GÜNDEM

İYİ Partili Şahin: “Şehit anaları ağlamasın diyerek 50 bin şehidin katilini affetmek adına propagandalar yapılıyor”

İYİ Parti Talas Belediyesi Meclis Üyesi ve Talas İlçe Başkan Adayı Hadiye Hakkomaz Şahin, “Yağlı urganda bin kez idam edilse öfkemizin geçmeyeceği terörist elebaşı meclise davet ediliyor. Çözüm adı altında ihanet süreci başlatılıyor. Şehit anaları ağlamasın denerek 50 bin şehidin katilini affetmek adına propagandalar yapılıyor” dedi.

İYİ Parti Talas Belediyesi Meclis Üyesi ve Talas İlçe Başkan Adayı Hadiye Hakkomaz Şahin, “Yağlı urganda bin kez idam edilse öfkemizin geçmeyeceği terörist elebaşı meclise davet ediliyor. Çözüm adı altında ihanet süreci başlatılıyor. Şehit anaları ağlamasın denerek 50 bin şehidin katilini affetmek adına propagandalar yapılıyor” dedi.

İYİ Parti Talas Belediyesi Meclis Üyesi ve Talas İlçe Başkan Adayı Hadiye Hakkomaz Şahin, ekonomik kriz, eğitim sistemi, sığınmacı politikası, başkanlık sistemi gibi birçok konuda eleştirilerde bulundu. “Bir ülke düşünün; Dağlarından maden fışkırıyor ama bu cevherler yabancı firmalara devrediliyor. En verimli topraklara sahip, ne eksen bire bin veriyor ama ata tohumu yasaklanıyor ve baklagiller dahil tüm ürünler ihraç edilirken ithal edilir hale geliyor, çiftçinin ürünü tarlada kalıyor. Sınır Namustur. anlayışı ile asker konuşlanmasını stratejik bölgelere yapan, sınırdan kuş uçurmayan bir ordusu varken her nasılsa iş savaş başlayacak Ülkerlerin sınırındaki tüm mayınlarımızı temizliyor, iş savaş çıkınca tüm çapulcuları ülkeye alıyor, tecrid bölgesi ayarlamak yerine ülkenin dört bir köşesine yayıyor, suç işlediklerinde duyulmasın diye polis telsizleri kısılıyor, Ensar-Muhacir deyip din sömürüsü yapıyor, askerimizi diri diri yakan İşid terör örgütüne mensup kimliği belirsiz bir çok teröristi ülkemize alıyor, yine her nasılsa sözde savaştan kaçan ancak seri üretim ile yılda 2 kez doğum yapabilen çocuk fabrikalarına sınırsız sağlık hakkı tanınıyor, kendilerinin dahi kıymet vermediği mülteci çocuklarına vatandaşlık veriliyor, tüm sığınmacılar maddi madeni ihya ediliyor. Bu da yetmezmiş gibi şehirlerin en eski mahallelerinde ki kentsel dönüşüm gerçekleşemediğinden izbe bir halde duran konut stoğu olan bölgeler bir anda kurtarılmış bölgelerine dönüşüyor ve Türk halkı bu mahallelerde sokakta araba ile bile dolaşmaya korkar hale geliyor, köklü mahalleler suç batakhanesine dönüşüyor. Eğitimi ile dünyanın sayılı bilim adamlarını yetiştirip ilkokul mezununun bile kültür seviyesinin üst düzey olduğu bir sistemin eğitimci olmayan bakanlar eliyle sahte diplomalılar ile gerçek diplomalıların ayırt dahi edilemeyeceği bir seviyeye indirgeniyor. Hitabeti güzel, üslubu ile kendine hayran bırakan bir nesilden, 2 kelimeyi bir araya getiremeyen, bir kompozisyon dahi yazmadan liselerden mezun veren bir nesile dönüşüyor. Bilime matematik terimi kazandıran bilimcilerden 4 işlemi zihinden yapamayan üniversitelilere dönüştü. Hedefleyen ve çalışanın eşit eğitim hakkı ile devletin nitelikli üniversitelerinde okuyup mezun olduğunda rahatlıkla iş bulduğu, itibar gördüğü dönemden sıfır matematik neti ile mühendislik kazanılan, her sınava girenin bir diploma sahibi olabildiği, mezun olduktan sonra işsiz kaldığı ve diplomalı işsizler arasında yer alıp iş beğenmeyenler olarak nitelendirildiği zamana geçişi bilinçli bir şekilde gerçekleşiyor. Yasama-Yürütme-Yargı erkler aykırılığı belirli sınırlar içerisinde ilerlerken uydurma bir Başkanlık sistemi ile “Tek Adam” rejimine geçiş yapılıyor. Tüm muhalefetin bu sisteme geçmeden önce, başkanlık sistemine geçen tüm ülkelerin ekonomisinin ani bir çöküşe geçtiğini anlatmasına rağmen “Uçacağız” yalanlarına inananların çoğunluğu yüzünden adı konulmamış yıllarca süren krizi yaşıyor. Vergisini ödeyen direnip kıt kanaat geçinirken, orta direk eriyip emekli açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verirken zengin “kur korumalı” hilesi ile malına mal katıyor. Asgari ücretli ülkenin en çok vergi ödeyeni iken yandaş firmaların milyarlık borçları siliniyor. Bir baba çocuğuna akşam yemeği götüremediği için intihar ederken, bir anne çocuklarını soğuktan koruyamayıp saç kurutma makinesini açıp canına son verirken, altın varaklı musluklar, kraliyet koltukları, özel uçaklar ve koruma filosu ile İtibardan ödün vermeyen bir izlenim çiziyor. Yağlı urganda bin kez idam edilse öfkemizin geçmeyeceği terörist elebaşı meclise davet ediliyor. Çözüm adı altında ihanet süreci başlatılıyor. Şehit anaları ağlamasın denerek 50 bin şehidin katilini affetmek adına propagandalar yapılıyor. Ne mutlu Türküm diyene. Demek ırkçılık sayılırken teröristlerin Kürt temsilcisi olduğu söylenip normalleştiriliyor. Onurlu Türk milliyetçileri bir bir içeri alınırken terörist temsilcileri mecliste geziyor, hayal dahi kuramayacaklarını gerçek yapmak için pazarlıklar yapıyorlar. Filistin’de insanlık dramı yaşanıyor diye şehrin protokolü meydanlarda yürüyüşler yaparken, Filistin’de ölenlerden fazlasını şehit eden elebaşının adının mecliste coşkuyla anılmasını başarı sayıyorlar. Yargı özgür olsa Vatana İhanet suçu ile yargılanacaklar, milliyetçilere vatanseverlikten bahsediyorlar. Ben; Atatürkçü, milliyetçi, cumhuriyetçi, laik bir Türk’üm, Türklüğüm ile gurur duyuyorum. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve İstiklal Marşını özümsemiş tek bir Türk kaldığı müddetçe bu ülkeden umudumuzu kaybetmeyiz. Kalan son ocak biz isek de mücadeleden vazgeçmeyiz. Ne mutlu Türküm diyene” ifadelerini kullandı.