Yuvarlak bir masa..

Üzerindeki tabak sayısı şaşırtacak düzeyde.

Tabakların içindeki yemeği tartıya vurun, rahat 1 ton eder.

Tabaklarıyla bir arabaya yükleme kalkışırsanız kamyona ihtiyaç var.

İktidar Partisinin Türkiye Genelindeki il örgütlerine verdiği son iftar yemeğinden bir kare.

Fotoğraf öyle İstanbul’dan filan değil, Kahramanmaraş il örgütünün iftar masasından.

Birazdan Sayın Cumhurbaşkanı çıkacak ve her vilayette kurulan kral sofralarında son iftarlarını açan teşkilatlarının bayramını kutlayacak, daha sonra diyecek ki;

"Hayat pahalılığı sebebiyle alım gücümüz bir parça düşmüş olabilir ama 30 milyon vatandaşımıza çalışacak iş, düzenli gelir sağladıktan sonra bu kayıpları kısa sürede telafi ederiz. Maalesef ülkemizde bazı kesimlerde bir şükürsüzlük, bir tatminsizlik, bir karamsarlık hali aldı gidiyor. Halbuki önce elimizdekilere şükredeceğiz, sonra daha iyisi, daha güzeli için çalışacağız, mücadele edeceğiz."

Bütün illerin görkemli salonlarının benzeri sofralarından Reis’in bu sözlerine bir alkış bir alkış sormayın.

Aynı saatlerde, emekli Ali Emmi ve eşi Ayşe Teyze, faturasını ödeyemedikleri elektrik yüzünden karanlıkta giriyorlar bayrama.

Tek suçları da, fırsat buldukları halde, iktidar partisine sadece oy verip mahalle temsilcisi olmaya bile talip olmamaları.

Yani görkem omuzda taşınanlara, sefalet omuzda taşıyanlara.

Söylemlerine, “Efendimiz bir hurmayla sahur yapar, bir hurmayla iftar açardı” diye başlayanların kral sofrası çevresinde huşu içinde iftarı bekler görüntülerini defalarca izledim, her seferinde dilimden dökülen tek cümle, “Yazıklar olsun” oldu.

Sonra Sayın Cumhurbaşkanının sözleri bir kez daha geldi aklıma;

Tamam da Reis, elimizde, avucumuzda bir şey bırakmadınız ki, elimizdekine şükredelim.

Tamam da Reis, bu hayat pahalılığı kimin eseri?

Tamam da Reis, 30 milyon vatandaşımıza çalışacak işi nereden bulacaksınız?

Bir başka kare.

Hani şu her gece ekranlarda, inanmadıkları halde iktidarın icraatlarını öven ve milletin nefretine nail olan birkaç tip var ya onlar.

İhrama girmiş, umre yapıyorlar.

Benim vergilerimle hemi de.

Umre için gittikleri uçağın benzini, uçuş görevlilerinin gideri de benim vergilerimle.

Ama yüzleri kızarmadan objektiflere poz veriyorlar.

Gazetecilikten troliçeliğe terfi etmiş bir başka hatun da istek topluyor, umrede dua edeceklerin listesine dahil etmek için.

Bu gazeteci maskeli adamcıklar o kutsal toprakların tek bir noktasına yakışır aslında.

Hani şu milyonlarca insanın her yıl on milyonlarca taş attıkları ve bir türlü yok edemedikleri, şeytanın bulunduğu, ‘Şeytan Taşlama Noktası’na.

Özetle bize yaşattıkları eziyete bir de şükretmemizi öneren Şürekanın lüksünde, görkeminde, şaşaasında bir milim gerileme yok.

Yani Sevgili Dostlar;

Lale devri halt etmiş, bunların yaşadıklarının yanında.

Papatya devri ise bunların yaşadıklarının KDV’si bile olamaz.

En acı olanı ise, yakınan yığınlar için ‘Şükürsüzler’ tanımlamasının Sayın Cumhurbaşkanından gelmesi.

Bayramdan aklımda kalan 2 fotoğraf ile AKP Milletvekili’nin Ordu Belediye Başkanı için, AKP’li Bülent Turan’ın da, muhalefete destek veren kitleler için kullandığı ‘Dangalak’ kelimesi.

Bayramlaşma programlarında CHP’li Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu gibi isimlere yapılan hakaretleri ise saymıyorum.

Hele ki Kayseri’de Memduh Büyükkılıç ve bazı ilçe belediye başkanlarının 30 gün cami cami mesai yapmaları, camiye gelenlere lokma, soda, ayran dağıtmaları. Kalenin her burcuna asılan devasa afişler, pankartlar.

Kayserili bir esnafın İyi Parti yöneticileri ile sohbette dile getirdiği, “Bayram sonrası Memduh Büyükkılıç’a teşekkür ziyaretine gideceğim. O olmasaydı Ramazan’ın geldiğinden haberimiz olmayacaktı.” esprisi.

Bu bayram en çok işittiğim ‘Cahil Arpası’ ise yine ‘Lozan’ın Gizli Maddeleri’ oldu.

Bir kez daha söylüyorum, Lozan’ın gizli maddesi filan yok.

Bu cahili oyalama ve sövüşleme taktiğidir ve iktidar partisi bunu pervasızca kullanıyor.

Bayramın son incisi de yancıdan gelsin;

MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman: “Türkiye 2023'te lider, 2053'te ise süper güç olacak.” diye buyurmuşlar.

Sayın Büyükataman siz farkında değilsiniz galiba;

Enflasyonda, işsizlikte, değeri sıfırlanan parada, borçlanmada, dolara ödediğimiz yüksek faizde, okulların ‘Cahil Üretme Merkezi’ne dönüştürülmesinde, sefalette, rezalette, yasaklarda, yolsuzlukta lider olalı çok oldu.

2053 öngörünüze gelince;

Bırakın 2053’ü, bu mazlum millet size 2023’ün ikinci yarısı için çok güzel bir mutlu son hazırlıyor.

Emekli edileceksiniz, müjdeyi ben vereyim.

Bayramda dağarcığıma takılan bir başka konu da Ekrem İmamoğlu’nun birilerinin uykularını kaçıran Karadeniz gezisi oldu.

Hemen belirteyim, o otobüste bir-iki sözde gazeteci vardı, büyük tepki toplayan.

Son 20 yıldır birilerine uşaklık yapan, kalemini ve kişiliğini ipotek ettirecek kadar hemi de.

Hani şu akşamları yandaş yayın kurumlarının değişmez yüzü.

Onun ve onun gibilerinin o otobüse bindirilmesine benim de itirazım var.

Ancak bu ayrıntıda kaldı, İmamoğlu’nun gördüğü ilgi uykularını kaçırdı birilerinin.

Onlara da bir sözüm olacak.

Eklem ağrısı mevsimseldir, tedavi edilebilir.

Ama sizin yaşadığınız, Ekrem ağrısının ilacı henüz üretilmedi.