Uzak Doğu’da Çinli bir çömez; görmüş geçirmiş, durmuş oturmuş bilgeler bilgesi hocasına soruyormuş:
- Hocam siyasal bir iktidar, her istediğini yapabilir mi?
* * *
Çinli bilge de, şöyle diyormuş:
- Dağdan inen su, önüne gelen her şeyi siler süpürür; karşısına daha güçlü bir bent çıkıncaya dek... Su iktidar, bent muhalefettir.
* * *
Çömez yine soruyormuş:
- Hocam, bir iktidarın her şeyi silip süpürmesini, hangi muhalefetin bendi önleyebilir?
***
Bilge’nin yanıtı:
- Sudan güçlü olduğuna inanan taşla çeliğin muhalefeti...
* * *
Çömezin soruları sürüyormuş:
- Ya muhalefet o kadar güçlü değilse?..
- Sel, hiçbir zaman önüne kattığı çöplerin muhalefetine boyun eğmez evladım.
* * *
Genç Çinli:
- Peki, demiş; ben neyi tutmalıyım; selleri mi, saman çöplerini mi?
* * *
Ve bilgenin yanıtı:
- Yükselmek istiyorsan, ağzındaki dilini; semirmek istiyorsan, bürokratın kelini; zengin olmak istiyorsan, karnındaki yelini; kahrolmak istiyorsan, kadının güzelini; harcanmak istiyorsan, sünepenin elini tutacaksın.
* * *
Emekli bir militer, Bekri Mustafa’ya:
- Vatanını, milletini, halkını, devletini, bayrağını, şanlı tarihini sevenler; git gide azalıyor maalesef, diye dert yanıyormuş.
* * *
Bekri Mustafa da, koynundaki şişeden bir fırt çektikten sonra, emekli militere:
- Elbet azalır, demiş; vatanı, milleti, halkı, devleti, bayrağı, şanlı tarihi uğruna ölenler, boyuna çoğalıyor çünkü...
* * *
2 âşık, anıtsal bir çınarın dibinde, dudak dudağa öpüşüp duruyorlarmış.
Onları izleyen 2 yumurcaktan biri de, ötekine:
- Bak bak, demiş; erkek, kızın ağzındaki sakızı almaya uğraşıyor.
* * *
Söylentilere göre ABD Başkanı Barack Obama’nın en sevdiği fıkralardan biriymiş bu...
Kendisine, Ortadoğu politikalarıyla ilgili yorumları hatırlatıyormuş.
* * *
İncili Çavuş’a:
- Çavuş, demişler; ülke sorunlarına sürekli çözümler aranıyor; neden bir türlü bulunamıyor?
* * *
İncili Çavuş da:
- Çünkü, demiş; ya körler arıyor çözümü, ya bulunan çözümler körlere gösteriliyor.
* * *
“Kürt sorunu” konusunda, bazı siyasal yorumlarla, önerileri hatırlatan bir fıkra:
* * *
Gobi çölünde aslan avlamaya, bir tüfekle gitmeye hiç gerek yokmuş. Sadece bir elekle gitmek yeterliymiş.
Gobi çölünün kumlarını elekten geçirdiğinde, geriye sadece aslan kalıyormuş.
* * *
Nil nehri kıyısında timsah avlamak, biraz daha zorcaymış.
Ayaklı bir dürbüne ve bir de cımbıza gerek varmış.
Önce ayaklı dürbünden bakarak timsahı saptıyor; sonra da usulca yakalayıveriyormuşsun cımbızla...
* * *
Av. Taner Aktop’tan da bir fıkra:
Sokaktaki sıradan bir vatandaş, doktorluğa başlamış olan Temel Reis’e gitmiş.
Çok da memnun kalmış Temel Reis’in hekimliğinden. Önüne gelene:
- Şöyle iyi doktor, böyle iyi doktor, diye övüp duruyormuş Temel’i.
* * *
Nihayet bir arkadaşı:
- Nasıl anladın Temel’in iyi bir doktor olduğunu, diye sormuş.
* * *
Hastalandığı için Dr. Temel Reis’e giden, sokaktaki sıradan vatandaş da:
- Nasıl anlayacağım, demiş; geçen yıl ameliyat olmam gerekiyordu. Ameliyat çok pahalıydı ve benim de param yoktu. Allah razı olsun Temel Reis, röntgen filminde bir rötuş yaparak düzeltti hastalığı.
* * *
Meğer Temel Reis, doktorluğa başladığı sıralarda, siyasette de rol almaya başlamış. Ülke sorunlarını kolayından çözümlüyormuş.
* * *
300 yıl önce yaşamış olan Kazak Abdal’dan bir taşlamayla bitirelim yazıyı:
Münkir münafıkın huyu
Yıktı harap etti köyü
Mezarına bir tas suyu
Dökenin de anasını

Dağdan tahta indirenin
Iskatına oturanın
Mezarına götürenin
İmamın da anasını

Derince kazın kuyusun
İnim inim inilesin
Kefenin diken iğnesin
Dikenin de anasını

Müfsidin bir de gammazın
Malı vardır da yemezin
İkisinin meyit namazın
Kılanın da anasını

Kazak Abdal nutkeyledi
Cümle halkı ta’neyledi
Sorarlarsa kim söyledi
Soranın da anasını