Merhaba Değerli okurlarım…

“Kayseri Yerel Haber” sitemizin yönetimi, Adliye, Emniyet, Cemiyet, normal gündem derken günlük trafiğim o kadar yoğun geçiyor ki; köşe yazısı kaleme almaya vakit ayırmakta zorlanıyorum.

Özellikle Adliyede görülen davalarımın yoğunluğu zamanımın büyük bir bölümünü alıp götürüyor!

Bir önceki köşe yazımda daha sık köşe yazısı yazacağımı belirttiğim halde, sizlere verdiğim sözü tutamayarak günlük yazı kaleme alamadığım için lütfen beni bağışlayın!

Hepinizden teker teker özür diliyorum.

Diğer meslektaşlarımın büyük bir bölümünün yaptığı gibi; suya sabuna dokunmadan gazetecilik mesleğimi ifaa etsem…

“Neme lazım başım ağrır” bahanesiyle gazetecilik mesleğinin gerekliliklerine sırtımı dönerek yoluma baksam; memlekette dönen dolapları, FETÖ’yü, PDY’yi, rüşveti, yolsuzluğu, hırsızlığı, arsızlığı, göz göre göre yapılan adam kayırmacılığını görmezden gelsem yine bu meslek yapılabilir mi?

Pekala yapılabilir!

Benim de üyesi olduğum Kayseri Gazeteciler Cemiyeti’nde kayıtlı bu şehirde 204 tane gazeteci var!

Yalnız benim gibi 10’larca davası olan gazeteci sayısı ise bir elin parmaklarını geçmez!

Suya sabuna dokunmadan gazetecilik yapan meslektaşlarıma imreniyorum(!)

Bir gün bu mesleğin inceliklerini meslek büyüklerimden öğreneceğimi umuyor, gazetecilik mesleğinden dolayı hakkımda açılan yüzlerce davanın hiç bir tanesini kaybetmemenin de gururunu yaşıyorum!

***

Gelelim bu köşeyi kaleme almama vesile olan konumuza!

Memleketim Kayseri’de, yukarıda belirttiğim hedef ve gayelerle kamu yararı gözeterek gazetecilik mesleğimi ifaa etmeye çalışırken, hepinizin malumu yaklaşık 2 ay kadar önce evimin önündeki aracıma 5 adet mermi bırakılıp, akabinde telefonla aranarak ölümle tehdit edildim.

Beni gece yarısı, Kırşehir Şehirlerarası Otobüs Terminali’ndeki bir ankesörlü telefondan arayarak, “Öldürmekle tehdit” eden Tayfun ÇAĞIRICI isimli 1 kişi tutuklanarak cezaevine konuldu.

Tutuklanan Tayfun ÇAĞIRICI’nın beni tehdit ettiği esnada yanlarında bulunan Abdurrahman MEMİŞ isimli emekli polis memuru ile Adem ATEŞ isimli bir başka şahıs ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Bu 3 şahsın ortak özelliği; hepsinin BEKAŞ İnşaat AŞ.’nin resmi SGK’lı çalışanları olması, altlarında bulunan 06 BBE 793 plakalı kiralık aracın yine BEKAŞ İnşaat AŞ.’nin üzerine kayıtlı çıkması, tehdit aldığımın 1 gün öncesinde ise, Ankara’da Bekaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Karahasanoğlu ile görüşmüş olmalarıdır!

Kendi ifadelerinde de geçtiği üzere, yani Ankara da patronları Bekaş İnşaat AŞ’nin sahibi Bekir Karahasanoğlu ile görüştükten sonra yola çıkmışlar, Kayseri-Ankara karayolu üzerindeki Kırşehir terminaline girerek gece yarısı Ali Türkaslan olarak beni ve Ankara Barosu’na kayıtlı Nihan KOÇ isimli bir kadın Avukatı telefonla arayarak öldürmekle tehdit ettiler!

Ankara Barosu’na kayıtlı Avukat Nihan KOÇ da tıpkı benim gibi kendisini telefonla arayarak öldürmekle tehdit eden şahıslardan davacı şikâyetçi oldu.

Şikayet dilekçesine de ek tıpkı benim yaptığım gibi olayı azmettirdiğini düşündüğü Bekaş İnşaat AŞ’nin sahibi Bekir Karahasanoğlu ve oğlu Ahmet Karahasanoğlu, kardeşi Mustafa Karahasanoğlu hakkında da ayrıca ek bir ifade verip davacı şikayetçi oldu.

Avukat Nihan KOÇ, soruşturmayı yürüten ilgili savcıya neden tehdit aldığına ilişkin geniş çaplı bir ifade gönderdi burada o konulara girmeyeceğim.

***

Benim neden tehdit edildiğim meselesine gelirsek…

Aynı zamanda Ak Parti Melikgazi Belediye Meclis Üyesi olan Bekaş İnşaat’ın Sahibi Bekir Karahasanoğlu’un yaklaşık 1 yıl önce Kayseri’nin en azılı FETÖ’cüleriyle görüntülendiği Kayseri’deki FETÖ davalarının iddianamelerine de yansıyan bir fotoğrafı yayınladım.

İŞTE O FOTOĞRAF:

Sırf gazetecilik refleksiyle, bu fotoğraftaki o FETÖ toplantısına katılan herkesin tutuklandığını kaleme alıp, Kayseri’nin arsa baronu Ekrem SARAR ile Bekaş İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Karahasanoğlu’na neden dokunulmadığını, niçin ifadeye bile çağrılmadıklarını sorguladım.

İkinci olarak, Bekaş İnşaat da çalışan Suriyeli bir işçi Kayseripark’ın karşısındaki Bekaş’ın yaptığı bir binadan düşüp öldü, bende yine gazetecilik refleksiyle “ESAD’IN ZULMÜNDEN KAÇTI, BEKAŞ DA CAN VERDİ” diye haber yaptım.

Üçüncü olarak ise Ankara’nın Çiğdem mahallesindeki yine Bekaş İnşaat’a ait BEKAŞ BAŞKENT projesinde çıkan bir anlaşmazlık nedeniyle BEKAŞ İnşaat’ın yüzde 10’luk hissesi icra kanalıyla satışa çıktı, onu da haber yaptım.

Bu yaptığım haberlerin ardından Bekaş İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Karahasanoğlu hakkında FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’ne Üye olmak iddiasıyla dava açıldı.

Bu gelişmelerin ardından arabama 5 adet mermi bırakıldıktan sonra telefonla aranarak, ölümle tehdit edilmemin sebebi ve olayın özeti budur!

***

Yaptığım bu haberlerden dolayı Bekaş İnşaat’ın sahibi Bekir Karahasanoğlu’nun yanında çalıştırdığı elemanlarını azmettirmesi neticesinde ölümle tehdit edilmem olayının üzerinden yaklaşık 2 ay geçti.

Her şey kabak gibi ortada olduğu halde, Kayseri Cumhuriyet Savcısı Halil Fevzi Erol 2 aydır iddianameyi hazırlayıp dava açmadı!

Bu arada söz konusu soruşturmanın kapatılması için bir yerlerini yırtan, Savcı-Hakim ayartmaya çalışan kişilerin hepsinden haberim var!

Olayın ilk haftası soruşturmanın gidişatını öğrenmeye gittiğimde bana, “Şahısların HTS Kayıtları çıkarıldı bilirkişiden rapor bekleniyor” denmişti. (HTS: Telefon görüşme kayıtları)

Bende dört gözle bekliyorum ki; ek ifademde iddia ettiğim üzere, (Ölümle tehdit olayına karışan Bekir KARAHASANOĞLU, Tayfun ÇAĞRICI, Abdurrahman MEMİŞ, Mustafa KARAHASANOĞLU, Adem ATEŞ ve Ahmet KARAHASANOĞLU’nun aralarında yaptığı telefon görüşmelerini içeren HTS kayıtları geldi) ve onun bilirkişi raporu gelecek!

Önceki gün davalarımı takip için mesken tuttuğum Kayseri Adliye Sarayı’na yine uğradım.

Yasal hakkım olan, Kayseri 2. Sulh Ceza Hakimliği’ndeki tehdit dosyamdan bir adet fotokopi aldım.

Bana bilirkişi raporunun geldiği söylendi, o anki telaşla Adli Bilişim Uzmanı Murat Polat imzalı Bilirkişi İnceleme Raporu’nu incelediğimde ise şaşkına döndüm!

Ben verdiğim ek ifademde; Bekir Karahasanoğlu’nun azmettirici konumda olduğunu iddia etmiş başta onun hakkında davacı şikâyetçi olmuşum, olayı soruşturan Kayseri Cumhuriyet Savcısı Halil Fevzi Erol, aldığı talimat doğrultusunda beni doğrudan tehdit etmeyip ankesörlü telefonla arayarak kendini gizleyip tehdit eden Tayfun ÇAĞRICI ile benim HTS kayıtlarımı istemiş!

Ali Türkaslan ile Tayfun Çağrıcı’nın HTS kayıtlarından ne bulmayı umuyorsunuz?

Adama sormazlar mı “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” diye?

Ben diyorum yaptığım haberler ortada, azmettiren Bekir Karahasanoğlu da kabak gibi ortada elini kolunu sallayarak geziyor!

Gereğini yapın!

Tayfun Çağrıcı ifadesinde, ben Kayserispor aleyhinde yazı yazmışım da arkadaş ona bozulup beni ölümle tehdit etmiş, cep telefon numaramı da Kayseri’deki gazete ofisimi arayıp almış!

Külliyen yalan…

Ali Türkaslan olarak benim Kayserispor lehine veya aleyhine tek satır yazım yok! Bir defa ben hiç spor haberi yazmam, spor içerikli köşe yazmam!

İkincisi benim ofisim yok!

Evimde bir çalışma odam var, Kayseri Yerel Haber’i oradan yönetir ve tüm haberlerimi oradan yazarım!

Yani ofis yok, ofisin telefonu da yok ki bakacak kimse olsun!

Tayfun Çağrıcı’nın “Alkollüydüm kafam iyiyken tehdit ettim” şeklindeki savunmasını ise suç ortağı Adem Ateş isimli kişi kendi ifadesinde yalanlayarak Tayfun Çağrıcı’nın o gün alkol almadığını söylüyor!

***

Kayseri Cumhuriyet Savcısı Halil Fevzi Erol, Allah aşkına siz şaka falan mısınız?

Kayseri Adliye Sarayı’nda işler hep böyle mi yürüyor?

Yada siz işinizi hep böyle mi yapıyorsunuz?

Veya birilerinden talimat falan aldınız da saf ayağına mı yatıyorsunuz?

Karşınızdaki Ali TÜRKASLAN’ı siz aptal falan mı zannediyor sunuz?

Soruşturma Savcısı’nın işi adı üstünde soruşturma yürütmektir!

Biri Avukat biri Gazeteci iki kişi, ikisi de kamu görevlisi, bu olayda azmettirici olarak Bekir Karahasanoğlu’nu işaret ediyor!

Bekir Karahasanoğlu’nu makamınıza çağırıp tek satır ifadesini aldınız mı?

Hayır!

“Tayfun Çağrıcı, Bekir Karahasanoğlu’nun çalışanı elbette aralarında telefonla görüşmüşlerdir” diyerek, bu olayı öylece kapatamazsınız!

Ankara’da patronunun yanından gelen bir adam Kayseri’ye gelirken yolda bir avukat ve bir gazeteciyi ölümle tehdit ediyorsa, 2 davacı şikayetçi, güvenlik kamera görüntüleri, mobese görüntüleri, PTS kayıtları ve çelişkili ifadeler ortadayken siz bu dosyayı nasıl kapacaksınız?

Delillendirmeye çalıştığınızı söylediniz her şey kabak gibi ortada zaten!

Siz sadece Cumhuriyet’e layık bir savcı olup, sadece işinizi yapmalısınız…

Ben, Cumhuriyet’in erdemine inanan bir Türk vatandaşı olarak, haklı olduğuma inandığım davamda Türk Adaleti’ne sığındım!

Sizden lütuf bekleyen yok, torpil isteyen yok, adam kayırmayın yeter!

***

Bu aldığım tehditlerden sonra sevdiğim bir aile büyüğümü kıramayarak, onun yoğun ısrarı üzerine taşıma ruhsatlı tabanca almaya karar verdim.

“Abi gazetecinin silahı kalemidir. Kalem kılıçtan keskindir” diye söylesem de her geçen gün başkaca sevenlerim tarafından artan ısrarlara karşı yenildim!

Can güvenliğini gerekçe göstererek yaptığım müracaatta sağlık raporumu tamamlayıp tüm evraklarımı hazır ettikten sonra dosyam, Kayseri Valisi Sayın Süleyman Kamçı beyefendiye imzaya çıktı.

Vatandaşın Can güvenliği devlete emanet ya; Allah var hiçbir sorun olmadan taşıma silah ruhsatımın tarafıma verilmesine kesin gözüyle bakıyordum.

Eee bende bir vatandaşım dedim, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kayseri’deki temsilcisi olan Kayseri Valisi Sayın Süleyman Kamçı beyefendiye ziyarette bulundum ve silah taşıma ruhsatı talebimi kendisine bizzat birinci ağızdan ben ilettim.

Allah var kendisi de can güvenliğinin her şeyin üstünde olduğunu bana söyleyerek, “Dosyanı tamamla gel hallederiz” demişti.

Bende Vali beye teşekkür ederek, odasından ayrıldım.

Beklemeye başladım.

Vali Süleyman Kamçı taşıma ruhsatımı imzalayacak!

Gittim kendime bir silah buldum parasını da peşin peşin ödedim.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kayseri Valisi Süleyman Kamçı söz verdi ya o söze binaen!

Devletin Valisi’ne de güvenmeyeceğiz de kime güveneceğiz?

Son imza için Kayseri Valisi Süleyman Kamçı’ya çıkan evraklarım, basın yoluyla hakkımda açılan ve devam eden bazı davalar nedeniyle askıda kaldı.

Neymiş efendim; “Vali bey davaları bitsin de gelsin ruhsatını öyle vereyim” demiş!

Bu sözün Vali bey tarafından söylendiğini ikinci ağızdan duyunca şoka uğradım!

Direk Vali beyin Özel kalemini arayarak, yeniden randevu talebinde bulundum ama bu kez randevu vermedi.

Kayseri Valisi Sayın Süleyman Kamçı’nın özel kalemi aracılığıyla baha ilettiği not da aynı “Davaları bitsin de gelsin ruhsatını öyle vereyim” şeklindeki sözler vardı.

Vali bey beni geri çevirdi ya; duramadım kalkıp Ankara’ya giderek bu işin uzmanlarıyla görüştüm!

Taşıma Silah Ruhsatı verme Yönetmeliğinde “Taşıma Silah Ruhsatı Verilmesini Engelleyen Haller” diye bir bölüm var, o bölümün (-E-) bendinde; “Taksirle veya Basın Yoluyla İşlenenler Hariç” ibaresi yer alıyor.

Ben basın yoluyla bana açılan hiçbir davayı kaybetmedim ancak kaybetsem dahi bu yönetmeliğe göre benim taşıma ruhsatı almama kanunen engel teşkil edecek hiçbir husus bulunmuyor.

***

Ben Taşıma Silah Ruhsatı alabilmek için bu yönetmeliklere kafa yorarken, bir arkadaşım beni “Kayserispor Kulübü Başkanı Erol Bedir’in kızı ile geçtiğimiz yaz aylarında evlenen Can Karahasanoğlu’nun nikah şahidinin Kayseri Valisi Sayın Süleyman Kamçı olduğunu söyledi ve “Vali tabi sana silah ruhsatı vermez” diye de alay etti.

Yani Kayserispor Kulübü Başkanı Erol Bedir’in damadı Can Karahasanoğlu, beni öldürmeye azmettiren Bekaş İnşaat’ın Sahibi Bekir Karahasanoğlu'nun öz oğlu imiş, Kayseri Valisi Sayın Süleyman Kamçı da davaları bahane ederek bundan dolayı benim silah ruhsatımı imzalamamış!

Ben konduramıyorum ama olabilir mi?

Daha önce beni kabul edip söz veren Sayın Kamçı, ikinci defa arayıp randevu istediğimde neden beni geri çevirdi?

Benim taşıma ruhsatı almama kanunen engel teşkil edecek hiçbir husus olmamasına rağmen Sayın Süleyman Kamçı, ruhsatıma imza atmıyorsa vallahi olabilir!

Koskoca Vali Süleyman Kamçı ilgili yönetmeliği bilmiyor olabilir mi?

Bu da olabilir!

Benim gibi davaları yoğun kaç gazeteci var, kaçı silah ruhsatı alıyor olabilir ona da bakmak lazım!

Velhasıl kelam, Kayseri Valisi Sayın Süleyman Kamçı’nın tayini Ankara’ya çıktı.

Ama kendisi Kasım ayının 15’ine kadar Kayseri’de kalmayı planlıyor, son Vali maaşını aldıktan sonra emekliye ayrılacak!

***

NOT: Bir sonraki yazımda Kayserispor Kulübüne forma sponsoru olan Boydak Holding ile Bekaş İnşaat arasındaki uçurumu kıyaslayacağım.

ALİ TÜRKASLAN