Yazık ama gerçekten çok yazık…

Gazetecilerin düşürüldüğü duruma bakarmısınız.

Siz gazeteciliği kumda kale yapmaya mı benzetiyorsunuz?

Şimdi şöyle girelim konuya.

Dün Erciyes Kardanadam tesislerinde güya gazeteciler için bir yemek tertip edildi.

Bu yemek gazeteciler için miydi, yoksa belediye başklanları, meclis üyeleri ve daire başkanları için miydi?

Anlayan varsa söylesin.

Bu yemeğin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ile ilgili ne bağlantısı vardı?

Yine ortaya kocaman bir protokol masası, gazeteciler ise o masanın arkasına dizildi.

Bakın işte o fotoğraf.

Yemek Büyükşehir’in yaptığı bir etkinlik.

1 buçuk saat Büyükşehir’in yaptıkları ve yapacakları anlatıldı.

Kimmi anlattı?

Tabiki Başkan Memduh Büyükkılıç.

Ama anlat anlat bitmedi.

O anlattıklarını zaten oradaki tüm gazeteciler adı gibi biliyor. Neden tek tek bir kez daha anlatma gereği duyuldu anlam veremedim.

O kadar uzun sürdüki, salondan bir anda uğultular yükseldi. Kimse artık Başkan Memduh Büyükkılıç’ı dinlemez oldu.

Başkan bir ara o uğultuya dayanamadı salona sessiz olmalarını istedi.

İyi de başkan insanları bunalttın.

O kadar anlatmaya ne gerek vardı?

Amaç  gazeteciler gününü kutlamak değilmiydi?

Elbette değildi.

Büyükşehir daire başkanlarına, belediye meclis üyelerine, ilçe başkanlarına yapacaklarını anlatmak istemiş, bizim gazetecileri de araya sıkıştırmışlar.

Yani bir taşla iki kuş vurmak istemiş başkan.

Düştüğümüz duruma bakarmısınız.

Üzüldüm…

Peki gelelim işin özüne.

O yemekte bizim meslekle ilgili bir şeyler konuşuldu mu?

Hayır!

Sayın Başkan, 1 buçuk saat konuştun, konuşmasına ama mesleğimizle ilgili bir proje söyledin mi?

Sayın Başkan, gazeteciler ile ilgili bir sürpriz söyledin mi?

Sayın Başkan, geçim sıkıntı yaşayan emekçi gazeteciler için bir proje mi açıkladın?

Sayın Başkan, geçinmekte sıkıntı yaşan meslektaşlarımızın çocuklarının eğitimi ile ilgili bir proje açıkladın mı?

Sayın Başkan, işsiz gazeteciler için iş imkanı mı açıkladın?

Sayın Başkan, işsiz kadın gazeteciler için bir sürpriz mi duyurdun?

Hayır, hayır, hayır!

O zaman ne diye o kadar gazeteciyi oraya davet topladınız?

1 buçuk saat sizi dinlemek için mi?

Ama bizim gazetecilere helal olsun, hiç sıkılmadan, usanmadan dinlemişler başkanı.

Araya sıkıştırılan gazetecilerin bu sabrı takdire şayan.

Hepinizi alkışlıyorum.

Böyle devam edin.

Gerçi yemekten sonra bir çok kişi ile görüştüm herkes burnundan soluyordu.

Keşke o tepkiyi salonda gösterseydiniz.

Keşke Büyükşehir’in Yatırım  Değerlendirme toplantısına gazetecileri alet etmeselerdi.

Ha pardon Başkan Büyükkılıç müjdeli haberler vermiş.

Recep Tayyip Erdoğan Millet bahçesi 2022 sonbaharına hazır mış.

Erkilet’ten Cumhuriyet Meydanı’na ve havaalanına ulaşacak şekilde yeni bir Raylı Sistem etabı için girişimde bulunmuşlar.

Kapadokya ekspresi yola çıkıyor muş.

Falan, filan.

Her zaman ki projeler.

İyi de sayın başkan bunların 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ile ne alakası var.

Ben mesleğim ile ilgili projelere bakarım.

Ekonomik darboğazda inin inim inleyen meslekdaşlarıma bakarım.

Bunlar için yapılacak olan çalışmaya bakarım.

Gerisi kuru gürültü.

Ama tekrardan o kadar saat başkanı dinleyenleri ve sabredenleri alkışlıyorum.

O yemekte biri de çıkıpta Sayın başkan bizimle ilgili ne projeniz var diye sormamış mı?

Şunu duyar gibiyim, sen gelip soraydın diye.

Gelseydim inanın sorardım.

Dün yazdığım köşede söylediğim gibi çuvaldızı kendimize batırmanın zamanı geldi de geçiyor.

Gazetecilerin yemekten, yemeğe, kahvaltıdan kahvaltıya giden kişiler olmadığını artık anlatmamız lazım.

Bu mesleği bu kadar düşürmenin bir anlamı yok.

Şahsi çıkarlar herkesin gözünü karartmış.

Burnumuzun ucunu göremez olmuşuz.

Yazık….

**********************************************************************************

Son olarak başka bir konuya kısa bir değinip bitirmek istiyorum.

Ben uzun süredir bu mesleği onuru ve şerefi ile yapan birisiyim.

Bağım yok,

Arsam yok,

Bankada dolarlarım yok,

Bankada altınlarım yok,

2,3,4,5 evim yok,

Sadece bu mesleği dürüstçe yapmak için mücadele veriyorum. Tüm bu bağlamda televizyonlarda spor müdürlüğü de yapmış biri olarak hakkım olduğunu düşündüğüm TSYD’ye üye olmak istedim.

Hemde 5 senedir.

Ama olmuyor.

Daha doğrusu yapmıyorlar.

Herkes topu başkasına atıyor.

Öyle güzel top çeviriyorlar ki, bir anda haksız yine ben çıkıyorum.

Sporla alakası olmayan isimlerinde üye yapıldı TSYD’ye üye yapılmıyorum.

Neden acaba?

Kimin tavuğuna kış dedik?

Kimsenin tabiki!

Sadece birilerinin hırsı yüzünden olmuyor.

İsim vermeyecem, ama ileri de vermeyecem anlamına gelmez.

Ben ortaya lafı atarım, kim kimin arkasında konuşuyor ortaya çıkar.

Orası beni hiç ilgilendirmez.

TSYD’ye üye olmak hakkım, ama artık istemiyorum.

Topuyla, tüfeğiyle o beni istemeyenlerin olsun.

Saygılar….