Artık öğrendik taktiğinizi.
Her ayın son günü yağdırıyorsunuz zamları ki, o ayın enflasyonuna yansımasın, bir ay daha kazanalım diye.
Nebati Bakan çıkıp, “İlk çeyrekte yüzde 7 dolayında büyüme bekliyorum” dediğinde anlamıştım, zamların bu sefer can yakacak düzeyde olacağını.
Açıklandı, ilk çeyrekte tamı tamına yüzde 7.3 büyümüşüz.
Sakın inanmayın.
Zira büyüyen ekonomilerde, üretim artar, fabrikalar, iş yerleri çalışır, alışveriş artar, işsizlik azalır, ücretler artar.
Bizde ise sadece fiyatlar artıyor, enflasyon artıyor, işsizlik artıyor.
Unutmadan bir de dış ticaret açığı artıyor.
7.3 büyüdüğümüz 3 aylık dönemde, dış ticaret açığımız geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 140 artmış, ama bahseden bile olmadı bundan.
Nitekim Kayseri’den geldi ilk haberler.
Kentte su ve ekmekten sonra toplu taşım ücretlerine de katmerli bir zam geldiği haberleri düştü önümüze, ancak bir farkla.
Meğer toplu taşıma hizmetlerine yapılan zammı belediye değil, UKOME yapmış Kayseri’de.
Malum Ankara, İstanbul gibi şehirlerde zam gündeme geldiğinde belediye başkanları suçlanır ya.
Tam bir ikiyüzlülük yani.
Ardından Benzin ve Mazotla başladılar.
Klasik günlük zamlar bu iki ürüne, eskiden kuruş kuruş gelirdi, şimdi lira lira gelmeye başladı.
Hemen ardından, Doğalgaza zam yapıldı. Hem de konutlarda yüzde 30, sanayide yüzde 40.
Sanki Sanayici bu zammı ürünlere yansıtmayacak gibi, onların zammı biraz daha yüksek tutuldu.
Gece yarısı olmadan Resmi Gazetede, Elektrik Zammı kararı geldi.
Elektrikte konut abonelerinin tarifesine yüzde 15, sanayi ve ticarethane abonelerinin tarifesine ise yüzde 25 zam yapıldı.
Sanki sanayi tesisleri ve ticarethaneler yüzde 25’i halka yansıtmayacakmış gibi onların zammı biraz daha yüksek tutuldu elektrikte de.
Ama bu zamların tamamı bir yana.
Bu milletin çok büyük bölümünü hedef tahtasına koyarak aşağılayan Sayın Cumhurbaşkanının şu sözlerini sanırım yüzyıl geçse de tiryakiler olarak unutmayacağız;
“Kendi yakın çevremizden başlayarak karşılaştığımız herkesi tütün ürünlerinin zararlarına karşı ikaz ediyor, hatta varsa sigara paketine el koyuyoruz. Sigarada vergileri devamlı artırıyoruz ama yine de aç, sefil geziyor ama onu almaktan geri durmuyor. Rakıyı almaktan, birayı almaktan geri durmuyor."
Bir ülke düşünün.
Bir de o ülkenin Cumhurbaşkanını.
Yönettiği ülkede yaşayan sayıları milyonla ifade edilecek bir toplum kesimini bu kadar aşağılayabilir mi?
Bir yöneten bu kadar gerçeklerden kopuk olabilir mi?
Bir sigara tiryakisi olarak bu söylem beni yaraladı.
Zira milyonlarca insan aleni olarak aşağılandı.
Ne yapalım Sayın Cumhurbaşkanı, bizim iktidarda dayımız olmadığı ve ekonomik imkanlarımız, porselen tabakta, lüks otomobil direksiyonunda pudra şekerini burnumuza çekecek kadar geniş olmadığı için tütün içiyoruz.
Tamam sigara ve alkol fiyatlarını sürekli artırmanızın nedenini bu şekilde izah ettiniz diyelim.
Ya elektriğe, ya doğalgaza, ya akaryakıt ürünlerine niye günlük zam yapıyorsunuz?
Yoksa burnuna gaz çeken, benzini akşamları keyifle içen, elektrik prizine soktuğu fiş ile elektriği kendine bağlayıp titreme nöbetleri ile tatmin olanlar da mı var bu ülkede.
Bilmiyorsanız ben söyleyeyim.
Tütün ve alkol üretimi bir çok ülkenin ekonomisinde çok önemli yer tutar.
Bir çok ülkede çiftçi tütün ekerek geçimini temin eder, tıpkı bizde olduğu gibi.
Ve Kapitalist sistemlerde de talebi olan bir şeyin arzı mutlaka oluşur, oluşturulur.
Yani kaçağı, karaborsası yaratılır.
Tıpkı holding patronuna yanlışlıkla gönderilen! kilolarca kokainde olduğu gibi.
Kaçak sigara ortaya çıktığı günlerde bu kentin emniyet müdürü, “Kaçak sigaranın her paketine ödenen her kuruş, PKK’ya bir mermi hediye etmektir” diyeli ne tütünün ne de sigaranın kaçağını kullandım.
Ama madem siz bu anlayıştasınız, sigara tiryakisini hor görüyor, aşağılıyorsunuz.
Ben de Adıyaman’dan veya Şanlıurfa’dan en halis kaçak tütünden getirip devletime ödediğim vergiden kaçınacağım bu günden sonra.
Yani sigaramı evimde kendim üreteceğim.
Tıpkı rakı tiryakisi rakısını evinde ürettiği gibi.
Zira bu millet her fedakarlığı göğüsler, her hatayı hoş görür ama aşağılanmayı, hele ülkeyi yöneten tarafından aşağılanmayı kaldırmaz, kaldıramaz.