve yaşanan tüm olumsuzlukları bir kenara bırakıp, yeni olumsuzluklar sahneye sürerek ülkemizi karanlık bir dehlize doğru sürüklemektedir.

Sağduyuya, huzura, barışa, kardeşliğe, ülke bütünlüğüne en çok ihtiyaç duyduğumuz şu dönemde, elde kalan sağduyuyu, huzuru, barışı, kardeşliği ve ülke bütünlüğüne olan inancımızın kalan kırıntılarını da elimizden alacak dayatmalarla karşı karşıya bırakılmaktayız.

O nedenle;

İnadına barış, inadına huzur, inadına kardeşlik, inadına Cumhuriyet, inadına Demokrasi, inadına Laiklik, inadına ‘Kral çıplak’ diye haykırmaya var mısınız?