melikşah da "Örgütlü Yağma" suçu varsa, soruşturma daha da derine inmeli

Paralel Yapı'ya yakınlığıyla bilinen Kayseri'deki Melikşah Üniversitesi'ne dün sabah saatlerinde Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü tarafından operasyon düzenlendi.

Tehditle üniversite çevresindeki arazileri ucuza kapattığı öne sürülen 7 kişi 'Örgütlü yağma' iddiasıyla gözaltına alındı.
İsimler arasında Boydak Holding CEO'su Memduh Boydak da var!
Gözaltına alınan isimler arasında Gülen Örgütü'nün Kayseri yargı imamı olduğu iddia edilen Ahmet Türkmen ile üniversitenin mütevelli heyeti üyeleri olan iş adamları Halit Gazezoğlu, Necmi Somtaş, Mehmet Filiz ile üniversite çalışanları Özcan Karasu ve Veli Demirci de var.
Hakkında gözaltı kararı çıkarılan Hamdi Kınaş ile İlhan Miraboğlu'nun söz konusu operasyonu önceden haber aldıktan sonra, son dakika apar topar yurtdışına kaçtığı öne sürülüyor.
***
Söz konusu operasyonun temelinde yatan Melikşah Üniversitesi'nin arazisi sorunu ve o dönem yaşananlara,  bir gazeteci olarak bizzat tanık oldum.  
O bölgede yaşayan fakir - fukara vatandaşın feryadını da zaman zaman dilimin döndüğünce haberleştirip gündeme taşıdım.
O günlerde o araziye ilişkin haberleri ne hikmetse benden başkası yazmıyor, bölgede arazisi olan Yılmaz Korkmaz isimli vatandaş da kendisiyle yaptığım röportajlar sonrası basının ilgisizliğinden sıkça yakınıyordu.
Gelelim Cumhuriyet Savcılığı'na şikayet dilekçesi veren 27 kişiden biri olan Yılmaz Korkmaz'ın iddiasına!
Melikşah Üniversitesi'ne komşu olan ve şikayetçiler arasında bulunan Yılmaz Korkmaz, "30 yıldır buradayız. Melikşah Üniversitesi kurulmadan önce araziye ilkokul yaptılar. Daha sonra yayıldılar. Bizi, İsrail'in Gazze'ye yaptığı gibi kuşattılar. Arazileri ucuza kapatmak için her yola başvurdular. Tehdit ettiler. Üzüntüye dayanamayan 3 komşum kanser oldu. Birçoğumuza evimizden uzaktaki Anayurt Mahallesi'nden daire vermek istediler. Burada bir dairenin fiyatı 70-80 bin lira. Bizim mahallede ise müteahhit komşuma arsasına karşılık 8 daire teklif etti. Ancak müteahhitleri de korkutup kaçırdılar. Daha sonra komşum 8 dairelik arsasını bunlara verdi. Karşılığında ise 70 bin liralık daire aldı." diyor.
Yılmaz Korkmaz o bölgede yaşanan sıkıntıları, daha paralel yapı dahi ortada yokken cesurca dile getirebilen, ender şahsiyetlerden bir tanesi!
O dönem ben Yılmaz Korkmaz'a, 'Sen Don Kişot'sun be ağabey, yel değirmenlerine karşı yürüyorsun bunun farkındasın değil mi?' diye söylediğimde, o her zamanki gibi bana gülerek, "Ben çoluğumun çocuğumun rızkını kimseye yedirmem. Burada dağdan gelip bağdakini kovuyorlar. Ben davamda haklıyım ve sonuç ne olursa olsun sonuna kadar da gitmeye kararlıyım " demişti.
Şimdi kendisinin ne demek istediğini çok iyi anlıyorum.
Eğer ortada bir hakkı gaspı varsa, Türkiye Cumhuriyeti'nin her bir bireyi de bence aynı tutumu sergilemeli, karşısında güç ne kadar kudretli olursa olsun, haklıysa hakkını arayabilmeli.
Tabi bu şehirde haklının yanında saf tutan, gazeteciler de çoğalmalı.
Yılmaz Korkmaz, ortaya attığı bu iddialar nedeniyle direndi ve arazisini tüm baskı ve yıldırma politikalarına karşı satmadı.
Helal olsun...
***
Gelelim Melikşah Üniversitesi'ne...
Eğitim, okullar ve üniversiteler, Türkiye'nin gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşabilmesi için en büyük ve elzem bir araç!
Hani her zaman diyoruz ya, 'Eğitim şart' diye...
Ona söyleyecek sözümüz yok!
Yahu kardeşim bu Melikşah Üniversitesi'ni yapacak başka arazi bulamadınız mı?
Neden, türlü türlü entrikalar geliştirip aileleriyle birlikte yüzlerce fakir fukara insanı yerinden yurdundan ettiniz?
Memlekette Üniversite Kampusu olacak başka arazi mi yoktu?
Neden özellikle o tepeyi seçtiniz?
Peki orayı seçtiniz kabul, neden külfetine katlanmak yerine, türlü türlü entrikalara başvurdunuz?
Yazık günah değil mi bunca insana?
Bu insanların vebalini nasıl ödeyeceksiniz?  
***
Başka boş  ve daha geniş bir araziye yapacağınız binalarla üniversite kampusu yapılamaz mıydı?
Gayet de rahat yapılabilirdi!
Hem ileriye dönük daha akıllıca bir iş yapılmış olur, kimse de mağdur edilmezdi...
Bu işleri yaparken  bu günü değil, yarını hesaba katmak hiç aklınıza gelmedi mi?
***
Bu vebal, sadece Melikşah Üniversitesi'nin Mütevelli heyetinin değil!
Bölgede Melikşah Üniversitesi'ne arazi toplayan Müteahhit kılıklı şarlatanlar ile aynı amaca hizmet eden belediyecilerin hiç suçu yok mu?
En önemlisi o araziyi gaddarca üniversite alanı ilan eden, gariban vatandaşın feryat figanına kulak tıkayan,  dönemin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'nin hiç suçu yok mu?
Bölge sakinlerini belediyede toplayıp arazilerini 3 kuruşa satmaları için seferber olan dönemin Talas Belediye Başkanı Rifat Yıldırım'ın da mı suçu yok?
 Eğer ortada bir "Örgütlü Yağma" suçu varsa, bu isimler de yargı önüne çıkarılıp hesap sorulmalı, soruşturma daha da derinden yürütülmeli.
 
Editör: Haber Merkezi