Eskiden, suyumuz kesildiğinde, elektrik yanmadığında hatırlardık belediye denilen olguyu, yapıyı.

Elektrik işini holdinglere emanet ettik, bire mal ediyor, beşe satıyorlar bize.

Su desen, kentte en yüksek para dönüşümünün sağlandığı Sular İdaresince faturalandırılıyor.

Hemi de, ‘Allahın suyuna para mı olur” diyenler musluğumuzdan akan suyun fiyatını şişe suyuyla kıyaslayıp satıyorlar bize.

Geriye kaldı, arabası olanlar için yol, tatil günleri altında oturacağımız ya da çulumuzu serdiğimiz bir karış yeşillik.

İyi Partili Kazım Yücel Mecliste konuşurken aklıma geldi.

Mustafa Çelik Kocasinan Belediye Başkanı seçildiğinde konu etmiştim.

Kayseri-Ankara Yolu Kavşağında bulunan ve Karayollarından alınarak adına Pastırmacılar Parkı denilen bir alan var.

Burası Türkiye’nin Doğusu ile Batısını, Güneyi ile Kuzeyini buluşturan bir kavşak noktası idi.

Kuzey Çevreyolu yapıldıktan sonra bu alan bu özelliğini yitirdi.

Dedim ki Sayın Çelik’e, “Himmetdede ile Kuzey Çevreyolu arasında bir bölge belirleyin. Otoyollarda olduğu gibi yolun iki yakasında geniş bir alanda ticarethaneler inşa edin. Kente gelecekler de, kentten gidecek ve transit geçenlerde bu alanlarda soluklansın. Yemeğini yesin, yöresel ürünler başta olmak üzere, hediyeliğini alıp yoluna devam etsin..”

Sayın Çelik, bu önerinin gündemlerinde olduğunu söyledi, ama Kocasinan’da kısa süre kaldı, gerçekleşmedi bu proje.

Kazım Yücel, benzeri bir öneri dile getirince aklıma geldi.

Yahu, görev süresini yarıladınız.

TOKİ’nin yaptığı Millet Bahçesi dışında, Mustafa Çelik’in planlayıp temelini attığı hayvancılık besi bölgesinden başka çivi çakmışlığınız yok Kayseri’ye.

Ama Allah var, arsa satmak, hısıma, akrabaya parsel dağıtmak konusunda üzerinize yok.

Bir tramvay hattını sizden önce yapılanına entegre edemediniz be aylardır.

Belediye Başkanlığı, Salça Kaynatmak. Kedi Bacağı yapmak, Kuru Fasulye Tanıtmanın ötesinde sorumluluklar gerektirir.

Proje üretecek, hayata geçirecek, yönettiğiniz kentin farklılığını tüm Dünyaya kabul ettirerek, “Dünyanın en yaşanabilir kentleri” sıralamasında en tepelerde olacaksınız, Eskişehir gibi.

Başkanlık yoldan geçenleri ağırlama makamı da değildir.

Cuma Namazı sonrası 3-5 hacı emminin elini sıkmak için o koltuğu işgal etmeye de gerek yoktur.

Daha dumanı üstünde bir gözlem.

Geçen hafta, bir hasta ziyareti için yarım günlüğüne gitmiştim, Antalya Kepez İlçesi’ne.

Belediye Binasının içerisinde bulunduğu geniş bir alan.

Resmen 5 katlı Hastane Kurmuş Kepez Belediyesi.

Yetmedi, kapısında 5-6 ambülans.

Yetmedi, özürlü ve hasta nakil araçları sırayla dizili.

Öyle hayırsevere filan yaptırıp sağlık müdürlüğüne vermedi, kendisi işletiyor bu devasa sağlık kurumunu.

Bahçenin bir bölümünde ‘Mısır Çarşısı’ adıyla bir Çarşı inşa etmiş.

Esnafla sohbet ettim, Belediye Başkanını sordum;

“Ağabey Başkanımızı çok seviyoruz. Seçildiğinde 35 yaşlarındaydı. 24 saat çalışıyor. Bu üçüncü dönemi. Sanırım önümüzdeki seçimlerde Antalya Belediye Başkan adayı olacak. AKP Listesinden 3 dönem tartışmasız ilçemizde seçildi, Antalya'da da seçileceğine inanıyoruz. Dürüst, dürüst olduğu kadar çalışkan biri” dediler.

Antalya’nın merkezinde pırıl pırıl mimarisi ile, temizliği ile, klasik belediyecilik anlayışının ötesinde bir yönetim anlayışı sergileyen, partinizden bir isim.

Haydi vazgeçtim Kepez’den.

Konya’dan da mı geçmiyorsunuz gidip gelirken.

Gecesi bir başka, gündüzü bir başka güzel.

Mevlana orada ise, Hocası da Kayseri’de yatıyor.

Eskişehir’den eksiği yok bu kentin fazlası var.

Tarihi ile, doğası ile, Erciyes’i ile, mutfağı ile.

Tek eksiği nedir biliyor musunuz?

Ufku geniş, geleceği planlayan bir Belediye Başkanı..

Zira 30 yıldır çöreklendiğiniz koltuklar bile eskidi.

Yani dileceğim;

Bu kent bunu hak etmiyor..