Bizati ben gördüm, güzel ülkemin yoksullaşan insanları.

Beş kilo toz şeker; Çarşamba günü 88.95 TL, olan şeker, Cumartesi (bugün) aynı gün içerisinde saat aralıklarıyla iki farklı fiyat etiketi ile değiştirildi.

Sabah saat 10.56’da 92.45 TL, olan şeker, saat 14.05’de 99.95 TL oldu.

Ben bunu gördüm.

Hem de şahit oldum.

Bir gazeteci olarak; öfken tıpkı, tuttuğu futbol tanımının maçı kaybettiği gibi hezimetten sonra, tv kameralarına bakarak, yöneticilere verip veriştiren, taraftarınkini andırıyordu.

Normaldir, insanoğlu canını sıkan ya da yakan bir şey oldu mu, hemen dışarıdan bir sorumlu arayıp, ona veryansın eder.

Tıpkı çocuklar gibi...

Hani, düşüp de kafasını masanın kenarına çarpınca ağlayan çocuklar vardır da, anaları, " o pis masa mı, oğlumun başını acıtmış, ben döveyim o masayı, al sana! al sana!" diye güya masayı döverek, afacanı teselli ederler ya, kimileri de ”zammı yapanların kafasına kafasın vuracağız” diye aslı astarı olmayan, tesellileriyle senin yarana böyle merhem olmaya çalışıyorlar ya?

Sen de, bende şimdi girdiğimiz markette değişen fiyat etiketlerinin değiştiğine şahit olmak gibi.

Zamlara kızıyor, iktidara, politikacılara, senden zenginlere, alım gücü olanlara söyleniyoruz.

Evet, dar gelirli vatandaşım, senin zamlar karşısında ezildiğini bizati görüyor ve şahit oluyoruz.

Kusura bakma ama sevgili vatandaşım, senin bu duruma düşmene, öfkene kahkahayla gülenler var.

Alım gücü olanların umurunda değil, zam filan.

Zincir marketler de durum böyle?

"Gelen zam yapıyor, giden zam, ne olacak bizim bu halimiz?" diyor ve düşünüyorum.

Anlıyorum.

Sen, sana dokunmayan yılan bin yaşasın, her türlü avanta ve lavantana göz yuman, her istediğini veren, ama senden bir şey talep etmeyen, zam yapmayan bir düzen istiyorsun.

Sevgili vatandaşım, sen kendini ne sanıyorsun, kim olduğunun farkında mısın?

Söyle bakalım şimdi, kim yapıyor bu zamları aslan kardeşim?