Dünya ve ülke gündemi koronavirüs illetinin etkisi altında oluşuyor. Ekonomide yaşanan gelişmelerden tutun da çarşıpazardaki alışverişin bile koronavirüs etkisinde olduğu bir gerçek.

Türkiye, ekonomik gelişimini bu virüsün etkilerine kurban vermemek, dünyanın bu virüsten kurtulacağı tarihten sonra küresel ticarette yaşanması muhtemel değişimleri ayak uydurmak ve dünyanın gelişmiş ilk 10 ekonomisi arasına adınıyazdırmak için çaba gösteriyor.

Ekonomi yönetiminde atılan adımlar ve alınan önlemler, şimdilik kaydı ile para piyasalarını sakinleştirmiş görünüyor. Dış kaynaklı ufak çaplı müdehalelerin dışında para piyasalarında anlık yükselme eğilimleri dışında heyecan yaşanmıyor.

Ancak, Türkiye'de enflasyon baskısı etkisini sürdürüyor. Özellikle gıda ürünlerinde yaşanan yüksek enflasyonun yankısıAK Parti hükümetine eleştiri okları olarak geri dönüyor. Şu günlerin revaçta tartışması asgari ücretin yeni yılda uygulanacak olan rakamı üzerinden yürütülüyor.

Kimisi 3 bin olsun derken, kimisi daha da açıyor makası. Hatta bazı CHP'li belediyeler en düşük personel maaşını 3 bin ile 4 bin 500 TL seviyesine çıkarma kararını şimdiden almışdurumda. Beklentilerin büyük olduğu asgari ücret noktasında ben çok umutlu değilim. Yüzde 15-20 arasında bir zam yapılmasını ihtimal dahilinde tutuyorum.

***

Türkiye'de ekonomi tabanlı tartışmalar süre dursun, asıl gündem olan koronavirüs salgını ile mücadelede sıkışık bir dönem yaşanıyor. Salgının başladı denildiği tarihlerde alınan önlemler ortada yok.  Ülke ekonomisini kapatacak önlem silsilesi son düşünülen seçenek olarak karşımızda. Hafta sonları 2 gün, hafta içi akşamdan sabah saatlerine kadar evlerde kapalıyız. Bu önlem ve yanında işletmelere getirilen sınırlamalar salgının seyrini çok değiştirmiş görünmezken günlük vaka ve ölüm sayıları rekor kırmaya başladı bile. Gidişatböyle olursa yeni önlemlerin alınması zaruri hale gelecektir.

Vatandaşların uyması gereken en basit 3 kural, maske, mesafe ve temizlik. Mümkün olduğunca dışarda bulunmamak, acil olmayan her türlü ihtiyacı ertelemek ve azami dikkat göstermek. Vatandaş bunları yapmazsa veya yapamazsa alınacak yeni önlemler zaten bunları hepimize tek tek yaptıracaktır.

***

Önlemlerle sadece kısa süre durdurabilinen koronavirüsten kurtulmanın tek çaresi olarak görünen aşılama için tünelde ışık göründü. Yabancı ve yerli kaynaklı aşı çalışmaları ya sonuçlandıya da sonuca ulaşmak üzere. Türkiye ilk etapta Çin'in ürettiği aşıyı kullanacak. 2021 yılı ilk yarısına kadar Türkiye'de 25 milyon kadar insanın Çin aşısı ile aşılanması hedefleniyor. Buna diğer yerli ve yabancı kaynaklı aşıların da eklenmesi ile rakamın 2021 yılında tüm vatandaşları kapsaması da muhtemeldir.

Yalnız son günlerde Çin aşısına karşı da sosyal medyada bir algıoperasyonu oluşturulmaya çalışılıyor. Aşının bir takım etkileri olduğunu dair asılsız bir sürü haber ve iddia gündeme taşınıyor. Toplumda zihin bulanıklığı oluşturulmaya çalışılıyor. Vatandaşların üzerine düşen, devletin gösterdiği aşılama çalışmalarına katılmak ve salgının etkisini artıracak önlemlere riayet etmektir. Aşılanmış kişilerin ben kurtuldum dememesi, önlemlere devam etmesi de ayrı bir durumdur. Türkiye'de "devlet salgın riski son bulmuştur" diyene kadar vatandaşın sorumluluğu devam edecektir.

Koronavirüsten kurtalana kadar hem hayati tehlike devam edecek hem de ekonomik baskı sürecektir. Türkiye'nin bu durumdan en az zararla çıkabilmesi, ekonomisini ayakta tutarak yeni düzende kendine iyi bir konum bulması hepimizin çabalarına tabidir.

Ne yapıyoruz? Maskemizi takıyoruz, hijyene önemi veriyoruz, mesafemizi koruyoruz. Ne yapmıyoruz? Asılsız hiçbir şeye inanmıyoruz. Kalabalıklara karışmıyoruz.