YETER AMA, BU KADARI DA FAZLA.

Beyler, ağalar, efendiler, tuttuğunuz yol yol değildir.

Sizden önce çok denediler, bizde ve başka ülkelerde, başka toplumlarda.

Aziz Milletin oyları ile bir göreve gelmişi, geldiği görevden başka yollarla uzaklaştıracağını sanmak ve ummaktan büyük bir gaflet düşünemiyorum.

102 yıllık Cumhuriyet dönemi, sizin bu gün uygulamaya çalıştıklarınızın hezimetleri ile dolu, bunu da mı görmüyorsunuz?

Daha gerilere gitmeye gerek yok.

2002 ve sonrasını bir incelerseniz, tuttuğunuz yolun yol olmadığını kendiniz göreceksiniz.

Yargının kodlarıyla oynayarak onu kapıkulu yapmaya çalışanların hazin sonu ile dolu ülkenin arşivleri.

Kolluğu kapıkulu haline getirdiğini sanan Fetullah Gülen’in bir gecede, bir yanlış adımda ne hale geldiğini görmediniz mi?

Ve o gece, bu günü yaşatanların, bu Aziz Milletin sinesine nasıl sığındığını ne çabuk unuttunuz?

Ya da 2019’da katakulli ile iradesi yok sayılan İstanbul Seçmeninin, 900 bin fazladan oyla iradesini nasıl tescil ettirdiğini.

Fetullah döneminde sadece Salı Sabahları yapılırdı operasyonlar.

Şimdi her sabah bir operasyona uyanıyoruz.

Fetullah döneminde, akla hayale gelmedik iftiralarla namuslu insanlar, düzmece tanık ve belgelerle müebbetle cezalandırılırdı, unuttunuz mu?

Devletin Genelkurmay Başkanı, ‘Silahlı Terör Örgütü Kurmak’ suçundan müebbete mahkum edilmeye kalkışıldı, hatırlamıyor musunuz?

Süreçte bu düzmece tanık ve belgelerin tamamı çöktü.

Ergenekon’un kasası denilen adamın cenazesini belediye kaldırdı be, unutmadınız umarım.

Tarih o kirli oyunları sahneleyenleri lanetle anıyor, o kirli oyunların senarist ve oyuncularının bir bölümü cezaevlerinde, bir bölümü de sıçan gibi kaçtılar öz yurtlarından, sığıntı gibi yaşıyorlar ve başlarına geleceğini bilmeden her gece kabuslar görüyorlar, uykularında.

Yani diyeceğim, tuttuğunuz yol yol değil.

Bu Aziz Milletle barışmak zorundasınız.

Onun iradesinin önünde düğme ilikleyip, saygınızı göstermediğiniz sürece, her sandık sizin kabusunuz olur.

Çekin elinizi yargının yakasından.

Çekin elinizi, bu milletin sesi olan basın-yayın kurumlarının üzerinden.

1960 dönemi Tahkikat Komisyonlarını bile arattınız be.

Şu gerçeği unutmayın, aklınızın bir köşesine yerleştirin.

Bu Aziz Millet her türlü sıkıntılı dönemi unutur, o dönemlerin mimarlarını affeder.

Ama İradesinin gasp edilmesini unutmaz, buna asla ve asla izin vermez.

Sizin ve yanaşmalarınızın meydanlardan, sahadan çekilerek, lüks salonlarınıza sığınmanız da bundandır.

Kuruluş yıldönümüzü, iktidara geliş yıldönümüzü kutladığınız, alanlara topladığınız muhteşem kalabalıkları bir hatırlayın isterseniz.

Şimdi kayıtlı üyeleriniz bile gelmiyor, yıldönümü etkinliklerinize.

Tamam hakkınızı vermek gerekir.

İyi oyalıyor, gündemi iyi gölgeliyorsunuz, yapılan operasyonlarla.

Ama bilmediğiniz bir şey var.

Bu Aziz Millet artık fakirliğin bir tık gerisine düştü, elindeki imkanları barınmaya ayırdığında aç, beslenmeye ayırdığınızda ise evsiz.

Çocuğunu Devlet Okullarında okuttu ise, evladı, torunu işsiz ve geleceksiz.

Ve bu acı gerçeği, hiçbir operasyonunuz milletin beyninden söküp alamaz.

Milli İradenin Tecelligahı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tüm üyelerini toplayıp İmralı’ya götürseniz bile, gündem değiştirmek adına Yenişafak ve Türkgün gazetelerini kavga ettirseniz bile, gazetecileri ifadelerini almak için çağırmak yerine evlerinden sabahın köründe toplasanız bile, belediye başkanlarının çocuklarını, eşlerini, babalarını adliyelere doldursanız bile, bu aziz milletin karın gurultusunu bastıramaz, Demokrasiye ve Cumhuriyet’e bağlılığını yok edemezsiniz.