Mersin Vali Yardımcısı Mustafa Atsız hakkında, Mersin Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü tarafından soruşturma izni verildiğini 24 Ocak 2021 “MUSTAFA ATSIZ’A ŞOK SORUŞTURMA İZNİ” başlığıyla haberleştirmiştim.

Haberime, Mustafa Atsız hakkında, “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, nitelikli dolandırıcılık, nüfuz kullanmak, rüşvet vermek, şirket ortakları arasında çıkan anlaşmazlıkta arabuluculuk yaptığı, bu işlemde maddi menfaat karşılığı bir tarafı saf dışı bıraktığı, görevi nedeniyle kamu otoritesini kullanarak ticari ve maddi menfaat sağladığı, bazı savcılarla iyi ilişkiler kurarak gözaltına alınan iş adamlarını para karşılığı serbest bıraktırdığı ve mal varlığının devlet memuru maaşı ile elde edilemeyecek kadar yüksek olduğu”iddialarının yer aldığı ve Mersin Valisi Ali İhsan SU’nun ıslak imzasının bulunduğu 2 sayfadan oluşan çok çarpıcı belgeyi dayanak göstermiştim!

Aynı haberim, bir gün aradan sonra Türkiye’nin en çok satan gazetesi Sözcü de tam sayfa manşet olduktan sonra, yine Türkiye’nin en çok izlenen televizyon kanalı FOX TV başta olmak üzere, ulusal ve yerel çapta yayın yapan çok sayıda haber kuruluşunda da çok kısa sürede ana gündem maddesi oldu.

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, verdiği soru önergesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşırken CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık da konu hakkında yazılı açıklama yaptı.

Bu tablo olayın vahametini ve sansasyonel boyutunu her yönüyle gözler önüne sergilemiş oldu.

✱✱✱

Yayınlanan bu çok çarpıcı haberin ardından Mersin Vali Yardımcısı Mustafa Atsız, kişisel facebook sayfasından aldı eline sazı, ben dahil söz konusu haberi sütunlarına taşıyan Saygı Öztürk ağabey dahil tüm gazetecileri FETÖ’cülük veya FETÖ’ye hizmet etmekle suçladı.

Diyeceğim o ki; Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk'ün ağabeyi eski valilerden rahmetli Refik Arslan Öztürk’e gösterilen ihtimamın onda biri bizim Mustafa Atsız’a gösterilse acaba memleket ne hale gelirdi?

Tabi insan düşünmeden edemiyor…

Refik Arslan Öztürk valimize Allah rahmet diliyorum, mekânını cennet olsun!

Neyse rahmetli Vali Refik Arslan Öztürk’ü de herkes biliyor, Vali Yardımcısı Mustafa Atsız’ı da!

Bana selam veren kim varsa adeta düşman kesilen Mustafa Atsız, sistematik bir biçimde herkese FETÖ’cü iftirası atarak gerçeğe aykırı akıl dışı bir çok hezeyanda bulundu.

Mustafa Atsız bir yandan İçişleri Bakanlığı Müfettişi Ahmet GÖRÜCÜ’ye sararken, diğer taraftan da kendisine soruşturma izni veren Mülki Amiri konumundaki Mersin Valisi Ali İhsan SU’ya dahi gözdağı vermeye cüret etti.

Mustafa Atsız’a göre ne Kayseri’nin Pensilvanya’lığı kaldı, nede Kayseri’nin FETÖ’nün ana merkez üssü olduğu (!)

Kayseri Adliyesi’ndeki Hakim ve Savcılar’a yükselip sarf ettiği sözleri de artık cümle alem biliyor!

Atsız her zaman olduğu gibi yine gemi azıya alıp, kendisi aleyhinde olumsuz bir haber yapılınca kapıldığı ruh haline kapılarak, devletin görevlisi olduğunu unuttu!

“Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” atasözünde olduğu gibi, Mustafa Atsız da kendisi devlet görevlisi olunca, herhalde devletin sahibini de kendisi sanıyor!

Ben şu linkte yer alan; . “Bazı kimseler suçlu olduğu halde kendilerini güçlü hissederler. Onları böyle düşünmeye sevk eden, kendi şarlatanlıkları ve edepsizlikleridir. Böyle kimseler zarar verdiği kişiyi susturmak bir yana, onu suçlu çıkarırlar. Kimi suçlular aynı zamanda serseri ve edebsiz de olurlar. İşledikleri suçlarını zarar verdikleri kimselere yüklemeye çalışırlar” sözünü bu aralar çok beğeniyorum!

Aleyhinde haber yaptığım kişi baktım çok bağırıyor, hemen bu cümle geliyor aklıma…

Bu cümleleri VİKİSÖZLÜK’e kim koyduysa Allah ondan razı olsun!

Bu cümleleri bu köşe yazısında ben saffetmiş olsam, yani o cümleler benim cümlelerim olsa kesin nur topu gibi bir davam daha olabilirdi…

Neyse…

Bu yukarıdaki cümleler benim cümlelerim olmadığı için, içim çok rahat!

Hem kapı gibi link koyup kaynakta gösterdim, daha ne olsun!

Ben bir gazeteci olarak Mustafa Atsız’ın bu ruh haline yabancı değilim…

Hani kendisi Kayseri İl Özel İdaresi Genel Sekreteri olduğu dönemde, Becen bağlarında yaptırdığı şahsına münhasır süper lüks villa inşaatında çalışan devletin işçilerini, devletin kepçelerini ve devletin kamyonlarını da haber yapmıştım ya ondan!

✱✱✱

Yukarıdaki girizgâhın ardından, gelelim asıl bu köşe yazımın ana konusuna!

Yazım bu kez de biraz uzun olacak ama; affınıza sığınarak her şeyin aslında kabak gibi ortada olduğu ancak, pata-küte ve sistematik bir biçimde yapılan dezenformasyon gayreti sebebiyle çorba edilmeye çalışılan bu konuya açıklık getirmek adına yeniden sabrınıza sığınıyorum…

Neymiş efendim; kendi ifadesiyle “Mustafa Atsız FETÖ davlarının devlet adına müşteki ve tanığı” imiş!

Mustafa Atsız’ın neye tanıklık ettiğini ben iyi biliyorum, birileri de gayet iyi biliyordur, şimdi müşteki ve tanık Mustafa Atsız’a yakından bakıp hizaya gelelim…

Yanlış anlamayın amacım sizi hizaya getirmek değil, Atsız öyle istiyor ya o bakımdan dedim!

Sayın Mustafa Atsız sahi siz neye tanıklık ettiniz?

FETÖ’cülerin yurt dışı gezilerine tanıklık ettiniz, boy boy fotoğraflarınız var çünkü o seyahatlere beraber gittiniz!

15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası tasfiye edilen FETÖ’nün Burç Eğitim Kültür Vakfı’na Kayseri İl Özel İdare’nin arazilerini devrine tanıklık ettiniz çünkü o devir protokolünün altında kendi ıslak imzalarınız var!

FETÖ’nün mülkiye imamlarının nasıl çalıştığına tanıklık ettiniz çünkü, FETÖ Firarisi Adapazarı Eski Kaymakamı Dr. İsmail Gündüz sizin öp öz dayınız!

FETÖ’nün en aktif döneminde Kayseri Eski Valisi Şerif Yılmaz’a, Kayseri İl Özel İdaresi Genel Sekteri iken kafa tutarak FETÖ’nün o günlerdeki gücüne tanıklık ettiniz!

Bizde, Vali Şerif Yılmaz 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün baskısıyla Kayseri’den giderken o dönem sahiplendiğiniz bir köpeği Şerif diye isimlendirdiğinize tanıklık ettik!

O dönem sizin bu denli pervasız davranabildiğinize tüm Kayseri halkı da şahit oldu…

Yine siz; Kayseri İl Özel İdaresi Genel Sekteri iken Kayseri Eski Valisi Mevlüt Bilici’nin FETÖ’nün gücü ile nasıl etkisiz hale getirildiğine tanıklık ettiniz!

Yine siz; Kayseri İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği görevini yürütürken, Berit dağı eteğindeki Sisne köyü yakınlarına helikopteri düşen Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun birilerinin profesyonelce yönlendirmesine şahit olup bulunamayışına da tanıklık ettiniz!

Yine siz görevde iken biz, Kayserispor dosyasına, Kayseri Büyükşehir Belediyesi yolsuzluk dosyasına, Kayseri İl Özel İdaresi’nin yıllık yatırım paralarının promosyonu ve işçilerinin promosyon paralarının nasıl iç edilişi iddialarına tanıklık ettik!

Yine siz görevde iken; köy hizmetleri kapatıldıktan sonra, Kayseri İl Özel İdaresi uhdesinde bırakılan çok sayıda gayrimenkul ve iş makinelerinin 3 kuruşa satılışına tanıklık ettiniz!

Sayın Atsız müştekiliğiniz konusuna gelince; FETÖ’nün en aktif olduğu dönemde Vali Yardımcılığı’na yükselen ve manevi her türlü yıldızı parlatılan siz, o günlerde mahkemelerin kapısını çalıp neden hiç yakınmadınız?

Şimdi size sorsalar memleketin en büyük FETÖSAVAR’ı sizsiniz değil mi?

Madem FETÖSAVAR’sınız, FETÖ’den yargılanan üstelik cezaevine girip çıkan hatta kendi ağzınızla FETÖ’cü ilan ettiğiniz AV. Mehmet DİNÇ de neden vekâletiniz vardı?

Sahi önce mahkemelerdeki ifadelerine dahi yön vermeye çalıştığınız AV. Mehmet DİNÇ’in kardeşi Serkan Önder DİNÇ ile neden bozuştunuz?

Aranıza kara kedi mi girdi?

Kayserispor evrakını görünce, neden öfkeye kapılıp o kadar bağırıp çağırdınız ki?

Ha unutmadan, o malum ses kayıtlarındaki gayri ahlaki lisanı İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde mi yoksa kabak tarlasında mı öğrendiniz?

Not: Bir sonraki ki köşe yazımda, kimin FETÖ’cü olup kimin FETÖ’cü olmadığını çok çarpıcı belgelerle açıklayacağım. Bu köşe yazısı ve devamında gelecek yazılarımdan birer adet çıktı almayı unutmayın! Hepinize sağlıklı günler dilerim…