BEN anket yayınlamayı sevmem.

Bir seçim önce, sonucu en iyi bilen anketçi, yerel seçimlerde AK Parti’yi yüzde 52 gösterip yüzde 38 sonuçla nakavt olduktan sonra inancım giderek azaldı.
Ancak önümüzdeki referandum ve seçimlerle ilgili anket çalışması yapanlara bir uyarım var.
Sizleri uyarıyorum. Bu defa fena halde çuvallayabilirsiniz.
Çünkü, Türkiye bir korku cumhuriyetine dönüştü.
Taksi şoförü telefonunun dinlendiğinden korkuyor.
Bu korku içinde insanların anketörlere doğru cevap vermesi kolay değil. İnsanlar her anketçiyi bir “fişleme memuru” olarak görebilirler.
O nedenle anket yapan ciddi şirketlere tavsiyem, elinize ulaşan bilgileri değerlendirirken, “korku payını” da hesaba katın.
¡ ¡ ¡
Gelin ben size eğlenceli başka anketlerden söz edeyim.
Anket 6-9 Mayıs 2010 tarihleri arasında, ülke çapında, 855 yetişkin üzerinde telefonla yapıldı. (*)
Bu anket Türkiye’de değil, Amerika Birleşik Devletleri’nde yapıldı.
Soruyorlar:
“Aşağıdaki kişilerden hangisi olmak istersiniz?”
Erkeklerin yüzde 37’si “Indiana Jones” olmak istiyor.
Kadınların yüzde 13’ünün arzusu da bu.
Kadınların yüzde 19’u, “Sex and the City” dizisinin ana karakteri Carrie Bradshaw olmayı arzuluyor.
Çok ilginç.
Carrie Bradshaw olmak isteyen erkekler de var. Her 100 erkekten 4’ü Sex and the City’nin kadın kahramanı olmak istiyor.
¡ ¡ ¡
Sizce bir toplumda “mafya lideri” olmak isteyenlerin oranı nedir?
Ankette bu soru da sorulmuş.
Cevap veren erkeklerin yüzde 10’u, “Godfather” filminin baş kahramanı “Don Corleone” olmak istediğini söylemiş.
Bizde “Kurtlar Vadisi” filminin kahramanlarına hayran olan insanların sayısını dikkate alırsak, çok yüksek bir oran değil diyebilirsiniz.
Yalnız bir dakika. Aynı soruya cevap veren kadınların oranı çok ilginç.
Don Corleone, yani mafyada “Babaların babası” olmak isteyen kadınların oranı yüzde 11.
Yanlış okumadınız. Mafya babası olmak isteyen kadınların oranı erkeklerinkinden yüksek.
Acaba Türkiye’de durum nedir?
¡ ¡ ¡
Anketin çok ilginç bir sorusu da şu:
“Eğer geçmişe, gençliğinize dönmek imkânınız olsaydı, o dönemdeki kendinize hangi tavsiyede bulunurdunuz?”
Cevaplar şöyle:
Yüzde 45: Okulunu ciddiye al.
Yüzde 15: Beslenmene dikkat et.
Yüzde 12: Kendini rahat bırak, eğlenmene bak.
Yüzde 9: Şu kişiyle evlen veya şu kişiyle evlenme.
Yüzde 7: Ecdadın hakkında bilgi sahibi ol.
Yüzde 7: Daha iyi bir insan ol.
¡ ¡ ¡
Off, ne sıkıcı cevaplar.
İnsanın eline gençliğe dönme imkânı verilse, bunları mı tavsiye eder Allah aşkına.
Yani bunları tavsiye etmek için gençliğe dönmeye gerek var mı?
Bu da gösteriyor ki, sadece bizde değil, dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile insanlar artık giderek sıkıcı olmaya başlıyor.
Bu güzel cumartesi günü kafanızı, kendini bir şey sanan sıkıcı köşe yazarlarının dâhiyane fikirleri ile doldurmayın.
Keyifli şeyler okuyun.
Böyle hayali sorular bulup onlara cevaplar arayın.
Mesela 20 yaş genç olsaydınız ne yapardınız?
Daha özgür bir hayatınız olsaydı nelere teşebbüs ederdiniz?
Telefonlarınız dinlenmeseydi arkadaşlarınızla, sevgililerinizle neler konuşurdunuz?
Sahi burası demokratik bir ülke olsaydı, telefonlarımız dinlenmeseydi, kim bilir hayatımız ne cıvıltılı olurdu.
Memlekete “demokratik anayasa” getiriyoruz diye, iktidara bile değil, doğrudan partiye bağlı yargı sistemi getirmeye çalışan insanlarınkinden daha ciddi şeyler değil mi bunlar?
Vallahi şu telefon işini ciddi ciddi hayal etmeye başlıyorum.
Bugün cumartesi ve dünya kadar zamanım var.
Hayalimin ise sınırları yok.