Siyasilerden en çok aldığımız eleştiri, “Yahu durmadan eleştiriyorsunuz, yapılan iyi şeyleri neden görmüyorsunuz?” şeklinde olur.

Oysa biz yazarlar, eleştirmenler, gazeteciler zaman zaman oturur düşünürüz, yazdıklarımızda birine, birilerine haksızlık ediyor muyuz? diye..

Mesela 2013 yılı öncesi zaman zaman bu iktidarın ekonomik uygulamaları konusunda değerlendirme yazıları yazmış, “Bu hükümetin en olumlu bulduğum yanı, yarınımızın ekonomisini bu günden planlama imkanı vermesidir” demişimdir.

Peki söyler misiniz bu gün, yarının ekonomisini bu günden planlayabilir misiniz?

Elimizdeki cep telefonunda günde bir kez baktığımız sitenin adı ‘Dolar bu gün’ oldu.

Saatin kaç olduğuna bile, doların kaç olduğundan az bakar hale geldik.

Gelelim yerele..

Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı, Dünya Ticaret Merkezi’ndeki bir basın toplantısında ilan etmişti, Kızılırmak’ın bir kolunun Kayseri’nin içinden geçeceğini.

Ortalama 10-15 yazı yazmış ve ‘Daralan kent ufkunu açacak bir proje” diye alkışlamıştım.

Peki ne oldu Kızılırmak projesi.

Irmak sudan mı kesildi de akıtılmadı bir türlü..

Demiryolunun Kayseri dışına alınması.

Olumlu bulmuş yazılarımızda projenin kentin bölünmüşlüğünü ortadan kaldıracağını dillendirmiştik.

Demiryolu da yapıldı.

Bildiğim kadarıyla, o günün parasıyla 150 milyon lira dolayında bir harcama ile.

4-5 yıldır demiryolunun üzerinde çocuklar oyun oynuyor.

Çünkü demiryolunun ucuna konulması gereken gar binası ve lojistik merkezi bir türlü ihale edilmediği ve yapılmadığı için.

Ne acıdır, 10 yıldır bekliyorum bir yerel gazeteci gidip o hizmete girmeden tali hale getirilen demiryolunun üzerinde bir anons çeker de Kayseri Halkına bu sonuçsuz yatırım için gömülen paranın miktarını anlatır mı diye..

Yamula Barajı ilk ihale edildiğinde DSİ Genel Müdürlüğü Projeyi, “Türkiye’nin ikinci GAP’ı olarak tanıtmış, Kayseri, Yozgat, Kırşehir ve Nevşehir’in topraklarının büyük bölümünün sulanacağı müjdesi verilmişti. Şimdi Yamula, balık tutulan ve müteahhit firmaya elektrik üreten bir tesis olarak kaldıysa, neresini alkışlayacaksın kardeşim.

Ya da Mehmet Özhaseki’nin son açıklamasına göre, ilkbaharda ihalesi, yazın da inşaatının başlanacağı bildirilen hızlı tren konusunda adımlar atıldı da bizim mi haberimiz yok.

Şimdi dileceksiniz ki, 'Geçenlerde atıldı ya' diye. Ama gelen bilgiler, finans sorunu çözümlenmediği için projenin yerinde saydığı yolunda.

Gıcık Tüneli diye diye milleti gıcık ettiniz. Tünel biteli yıllar oldu, peki sulaması ne durumda, bileniniz var mı?

Ben söyleyeyim, tünel elma deposu oldu, Develi Ovası ise hala su bekliyor.

Olumlu bulduğu uygulamalardan bir birkaç örnek daha vermek isterim..

Örnek mi?

Büyükşehir Belediyesi’nin kentin iki ayrı yakasında başlattığı hayvancılığı geliştirecek 2 büyük proje. Birine TOKİ'ye yaptırıyor Büyükkılıç, diğer yakadaki projenin arsaları para etmeyeceği için yaptıracak kimseyi bulamadılar sanırım.

Projenin, özellikle bölge hayvancılığının yok olma noktasına geldiği bir döneme rastlaması önemini bir kat daha artırıyor. Dilerim en kısa zamanda tamamlanır da bölge hayvan yetiştiricisine nefes aldırır.

Ve alkışı hak eden bir başka uygulama ile noktayı koyalım isterseniz.

Bir kaç yıl oldu, görüntüleri sosyal medyada izlemiştim.

Sabahın 07.30’u.

Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mustafa Çelik Talas’a çalışan tramvayda. Yolcularla tek tek görüşüyor, onları hafta sonu açılacak Kayseri Kitap Fuarı’na davet ediyor ve birer adet kitap hediye ediyor.

Sonra da üniversite alanında kurulan ve sabahları öğrencilere sıcak birer bardak çorbanın ikram edildiği noktada çorba kazanının başına geçiyor, çorba ikram ettiği gençleri de tek tek fuara davet ederek çorba ile kitap veriyor.

Devamı mı, çıkıp gençlerle oturup çorba içiyor, onlarla sohbet ediyor, kent gözlemlerini alıyor, dile gelen sıkıntıları not ediyor. Aynı şekilde tramvayla dönüş yolunda da yine koltuklardaki vatandaşlarla sohbet ederek kent merkezine geliyor.

Yani "He de geç.." demiyor hiç birine.

O günün sloganı da Sloganı iddialıydı.

Kayseri’yi en çok okuyan kent yapmak.

Şimdi söyleyin, sabahın köründe başkan tramvaya binip gençlere kitap verip onları fuara davet etmekle oyunu artırmayı mı hedefliyor, okuyan insan sayısını artırmayı mı?

Bana göre, bir kültür hizmetidir başkanın yaptığı ve oya tahvil amaçlı olduğuna inanmıyorum.

İşte tüm belediye başkanlarımızdan da hiç kimseyi dışlamadan toplum katmanlarının içinde olmalarını beklemek, bu kentin bir ferdi olarak en büyük beklentimizdir.

Merak etmeyin, güzel şeyler yapıldığında bu köşeden, bu köşelerden hak ettiğiniz övgüyü bulursunuz, ama siz tepeden bakmayı huy edinmiş, kibir bataklığına bulanmış, mensup olduğunuz siyasi harekete bile zarar verir hale gelmiş bir topluluksunuz.

Ondandır, görüş açıklayan, dert aktaranları dinlemek ve çözüm önermek yerine "He de geçsin" ucuzluğunda bocalıyorsunuz.