Pnömoni, daha yaygın bilinen adıyla zatürre dünyada ve Türkiye’de en sık görülen hastalıklardan biri olarak gösteriliyor.Akciğerlerin, bakteriler, virüsler, parazitler veya mantarlara bağlı olarak iltihaplanması sonucu oluşan zatürre, Türkiye’de her yıl yaklaşık 500 bin kişiyi etkileyen ciddi bir sorun. Sıklıkla da bakterilerden kaynaklandığı görülüyor. Mikropların çok güçlü olması ya da farklı nedenlerle filtrelenememesi ve zayıflamış bağışıklık sistemi gibi durumlarda mikroplar akciğerlere ulaşarak enfeksiyonunun oluşmasını sağlıyor. Zatürre, grip gibi solunum yolu enfeksiyonlarının bir komplikasyonu olarak gelişebildiği için herkes hastalığa yakalanabiliyor. Ancak, ileri yaştakiler, çocuklar, KOAH, astım, diyabet gibi kronik hastalıkları bulunanlar ve bağışıklık sistemi zayıf kişiler için ciddi risk oluşturuyor. Bu nedenle komplikasyon gelişmesini önlemek için erken teşhis edilmesi gerekiyor. Ölümlerin önemli bir nedeni yaşlı hastalarda gelişiyor. Bu noktada da en önemli faktörün hastaların hekime geç başvurması olduğunu belirten Acıbadem Kayseri Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nuri Tutar,“Yapılan çalışmalar hastaneye yatacak hastaların bile, hemen acilde ilk doz antibiyotiğin verilip öyle yatırılmasını, ilk tedaviye başlangıç sürecinde dakikaların bile önemli olduğunu gösteriyor” diyor.

Belirtilerin şiddeti yaşa göre değişiyor

Doç. Dr. Nuri Tutar, semptomların şiddetinde hastanın yaşı ve diğer sağlık koşullarının etkili olabildiğini anlatıyor. Hastaların hikayelerine bakıldığında ise genellikle soğuk algınlığı veya grip sırasında titremeyle yükselen ateş, öksürük, balgam, yan ağrısı yakınmalarının bulunduğu görülüyor. Bunlara özellikle merdiven çıkma gibi efor gerektiren durumlarda nefes darlığı ve hırıltı da eklenebiliyor. Zatürre gelişen her hastada görülmemekle birlikte, bu belirtilere bazen baş ağrısı, kuru öksürük, eklem ağrıları, bulantı, kusma ve hatta karın ağrısı gibi atipik belirtiler de eklenebiliyor. Doç. Dr. Nuri Tutar, zatürrede kesin tanının konabilmesi için bu muayene bulgularının yanısıra akciğer grafisi ve kanda balgam tetkiklerine de ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.

Tedavide hastanın genel durumu önemli

Zatürre tanısı alan sağlıklı kişilerin 1-3 hafta içerisinde iyileşebildiğini söyleyenDoç. Dr. Nuri Tutar, hastanın yaşı, genel sağlık durumu, eşlik eden hastalıkları gibi bazı etkenlerin tedavi yaklaşımında belirleyici olduğunu belirtiyor. Tedavide, enfeksiyonun önlenmesi ve olası komplikasyonların önüne geçilmesini hedeflediklerini anlatan Doç. Dr. Nuri Tutar, “Hastaların çoğunda, uygun antibiyotikler, balgam sökücü ve ateş düşürücülerin kullanılması suretiyle evde tedavi yeterli oluyor. Aynı zamanda, bol sıvı alımı, sağlıklı beslenme de iyileşme sürecine olumlu katkı sağlıyor. Risk grubundaki hastalar veya ağır zatürre vakaları ise hastanede tedavi gerektirebiliyor” diyor.

Korunmak için aşılanma gerekiyor

Zatürre tedavisinde hazırlayıcı sebeplerin deortadan kaldırılması önem taşıyor. Kronik hastalıkların hekim kontrolünde takip ve tedavisi, sigara, alkol ve ilaç bağımlılığının kontrolü, dengeli beslenme, hijyenik yaşam koşullarının sağlanması da hem hastalığın iyileşme sürecinde, hem de tekrarlama riskini azaltmada önemli rol oynuyor. Ayrıca, grip salgınları ile birlikte grip virüsüne bağlı veya direncin düşmesi nedeniyle bakterilere bağlı zatürre de yaşanabiliyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nuri Tutar, “Korunmak için KOAH, bronşektazi, astım, kalp yetmezliği gibi kronik hastaların varlığında ve ileri yaştaki hastalarda, zatürre ve grip aşılarının hekim kontrolünde uygulanması gerekiyor” diyor.

Editör: Haber Merkezi