Adını tarihin karanlık sayfalarından birine yazdıran, bu gün bile lanetle anılan, bir ülkenin o dönemdeki liderine, kabinesinde görev verdiği biri, toplantı sırasında şöyle der;

“Efendim halk açlıktan ölüyor, ne yapacağız?”

Adı kanla, katliamla anılan bu cani, bu sözleri dile getiren adamına dönerek şöyle der;

“Bu, onların tercihiydi. Bizi onlar seçti, elbette ölecekler.”

Benzetmek gibi olmasın, ama emeklilerimizden, 3 Temmuzdan bu yana gelen yakınmalar yüzünden sosyal medya hesaplarım ağlama duvarına döndü.

Yakınmayın kardeşim, bu olacakları bu küçücük beyninize sokmak için az mı çaba gösterdik.

Bize alay edercesine bakıyor, bizi vatan hainliği ile suçluyordunuz.

Hele o seçim gecelerinde, yüzündeki alaycı gülümsemeyi ölsem bile unutmam.

Acı olan, üzücü olan nedir biliyor musunuz?

Daha 2 Temmuz gecesine kadar bile, “Bize yüzde kaç verecek” acizliğini sergilemeniz.

Kardeşim Demokratik Anayasal Devletlerde, liderler, iktidar sahipleri kime ne vereceklerini Anayasanın emrettiği oranlarda yaparlar.

Der ki Anayasa, “Ülkede uygulanan Asgari Ücret rakamı yılda bir kez işçi, işveren ve hükümet tarafından oluşan heyet tarafından, ülkedeki enflasyon oranları göz önünde bulundurularak belirlenir.”

Devam eder;

“Memur ve emekli maşlarına yapılacak zam ise 6 ayda bir, Devlet İstatistik Enstitüsü (Enstitü adına duyulan alerji ile adı değiştirilen Türkiye İstatistik Kurumu) tarafından açıklanan enflasyon rakamlarına bir miktar da refah payı eklenerek belirlenir..”

3500 lira olan maaşın 5500, ardından 7500 liraya, sonra da oy aşkına 10 bin liraya yükseltilirken sesin çıkmıyordu muhterem.

Millet İttifakı Partileri “Kurban Bayramında Şeker Bayramı ödeneği ile birleştirilerek 15 bin lira Bayram ikramiyesi ödeyeceğiz” dediklerinde “Hangi parayla” diyordun ya hani.

Demek ki para varmış da Memura maaş artışının üzerine ayda 8 bin lira Refah Payı verilebilmiş.

Demek ki para varmış ki, yasada olmamasına rağmen, Asgari ücrete yıl ortasında zam yapılabiliyormuş.

Sen ise hala, ‘Cumhurbaşkanı bize de bir kıyak yapar mı?” ucuzculuğundasın.

Yapmadı, yapmayacak, yapamıyacak.

Zira deniz bitti.

Sen yüzde 25 zam almana rağmen 10 bina talim etmeye devam edeceksin.

Zira fındık kadar beyninle, sana ezberletilen yalanlar yerine, düşünen aydınlık insanların sözüne, uyarısına kulak kabartsaydın bu gün bu durumda olmazdın.

“Gabar'da bir petrol bulundu, doğrudan traktörün deposuna koy, traktör şahlanıyor” dediklerinde bizler, “Teknik olarak mümkün değil..” dediğimiz için bize hain gözüyle bakıyordun.

“Karadeniz’de milyarlık doğalgaz kaynakları bulduk. Doğalgazınız bir ay bedava, anasını satayım” diyerek, Rus gazını size koklattıklarında da aynı şeyi söyledik, “Teknik olarak mümkün değil. Gaz deposu ülkelerde bile bir gaz tüketim bedeli vardır. Sizi kandırıyorlar” dediğimizde, terörist diyordunuz bize.

Hani seçim öncesi il il, ilçe ilçe, köy köy gezdirilen TOGG’ları vardı, önüne yattığınız, lastiklerini kemirmeye kalktığınız, olmayan egzosundan içinize gaz çekmeye çalıştığınız arabalar.

Biz, bu araçların İtalya’da fason üretilerek seçim yatırımı olarak getirildiğini, yerli üretimin daha başlamadığını söyledikçe, sizi kandıranlar, “Banttan 3 dakikada bir TOGG iniyor. İnanmayın bu hainlerin karalamalarına” diyordu ya.

Hiç düşündünüz mü, seçim sonrası nereye kayboldu bu TOGG’lar?

Haydi hepsini geçtik, Sayın Cumhurbaşkanı’nın bizzat ‘Hırsız’ diyerek kabineden uzaklaştırdığı Mehmet Şimşek’i size kurtarıcı olarak sunduklarında da mı düşünmediniz, “Hani hırsızdı bu adam?” diye sormadınız.

Şimdi maaş zammın hesaplanırken kök maaş üzerinden hesaplandığı için, “Ama böyle olmaz ki” diye yakınıyorsun.

Sen dua et de, şimdiye kadar fazladan ödedikleri 2 bin liraları da senden geri tahsil etmesinler.

Boşuna açım diye feryat etme sevgili emekli.

Bu sizin tercihinizdi, onları siz seçtiniz. Tabii ki sefaleti çekecek, aç kalacaksınız..