Erciyes Üniversitesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Öztürk Öner, "Gece körlüğü dediğimiz hastalık, genetik bir hastalık aslında. Genç yaş popülasyonunu etkileyen bir hastalıktır’’ dedi.

Prof. Dr. Ayşe Öztürk Öner, hastalığın başlangıcında önce gece görme alışkanlığının bozulduğunu, hastaların gündüz hayatlarına normal devam edebildiklerini, ancak bir süre geçtikten sonra gündüz görmelerinin de bozulduğunu ve gittikçe görme oranının düştüğünü, eğer tedavi edilmezse 40’lı yaşlarda tamamen körlükle sonuçlandığını bildirdi. Dünya genelinde hastalığın bilinen bir tedavisi olmadığını kaydeden Prof. Dr. Ayşe Öztürk Öner, şunları kaydetti:

"Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalar var. Bu çalışmaların birinci grubu kök hücre tedavileri. İkinci grup retina protezleri dediğimiz protezler. Yani hiç görmeyen bir hastaya göz arkasına protez yerleştiriyorsunuz ve hasta bir şekilde görmeye başlıyor. Üçüncü grup da gen tedavileri. Üniversitemizde yeni bir çalışma grubu başlattık. Bu çalışma grubu, kök hücre tedavisi ile ilgili kuruldu ve Türkiye’deki ikinci çalışma grubu. İlk grup Hacettepe’de Güngör Sobacı hocamız tarafından yapılmış on kişilik bir gruptu. Biz de 20 kişilik bir grup için Sağlık Bakanlığı’ndan onay aldık. Bu kök hücre tedavileri için Sağlık Bakanlığı onayı mutlaka şart. Şu anda 20 hastamızı tamamlamış durumdayız. Sonuçlarda ise bu hastaların yüzde 30’unda görme artışı olabiliyor. Geri kalan grubun bir kısmı stabil seyrediyor. Çok az bir grupta da bir takım sıkıntılar yaşadık. Ama bunlar tedavi ile düzeltilebilecek sorunlardı. Dolayısı ile hiç tedavisi olmayan bu hastalık için bu hastalarımızın durumlarının iyi olduğunu söyleyebiliriz. Bu tedavide biz Gen-Kök dediğimiz merkezimizle bağlantılı çalışıyoruz. Gen-Kök, kök hücre merkezi olarak Türkiye’deki en büyük merkez, çalışan en büyük merkez ve çok güzel bir merkez. Bu merkez kök hücre üretimini yaklaşık iki yıldır aktif olarak yapıyor. Biz de kök hücre üretimi başlayınca Sağlık Bakanlığı'na başvuru yapıp bu hastalıkta kullanmak için onay aldık. Daha sonra yapacak mıyız bu tedaviyi? Henüz bilmiyoruz. Bu konuda Sağlık Bakanlığı ile görüşmelerimiz devam ediyor, tedavinin devamı ile ilgili. Onlar bizim sonuçlarımızı istiyorlar, biz onlara sonuçlarımızı vereceğiz, sunacağız ve daha sonra bu tedavinin devam edip etmeyeceğine karar vereceğiz."

"KÖK HÜCRE TEDAVİSİNİN YÜZDE 30 FAYDASI OLUYOR"

Prof. Dr. Öner, "Gece körlüğüne yüzde yüz değil ama yüzde 30 faydası olabiliyor bu tedavinin. Bu bir genetik hastalık aileden geçebiliyor, ebeveynlerden veya onların da büyüklerinden geçebiliyor ya da hiç geçmeden kişide ortaya çıkabiliyor, genetik mutasyonlarla. Kişi bunu fark etmiyor aslında. Etrafındaki insanların bu konuda dikkatli olması gerekiyor. Öncelikle gece görmede sıkıntılar başlıyor. Mesela onlu yaşlarda başlıyor bu hastalık. Çocuklar gece etrafa çarpabiliyor yürürken. Çok göremeyebiliyorlar. Gündüz hiçbir sorun yok bu hastalarda. Gündüz görmeleri çok iyi ilk başlarda ama gece hareket ederken dışarıda yollarını bulurken zorlanabiliyorlar. Daha sonra da gündüz görme de azalmaya başlıyor. İleriyi seçememeye başlıyorlar ve 40’lı yaşlara gelindiğinde de görme tamamen kapanıyor. Ailede eğer bu hastalık varsa mutlaka o ailede çocukların muayene edilmesi gerekiyor. Bir takım testlerle tanı konulabiliyor. Hastalığın kendisi ortaya çıkmadan tanı koymak mümkün. Hastanın hiçbir şikâyeti yokken de tanı koyabilirsiniz. Ya da gece görmesi bozulan hastaların gidip muayene olup testlerini yaptırması gerekiyor tanı konulması için" ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi