YALAKALARIN ÖMRÜ..

Son günlerde yaşananlara bakıyorum, bazı kurumlara iş gereği ziyarete gidiyorum, bazı tiplerle tanışma bahtsızlığına! uğruyor, bazı onurlu insanların, yaşananlara isyanına tanık oluyorum.

Yapmayın beyler, Allah Aşkına.

Vıcık vıcık yağ yakmalar, inanmadığınız halde kuklası olduğunuz kişi ve kurum yöneticilerini savunmak zorunda kalmanın ezikliğini yaşamalar, inanmadığınız halde, "Allah başımızdan eksik etmesin" riyakarlığı yüzünden okunanlar..

Ne uğruna, hiç düşündünüz mü?

Özgür beyin taşımak varken, neden kendinizi kumandalı hale getiriyorsunuz, neden yanlışa doğru gibi yaklaşmak zorunda hissediyorsunuz kendinizi, neden?

Belediye Meclisi kararı ile Seyyid Burhneddin'in adı caddeden kaldırıldı, Mehmet Özhaseki'nin adı verildi diyorum, çıldırıyor, "Hayır o caddenin adı Talas Caddesi idi" diyor. Fotoğrafını koyuyorum tablanın, neredeyse ona bile fotomontaj diyecekler.

Değer mi, iki kuruşluk çıkar için, virgül gibi eğilmeye.

Değer mi, el etek öpmeye, ikbali ve istikbali bir kişiye, bir siyasi yapıya, bir sahtekar dinbaza endekslemeye.

Yüce yaradan bize akıl verdi, fikir verdi, hepsinden önemlisi de ahlak verdi.

Ahlak verirken, ahlakı kadının ve erkeğin cinselliği ile sınırlamadı.

İş ahlakı dedi, toplumsal ahlak dedi, beyinsel ahlak dedi, zihinsel ahlak dedi, ticari ahlak dedi, komşuluk ahlakı dedi, mesleki ahlak dedi.

Peki ahlaklı olmak insanın olmazsa olmazı ise, neden kişiliğinizi, erdeminizi, ahlakınızı, şahsiyetinizi birilerinin paspas yapmasına göz yumuyor izin veriyorsunuz.

İnanın, aramızda dolaşan bazı tipler vardır.

Mesleki yetersizlik dip yapmış, gözler fıldır fıldır dönüyor, kişiliğini ipotek ederek elde ettiği makam ve mevkii korumak için her türlü aşağılık gösteriye hazır, takla atmak için kuklası olduğu gücün parmağını şıklatmasını bekleyen, ama kuklası olduğu güç başını başka yöne çevirdiğinde ise, insanlara tepeden bakarak egosunu tatmin etmeye çalışan öyle modeller dolaşıyor ki aramızda.

Daha onlara makam mevki kazandıran kuklası olduğu güç mutlak hakimken duruma, şimdiden kulu olacak kapı arayışına giren o kadar çok sayıda aşağılık insanla iç içe yaşıyoruz ki.

Örnek mi;

Fetullahçıların Kayseri'deki son Türkçe Olimpiyatlarına tam 13 bin kişi katılmış, o namussuz ABD Ajanı için gözyaşı dökmüştü. Haydi binine işlem yapıldı diyelim, nerede kalan 12 bini.

Ben söyleyeyim, yüzlerindeki maskeyi değiştirdiler, kimi menzilci, kimi Nusracı, kimi Nakşi oluverdi.

Ama biliyor musunuz, bu beyinden yoksunların tamamı Devletin defterlerinde kayıtlı, korkuları ise "Yarın Cumhuriyet ve Demokrasi yeniden bina edilirse biz ne olacağız" korkusudur.

O kadar namussuzlaştılar ki, o kadar kirlendiler ki, doğru olduğuna inandığınız bir konuyu dillendirmekte bile kendinizi frenliyorsunuz, çamurların size da bulaştırmasınlar diye..

Oysa dedik ya, yaradan bize beyin vermiş düşünün diye.

Yetmedi, dil ve lisan vermiş, düşündüklerinizi anlatın diye.

Sonra idrak yeteneği vermiş, kişilik kazanın, doğru yolu kendiniz keşfedin, kimsenin kulu, tebası olmayın diye.

Peki bu potansiyeli kullanmanıza ne engel oluyor.

Ha çalıştığınız kurumda memur olmuşsunuz, ha şef.

Eğer birilerinin ilgisini kazanıp şef olmayı tercih ediyor ve halkı, çevrenizi karşınıza alıyorsanız, yalanı doğru gibi söylüyorsanız, soytarılığın ila nihai sizi zirvede tutacağınıza kanaat getiriyorsanız, yanılıyorsunuz kardeşim.

Gün gelecek devran dönecek.

Kişiliksizliğiniz, zamanı geldiğinde sizi ebedi yalnızlığa mahkum edecektir.

O kadar da değil, adalet huzurunda hesap vereceksiniz.

Bu gün bazı insanlar, elinizdeki gücü kendisine karşı kullanıp olumsuz etkilenmemek için söylediklerinizin yapmacıklığı ve soysuzluğuna rağmen sizin karşınızda kafa sallıyorsa, bilin ki şerrinizden çekindiğindendir.

Ve biliyorum, tanımlamaya çalıştığım hepiniz, özgür düşünen, inandığını özgürce ifade eden bizlere o kadar özeniyorsunuz ki.

Tavsiyem, yol yakınken durumunuzu bir kez daha gözden geçirin.

"Yeter" diyerek, kaybettiğiniz kendinize saygıyı kazanmak için bir başlangıç yapın.

Göreceksiniz, ağır hasar gören kişiliğiniz kısa zamanda kendini onaracak, kaybettiğiniz itibar ve saygı ağır ağır olması gerektiği noktaya gelecektir.

Ve unutmayın; Yalakalarla, Soytarıların ömrü, onları kullananların iktidar kadardır...