Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek, ülkemizde tarım alanında yaşanan sorunlara değinde, Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda tarıma verilen önem ile günümüzde verilen önemi kıyaslayan Gürer, bugün tarımın bitm e noktasına gelmesinin tek nedenin AKP iktidarının yanlış tarım politikası olduğunu ifade etti.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, basın toplantısına, vefatının 84. Yıldönümü nedeniyle Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle andıklarını belirtti.

Atatürk döneminde tarıma verilen öneme dikkat çeken CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 1923 yılında İzmir’de toplanan Türkiye İktisat Kongresinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, milli mücadele sonrası ülkemizin gelişmesi ve ilerlemesi için yol haritasını belirlediğini ifade etti.

Atatürk’ün sabanın kılıçtan üstün olduğunu belirttiğini “Köylü, Milletin efendisidir” dediğini anımsatan Gürer, Cumhuriyetin ilk döneminde 13 milyonluk nüfusun yüzde 84'ünün tarımsal nüfus olduğunu hatırlattı. O dönemde GSMH'nin yüzde 48'inin tarımdan karşılandığını söyleyen Gürer, “ 1928 yılında 6,5 milyon hektar olan tarım arazilerimiz, yapılan düzenlemelerle 1950 yılında 25 milyon, 1980 yılında ise 28 milyon hektara çıkarıldı. Bugün ise 5 milyon tarım arazimizi yitirmiş durumdayız. Uygulanan yanlış tarım politikaları, tarım arazilerinin daralmasına, çiftçi sayısının azalmasına, ithalata bağlı bir sürecin artmasına neden olmuştur” diye konuştu.

Nisan 1924 yılında çıkan Köy Kanununda köylünün ne yapması gerektiğinin maddeler halinde yazılarak yön verildiğini anlatan Ömer Fethi Gürer, “Köylünün ne yapacağı mecburi iş arasında köy halkından, askerde bulunanların ve bakacağı olmayan öksüzlerin tarlalarının, bağ ve bahçelerinin sürülüp, harmanlarını kaldırmakla ilgili köy halkının imece usulü ile görevlendirilmesi, dikilmiş mahsullerin araçların her türlü zarar ve ziyandan muhafazaya kadar detaylar yer almış, hatta bir hayvanın götüremeyecek kadar yük yükletilmesinin dahi uygun bulunmadığı ifade edilmiştir. O dönemde askere gidenlerin askerde ileriki aşamada traktör sahibi olacağı düşüncesiyle traktör ehliyetinin verilmesinin de yolu açılmıştır” diye konuştu.

1925 yılında Atatürk Orman Çiftliğinin, 1935 yılında şeker fabrikalarının, 1933 yılında Sümerbank fabrikasının, 1949’da Çaykur’un, 1954 ‘de Et ve Süt Kurumunun kurulduğunu anımsatan Gürer, TEKEL’in, TARİŞ’in, Fiskobirlik’in, Ziraat Bankasının çiftçi bankası olmasının ve tarım kredi kooperatiflerinin yolunun açıldığını hatırlattı.

CUMHURİYETİMİZİN KAZANIMLARI ÖZELLEŞTİRİLDİ

Cumhuriyet döneminde ülkede tarımın önemli gelir ve geçim kaynağı noktasına getirildiğine dikkat Çeken Ömer Fethi Gürer, “Günümüze geldiğimizde ise Özelleştirme İdaresi tarafından 275 kuruluşta hisse satışı veya varlık şirket devri yoluyla özelleştirme işlemi yapılmış, 271 kuruluşta kamu payı kaldırılmış, 1986-2021 yılları arası satış devir uygulamalarıyla 114 milyar 100 milyonluk satış yapılmıştır. 2003 -2018 arası AKP döneminde 58 milyar 400 milyon liralık özelleştirme gerçekleştirilmiş, 101 kuruluşun kamu payları, 10 liman, 80 elektrik santralı, 40 işletme, 3703 taşınmaz, binlerce kalem makine tesisat, 155 adet isim hakkı satış yapılmıştır. Son süreçte ise 10 şeker fabrikasıyla buraya ait arazilerinde satılma işlemleri birleşmiştir. Bu cumhuriyetin ilk kuruluş yıl döneminde kuruluş döneminde şeker, un, bez ithal edilirken bunlar ülkemizde üretilir noktaya gelinmiş, bu anlamda çiftçimiz desteklenmiştir” hatırlatmasında bulundu.

CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA ÜLKEMİZE KAZANDIRILAN TESİSLER

Günümüzde ise 21 üründe arz açığı oluşan bu bağlamda ayçiçek, buğdaya, bakliyattan, cevize varıncaya kadar ithalatçı bir konumda olan ülke durumuna gelindiğine dikkat çeken Ömer Fethi Gürer, “Geçen süreç içinde 800 bine yakın da çiftçi çiftçiliği bırakmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında.

Alpullu, Uşak Şeker Fabrikası, Bünyan Dokuma fabrikası, Eskişehir Şeker Fabrikası, Bursa Süt Fabrikası; Ankara, Konya, Eskişehir ve Sivas’ta buğday siloları, Kayseri Şeker Fabrikası, Nazilli Fabrikası, Bursa Merinos Fabrikası, Gemlik Suni İplik Fabrikası, Malatya Sigara Fabrikası, Malatya Bez Fabrikası temelleri atılarak ülkemizin o dönemki tarımsal ürünlerinin işlenmesine yönelik fabrikalar noktasına erilmiştir” diye konuştu.

HAYVAN SAYIMIZ NÜFUS ARTIŞINA ORANLA AZALDI

1960 yılındaki büyükbaş hayvan ve küçükbaş hayvan sayısının, nüfus artış oranı da dikkate alındığında günümüze göre daha fazla olduğuna işaret eden Gürer, “Türkiye Cumhuriyetin ilk yıllarında tarıma verdiği önem son dönemde ortadan kalkmış, tarımsal üretimde Türkiye ithalatçı bir yaklaşımla özelleştirme mantığıyla üreten bir ülke olmak yerine yurtdışından yabancı çiftçilerin ürünlerini Türkiye'ye getirmenin yolu açılmıştır” şeklinde konuştu.

ÖNERİLER

İthalatçı yaklaşımın olumsuz yansımasının ise pandemi kuraklık, Ukrayna- Rusya savaşında görüldüğüne dikkat çeken Gürer, “Türkiye'nin kendi kendine yeter ülke olmak için yeniden faaliyetlerini buna göre düzenlemesi gerektiği de açığa çıkmıştır. Yeniden tarımda planlamanın önemsenmesi, bu bağlamda ülke topraklarında hangi bölgede hangi üründen istenen verim alıyorsa, o ürünün ekilmesi desteklenmesi, milli gelirin yüzde 1’nin mutlak surette çiftçiye verilmesi, mazotta ÖTV ve KDV’nin kaldırılması, çiftçi borçların ötelenerek, faizlerin silinmesi, çiftçinin tarımla buluşacağı ve kırsala da göç edeceği yeni düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Bir yıl önceden hangi bölgede hangi ürün yetişeceği bilinmeli, taban fiyat politikası gerçekçi olarak uygulanmalı. Ayrıca çiftçilerimiz için üretim yapanlara mutlak surette destek verilerek tarımda Türkiye katma değerli ürün üreten ve bunun da markalaştırarak yurtdışına satan bir ülke konuma taşınmalıdır. Bunun içinde karma ekonomi dediğimiz Mustafa Kemal Atatürk döneminde yapılan üretim öncesi, üretim sırası ve üretim sonrası ve katma değerli ürünlere dönüştürülecek anlayışın geçerliliği görülüp sahiplenilmesi şarttır” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi