Yerel yönetimleri saymazsak, merkezi hükümette 20 yıldır tek başına iktidar olan AK Parti karşısında kümelenen bir birlerine benzemez 6’lı muhalefet partilerinden hiç birisi, kendi başına bir varlık gösterip iktidara alternatif olamıyor. Özellikle ana muhalefet partisi CHP’ye güvenen halk bu konuda karamsarlığını sürdürüyor.

Bizdeki muhalif parti liderlerinin, özendikleri Avrupalı liderler, yani Batı’da tek bir yâda iki seçim kaybeden lider, başında olduğu partinin genel başkanlığından derhal ayrılır; böylece şahsi ihtirası uğruna partisini riske etmez ve önünü açar. Ama bizde öylemi oluyor, hayır bizde tam tersi oluyor; ben merkezli ihtirası tavan yapıyor, seçim kaybeden lider partinin genel başkanlık koltuğuna iyice yapışıyor, yandaşlarıyla birlikte o makamını işgale devam ediyor.

Fark etmiyor aslında, bir kere değil, beş kere değil hatta 10 defa seçim kaybetse aynı güzergâhı izliyor, bu durumda da olan partiye oluyor, o partiye gönül vermişlere ve umut bağlayanlara oluyor. Durum böyle olunca da, zira mevcut genel başkanla partinin oyları bir diren artmıyor.

Partilerinin başında olan siyasi liderlerin ‘Demokrasi’ diye atıp tutmalarına bakmayın siz, onlarınki tamamen idare et mantığından davranıştır ve seçmenleri oyalamaya yönelik hezeyandan ibarettir. Zira tam demokrasiye saygıları olsa parti tüzüklerinde veya Siyasi Parti Yasası’nda gerekli değişikliği yapar ve seçim kaybeden lideri, genel başkanlık koltuğuna bir daha oturtmazlardı.

Bugün bizim ülkemizin içerisinde bulunduğu siyaset gerçeği budur. Girdiği her seçimi kazanan parti ve onun lideri haklı olarak yoluna devam ediyor. Ancak defalarca seçim sandığından çıkamamış partiler ve onların liderlerine ne demeli. Her seçim kaybetmeyi marifetmiş gibi sayanlarda var ya onların bu düşüncelerine şaşamamak elde değil? Aslında Ana muhalefet partisi başta olmak üzere, siyasi partilerdeki şu gerçeği görmek ve söylemek lazım: Nedir bu gerçek; İktidar olamayan ancak meclise giren(gurup kuran) siyasi partilerin zaten görkemli Genel Merkezleri var ve kendi alanlarında iktidarlar. ‘Örneğin makamları, saltanatları ve konforları yerinde’. Her alanda bunlar önde, temsil ettikleri halk geride? Gelişmiş ülkelerde, demokraside geliştiği için siyasi partiler 6’lı değil 16’lı masada kursalar, bir araya gelseler başarıya ulaşırlar ve iktidarda olurlar. Ancak kendisi ve demokrasisi az gelişmiş ülkeler de bu durum sıkıntılı? Neden mi şundan; gelişmekte olan ülkelerin kaderinde vardır, çoğunluğu yoksul olan halkı, politik arenada bir avuç zengin siyasetçi yönetir.

Mevcut İktidar karşısında, muhalefet top yekûn 3’lü, 5’li,6’lı hatta 7’li masa kursalar bile seçim yaklaşırken ortak bir Cumhurbaşkanı adayı(kazanabilecek) bir isim üzerinde halen anlaşma sağlayamadıkları gerçeği kamuoyunun dikkatle takip ettiği bir durum olarak karşımızda durmaktadır? Hal böyle iken, ben merkezli nefsi beklentilerini bir kenara bırakarak, kendi aralarında sağlıklı bir anlaşma ortaya koyamazlar, seçimi kazanabilecek güçlü bir isim üzerinde anlaşma sağlayamazlarsa, masa ve masalar dağılır ardından hiç biri de, umut bekleyen halka umut olamaz.

Vesselam…