Türkiye’nin Cenevre Sözleşmesi gereği mültecileri kabul ettiğini anımsatan Gelecek Partisi Adalet Politikaları Başkanı Ali Aydın, mülteci probleminin Davutoğlu’na yüklenmesinin yanlış olduğunu vurguladı. Aydın, “Mülteci sorunu Türkiye’nin kendi şartlarından, kendi ihtiyaçlarından ya da zaruriyetlerinden kaynaklanmış bir olay değildir. Mülteci sorunu Suriye’nin kendi iç savaşından kaynaklanmış bir olaydır. Türkiye kendi başına burada bir savaş çıkarmadığı gibi kendi keyfince ya da kendi iyi niyeti çerçevesinde bu mültecileri de ülkeye kabul etmiş değildir. 1951 tarihli Cenevre sözleşmesi var. Bu sözleşmeye uygun yükümlülük çerçevesinde bu mültecileri Türkiye ve komşu ülkeler kabul etmek zorundadır. Türkiye de bu çerçevede mültecileri kabul etmiştir. Bu işin vebali Ahmet Davutoğlu’na yüklenmiştir. Hükümet iyi zamanlarda iyi olan şeyleri kendi hanesine yazdırmaya çalışıyor. Bir yerde sorun yaşadığında, aciz kaldığında sorumluluk makamından kaçabilmek içinde kendi dışındaki şahıslara yüklemeye çalışıyor. Burada da mülteciler konusunda sorumluluğu Ahmet Davutoğlu’na yüklemek suretiyle halka karşı aklanma gayreti içerisinde” şeklinde konuştu.

‘BÜTÜN SORUMLULUĞU ZAMANIN DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU’NA YÜKLEYEREK BU İŞTEN SIYRILAMAZSINIZ’

Suriye iç savaşından kaçan mültecilerin öncelikle kamplara alındığını, daha sonraki süreçte yanlış politikayla bu kampların kapatıldığını ve mültecilerin ülke geneline yayıldığını söyleyen Aydın, “Ahmet Davutoğlu tek başına Suriye politikası oluşturmamıştır. Davutoğlu, sıfır sorun politikası çerçevesinde çok güzel işler yapmıştır. 2011 yılına kadar Türkiye’nin komşularıyla hiçbir sorunu yoktur. Ermenistan’la olan sorunlarda ciddi manada çözülme meydana gelmiştir. Ama 2011 yılında başlayan Arap Baharı, Suriye’ye sıçramış. Uluslararası güçlerin tezgahıyla da ve Suriye hükümetinin kendi halkına zulmeden, katleden, kimyasal silah kullanan bir anlayışla olayı bastırmaya kalkışması neticesinde milyonlarca insan ana yurdundan, güvenli ülke ve bölgelere göç etmeye kalkışmışlardır. Kapımıza dayanan 1 milyon 700 bin Suriyeli, Türkiye’de önce kamplara alınmıştır. Daha sonraki süreçte hükümetin yanlış göç politikasıyla bu kamplar kapatılmış ve Suriyeli göçmenler Türkiye’ye dağılmıştır. Sınır güvenliğini Dışişleri Bakanı olan Davutoğlu’nun sağlama yükümlülüğü yoktur. Bu işlerin yükümlüsü İçişleri Bakanı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Genelkurmay Millî Savunma Bakanlığıdır. Dolayısıyla siz bütün sorumluluğu zamanın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na yükleyerek bu işten sıyrılamazsınız” ifadelerinde bulundu.

‘TÜRKİYE ULUSLARARASI MEKANİZMALARI HAREKETE GEÇİRMEK SURETİYLE BU SORUNU ÇÖZEBİLMELİDİR’

Mülteci sorunun uluslararası bir sorun olduğunu ve Türkiye’nin uluslararası mercileri harekete geçirmesiyle çözüleceğini belirten Aydın, “Halep’in üzerinde uzun uzun konuşmak lazım. Halep’in IŞİD tarafından işgali çok vahim bir hatadır. Türkiye orada müdahil olamamıştır. Suriye’deki asıl göçmen sıkıntısı Halep’in işgaliyle gerçekleşmiştir. Bugün resmi rakamlara göre mülteci sayısı 4 milyon civarı, gayri resmi rakamlara göre 2 katı civarındadır. Bu sorunun Türkiye tarafından katlanması ve tek başına çözülmesi mümkün değildir. Bu uluslararası bir sorundur. Türkiye uluslararası mekanizmaları harekete geçirmek suretiyle bu sorunu çözebilmelidir. Türkiye bunu çözebilecek diplomatik kapasiteye sahiptir ama diplomasiyi yönetecek ekipler ehliyetli ve liyakatli olmadıkları için bu işi becerememektedirler. Türkiye Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle 90 milyar dolar para harcamıştır. Avrupa Birliği 27 milyar Euro para harcadığını söylemektedir. Yüzlerce milyar Euro para harcandığı halde bu sorun ekonomik anlamda çözülemiyorsa bunu oturup konuşmamız lazım” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi