‘Asrın Felaketi’ olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli 2 deprem 11 ilde büyük yıkıma sebep olurken 45 binden fazla insan hayatını kaybetti. Depremzedeler için yardım seferleri başlatıldı. Birçok kurum, kuruluş ve gönüllü yaraları hep birlikte sarmaya çalışıyor.

Mimarlar Odası Kayseri Şubesi de depremin olduğu ilk andan itibaren acil olan temel gıda, giysi yardımı, arama kurtarma ekiplerine destek ve hasar tespit çalışmalarına destek anlamında bölgede ve kentte aktif olarak bulundu. Depremzede vatandaşlarımız için Kahramanmaraş’ta “Mimar Çadırı” da kuran Mimarlar Odası Kayseri Şubesi, yıkımın nedenleri ve deprem sonrası yapılması gerekenler hakkında rapor hazırladı.

Hazırlanan inceleme raporu basın mensuplarıyla da paylaşıldı. “Deprem Coğrafyası”nda yaşadığımız halde “depremle yaşamanın” henüz öğrenilemediğine dikkat çekilen açıklamada, “Depremle Yaşamayı” öğrenmek, sağlıklı çevre ve güvenilir yapı üretimi için bu sürecin tüm paydaşları sorumluluk almalı ve yapı üretim sistemimizi en baştan değiştirmeliyiz. Bu büyük faciadan ders alıp bu konunun ülke politikası haline getirilmediği takdirde gelecekte olması muhtemel diğer depremlerde de ne yazık ki aynı acılarla karşılaşacağımızı belirtmek isteriz” ifadelerine yer verildi.

YIKIMIN NEDENLERİ VE DEPREM SONRASI YAPILMASI GEREKENLER

1-GEÇİCİ BARINMA ALANLARI DOĞRU KURGULANMALIDIR

Mimarlar Odası Kayseri Şubesi’nden yapılan açıklamada yıkımın nedenleri ve sonrasında yapılması gerekenler de maddeler halinde sıralandı. Açıklamada şu tespitlere yer verildi: “Ülke olarak en başta; “Geçici Barınma Alanları”nın niteliği; tarihte hangi olaylar ile bunlara ihtiyaç duyulduğu ve en önemlisi de Geçici Barınma Alanları ile insanların bu alanlarda ne sürede yaşamasının planlandığı gibi konuların detaylı bir şekilde irdelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Geçici Barınma Alanları dünyanın her yerinde farklı olaylar sonucu ortaya çıkan, insanların bu olaylardan sonra korunma ve barınma ihtiyacını sağlayan mekânlardır. Belirli bir süre kullanılması öngörülen bu mekânlar; yıkım oranının bu denli yüksek olduğu kentlerimizin doğru planlama ve güvenilir inşa sürecinde insanlarımızın ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte olmalıdır.

Geçici yaşam alanları için hem depolanması kolay hem de afet durumunda hızlı kurulumu sağlayacak prototipler oluşturulmalıdır. Kültürel mirasları, tarihi dokuları zarar görmüş kentleri yeniden inşa edeceğimiz süreçte geçici yaşam alanları insanların sadece barınma ihtiyacını değil bu süreçte tüm sosyal, kültürel ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte olmalıdır.

Deprem sonrasında depremzedelerin geçici barınması amacı ile kurulan çadır ve konteyner kentler, başka afetlere neden olmayacak biçimde kurgulanmalıdır. Hatay’da bulunan çadır kentin Samandağ merkezli deprem sonrası tsunami uyarıları yapıldığı bir ortamda denize yakın bir yere konumlandırılmasının önlenmez sonuçlar doğurabileceğini Samandağ depremi sonrası gelen tsunami uyarıları ile gördük. Ayrıca çadır kentlerin kurulumunda çadırların yerleşimlerinin planlı yapılmaması ve çadırlar arası mesafelere dikkat edilmemesi halinde olası bir yangında yangının yayılımını hızlandıracağı gibi müdahaleyi zorlaştıracaktır.

2-ŞANTİYE ŞEFİ SAHADA OLMALIDIR

Yapı inşa sürecimizin, denetim anlamında en önemli parçalarından biri şantiye şefleridir. Yapı müteahhidi ile yapılan bir sözleşmeyle sürece dahil olan şantiye şeflerinin ülkemizde birçok şantiyede aktif olarak bulunmaması yapı inşa sürecinde ciddi zafiyetlere neden olmaktadır. Şantiye şeflerinin haklarının denetimi yapılıp aktif olarak süreçte bulunmalarını sağlayacak kontrollerin ve yaptırımların olması gerekmektedir. Şantiye şefliği sadece kağıt üstünde bir imzadan ibaret olmamalıdır.

3-KENTSEL DÖNÜŞÜM AMACINA UYGUN YAPILMALIDIR

Kentsel dönüşüm; 6306 sayılı ilgili kanunun amaç kısmında belirtilen; riskli yapı ile riskli alan tespiti ve bu yapıların yıkılıp dönüştürülmesi amacı ile yapılmalıdır. Kar amacı ile rant odaklı yapılan kentsel dönüşümler öncelikli riskli alanların dönüşümüne şimdiye kadar izin vermemiştir. Ülke olarak yapı stoğumuzun önemli bir kısmını oluşturan betonarme ömrünü tamamlamış olan yapıların dönüşümü, doğru yöntemlerle bir an önce sağlanmalıdır.

4-KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ VE KAMU YAPILARI YAPI DENETİMDEN MUAF TUTULMAMALIDIR

İmar Kanunu’nun 26. maddesine istinaden düzenlenen yapı ruhsatları ile yapılan kamu yapıları ve kentsel dönüşüm alanlarında yapılan yapılar da diğer yapılar gibi yapı denetim süreçlerine dahil edilmelidir.

5- PLAN ÖNCESİ JEOLOJİK RAPORLAR İÇİN BİLİM KURULU OLUŞTURULMALIDIR

Kent planlamalarında imara açılacak bölgenin jeolojik raporu bağımsız kurullar tarafından kontrol edilmeli, kurulun onay vermediği alanlar imara açılamamalıdır. Bu depremle bir kez daha gördük ki ovalar, meralar ve tarım alanları gibi bölgeler yerleşim açısından uygun değildir.

6- İMAR AFFI SUÇ OLARAK GÖRÜLÜP ÜLKE GÜNDEMİNDEN ÇIKARILMALIDIR

İlk olarak 1984 yılında çıkarılan ve bugüne kadar 3 milyon 199 bin imara aykırı yapının yapı kayıt belgeleri ile meşrulaştırılmasına yasal ortam hazırlayan imar afları bir daha gündeme getirilmeyecek biçimde toplumsal hafızadan silinmelidir.

7- HER KENTİN DEPREM MASTER PLANI OLUŞTURULMALIDIR

Kentlerimizin tamamında depremlerin ilk anından itibaren yaşanabilecek tüm olumsuzluklara karşı çözüm önerileri geliştirilecek deprem master planları çıkarılmalı. Bu deprem master planlarını halkın benimsenmesi için dönem dönem kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

8- ÜLKEMİZDE KONUTLAR YATIRIM ARACI OLMAKTAN ÇIKARILMALIDIR

“Herkes temel insani gereksinimlerini karşılayabilecek, insan haysiyetine yakışır biçimde konut ve barınma hakkına sahiptir.” ifadesi ile anayasal bir hak olarak insanlarımıza tanınan barınma hakkının önüne geçen tüm uygulamalardan vazgeçilmelidir. Konutun yatırım aracı olmasına neden olan; kira ve satış fiyatının denetlenememesi, vergilendirmenin adil yapılmaması, yabancılara konut satışı, kredi teşvikleri gibi konularda düzenlemeler getirilip konutun yatırım aracı olmasının önüne geçilmelidir.

9- YAPI KULLANIM İZİN BELGESİ BULUNMAYAN YAPILARDA OTURULMASINA ENGEL OLUNMALIDIR

Yapıların ruhsat eki projelerine uygun yapıldığını belirten yapı kullanım izin belgeleri alınmamış yerlerde, insanların yaşamasını engellemek adına tapulara satış şerhi ve elektrik ile su kesintisi gibi yaptırımlar getirilmelidir.