Çağdaş Kültürlerde, devlet insan içindir.
Geri Kültürlerde ise, insan devlet içindir.
Devlet aygıtı, hükmü altındaki ülkede ekonomik, sosyal, siyasal, yargısal yapılanmayı sağlar.
Ülke insanının huzur içinde yaşamasını temin açısından can ve mal güvenliğini güvence altına alır.
Devlet aygıtı, vergi topladığı insanın partisine bakmaz, herkesten kazancı oranında vergi alır.
Devlet aygıtı, düğün yapacak genç çiftlerin siyasi görüşlerine bakmaz, Medeni Kanun gereği yapılır evlilik işlemleri.
Devlet Aygıtı için, vefat eden kim olursa olsun, cenazesine kimin katılabileceğini, kimin katılamayacağını belirleyemez.
Devlet Aygıtı, hırsızlık yapanın siyasi görüşüne göre ceza uygulamaz.
Devlet aygıtı, yol yapacağı yerleşim biriminde hangi partiye fazla oy çıktığını irdelemez.
Çünkü Devlet Aygıtı, insana hizmet için, insanlar tarafından oluşturulmuş, uygulamaları yasalarla belirlenmiş bir mekanizmadır.
Daha da önemlisi Devlet Aygıtı tüm hizmetlerini, hizmetle yükümlü olduğu insanların, başta vergiler olmak üzere, çeşitli yollarla kendisine aktardığı paralarla yapar.
Yani Hakim, yani Savcı, yani Polis, yani Vergi Memuru, yani İmam, yani Müsteşar, yani Vali veya Kaymakam hizmet bedelini hizmet ettiklerinin devlet kasasına koydukları paralarla temin eder.
Demek ki, Devlet Kutsal bir mekanizma değil, bir hizmet aygıtıdır.
Devlet Aygıtı’nın oluşturduğu kurumların ülke insanı üzerinde ‘Bürokratik Oligarşi’ oluşturmamasını temin için ise, Milletin belli periyotlarla yaptığı seçimlerle oluşturulan hükümetler, Devlet Aygıtı’nın sağlıklı hizmet vermesi için ‘Yürütme organı’ yapılanmasını sağlarlar.
Yürütme Mekanizmasının hata yapmasını önlemek için de sistem, ‘Yasama Erki’ni oluşturur. Yasama erki, Yürütmenin yani hükümetin uygulamalarını denetmekle sorumludur.
Sadece bu kadar mı, Yasama da ‘Yüksek Yargı’nın denetimine tabidir.
İşte böylesi bir devlet aygıtının parçalar bütününe ise biz demokrasi deriz.
Demokrasilerde, bir bakan toplumun kahır ekseriyetini hain ilan edemez.
Demokrasilerde, bir bakan, ‘Ülkenin en büyük ikinci partisinin il başkanlarını şehit cenazelerine sokmayın’ diye talimat veremez.
Demokrasilerde, bakan da, bürokratta, vatandaşta haddini bilir.
Demokratik Anayasalarda, toplumun bir bölümüne karşı, diğer bölümü kin ve düşmanlığa tahrik etmek suçtur, cezai müeyyidesi vardır.
Demokrasilerde yargı bağımsızdır, kararlarını Türk Milleti adına verir.
Demokratik ülkelerde yargı suç icat ederek insanların hürriyetlerini kısıtlayamaz.
Demokrasilerde, Devlet Aygıtında görevlendirilen hiçbir bürokrat veya yargı mensubu, bir yerlerden gelen talimatlarla iş yapmaz, yaptığı takdirde, günü ve yeri geldiğinde Anayasal olmayan bu tutumunun hesabını vermek zorunda kalır.
Bir de ‘Vatan’ kavramı vardır ki, asıl kutsal olan budur.
O nedenle demokratik yollarla seçilenler, “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, Vatanın ve Milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağıma” diye yemin ederler.
Son zamanlarda bu alanda tam bir kavram kargaşası yaşadığımızı üzülerek izliyorum.
Ve bir kez daha uyarıyorum.
Kaynağını Anayasadan almayan, yani Anayasal olmayan hiçbir talimatı bürokrat, yargı mensubu, emniyet görevlisi, ordu mensubu, Vali ya da Kaymakam yerine getirmek zorunda değildir.
Zira böyle bir uygulamanın faturası günü ve yerine geldiğinde, uygulatana değil, uygulayana kesilir.
Benden hatırlatması.