Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, "Glokom varlığında gözün drenaj delikleri bloke olur ya da tıkanır. Böylece sıvı iyi bir şekilde dışarıya boşaltılmaz. Sıvı miktarı arttıkça göz içi basıncı da yükselir. Yüksek basınç, oldukça hassas olan optik siniri hasara uğratır ve görme alanı kaybına neden olur. Açık açılı ve dar açılı olmak üzere başlıca 2 tip glokom vardır. Açık açılı glokom yavaş yavaş ilerler. Kademeli olarak gelişen görme kaybı dışında belirtisi yoktur. Sıklıkla her iki gözü de etkilemektedir. Kapalı açılı glokomda ise ani, şiddetli göz ağrısı ile ortaya çıkar. Atak sırasında çoğunlukla tek bir göz etkilenmektedir’’ dedi.

Belli bazı etkenlerin glokom için riski artırdığını kaydeden Prof. Dr. Özkırış, "Bu risklerden bazıları, yaşlılık, yakın akrabalarında glokom bulunması, ileri miyopi ya da ileri hipermetropi, diyabet, kalp hastalığı ya da hipertansiyon, uzun süredir kortizon kullanımı, gözde tümör, hastalık ya da yaralanma olmasıdır’’ diye konuştu.

Prof. Dr. Abdullah Özkırış, bir kişide glokom saptanmışsa, göz sağlığının devamı ve görme yetisinin koruması için doktora düzenli olarak gidilmesinin, Glokom kontrol altındaysa bu ziyaretlerin yılda ortalama 3-4 kez olmasının ve göz basıncı kontrol altında olsa bile ilaçların kesinlikle tarif edildiği şekilde kullanılmasının önemli olduğunu vurguladı.

GLOKOM NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Glokomun, göz damlaları, ağızdan alınan ilaçlar, lazer girişimleri ve cerrahiyle tedavi edilebildiğini bildiren Prof. Dr. Özkırış, "Glokomun erken tedavi edilmesi, görmenizin korunmasındaki en önemli anahtardır. Glokom kontrolü yaşam boyu devam edecek bir süreçtir. Düzenli kontroller için doktora gitmek gereklidir. Glokom saptanmış bir kişinin, ailesinin diğer bireylerinde de glokom görülebileceğinden, aile bireylerinin gözlerini kontrol ettirmeleri sağlanmalıdır” dedi.


 
Editör: Haber Merkezi