Hâlâ bastırıyor...
AKP sıkıştığı köşeden henüz kurtulabilmiş değil.
AKP’ye yakın köşe yazarlarından bazıları bile “Çağrıyı reddetme topluma izah edilemez” yorumu yaptılar.
Baykal hem “Uzlaşmaz, katkıda bulunmaz, pozitif muhalefet yapamaz, Meclis’e değil Anayasa Mahkemesi’ne yakın durur” etiketlerinin bir kısmından sıyrıldı hem de o etiketlerin üzerinde “uzlaşmaz” yazılı olanını AKP’ye yapıştırdı.
Baykal çağrısını sürdürüyor.
Bu yeni fotoğrafın daha koyu çizgilerle iz bırakmasını hedefliyor.
Üstelik daha önce AKP değişiklik önerisindeki şekil yanlışlarını açıklayarak düzeltilmesini sağlamıştı.
Oysa sussaydı bu yanlışlarla arızalı olan değişiklikler kabul edildiğinde Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası için sağlam gerekçeleri olabilirdi.
Bunu yapmaması da “samimi” izlenimleri verdi.
Son çağrısı daha inandırıcı oldu.
Baykal hiç beklenmeyen bir rüzgâr daha estirdi.
Çok farklı bir alanda yaptığı konuşmayla da gündem yarattı.
“Kutlu Doğum Haftası” bağlamında kürsüde yaptığı konuşma müthiş etkili oldu.
Tüm gazete sayfalarının ve TV ekranlarının özel yer ayırdığı bu konuşması AKP’li Meclis Başkanı’nı ve orada bulunan bakanları bile çekim alanına soktu.
Baykal’ı tebrik ettiler, kaynaklarını sordular...
Bu arada Baykal’ın İslami bilgi donanımı, ibadeti, hatta dedesinin inanç dünyasındaki yeri de kamuoyuna yansıdı.
Bu özelliklerini yaşamak ama siyasi pazarlama için vitrine koymamak ilkesinin altı çizildi.
Medya ve CHP
Burada birkaç not düşmekte fayda var.
CHP’liler, “medyanın kendilerini gazete sayfalarında, TV ekranlarında göstermekte cimri davrandığından” yakınırlar.
Oysa...
Bu sorgulamada bazı gerçekler vardır ama CHP’nin de gündem yapmakta “tam performansa sahip olduğu” söylenemez.
Şu son bir haftalık sürede Baykal’ın önce anayasa değişikliği paketi için şimdi de “Kutlu Doğum Haftası” bağlamında yaptığı konuşmanın -medya takip diliyle- “coverage” yani kapladığı alan ve yayın süresi bakın nasıl da ivmelerle katlanarak büyümekte.
Demek ki olabiliyormuş.
Bir not da “AKP’nin elbette yanlışları olabilir ama canım CHP de muhalefet yapamıyor ki” diyenler için...
İşte hem yapıcı, hem katılımcı ve etkin muhalefet örneği...
Bakınız daha da ileri bir adım var.
Baykal “Karşı olduğumuz 3 konuyu ayırsınlar, onları da AKP ile konuşmaya hazırız, diğerlerine EVET oyu veririz” dedi.
Yani...
Diğer 3 maddenin de referanduma gitmeden “uzlaşma” sağlanarak Meclis’te kabulü umudu yok değil.
Baykal “2 gün süre” koymuş ama aslında CHP’nin karşı olduğu 8’inci maddeye güvenilmesi hafta sonunu bulur.
Yani...
AKP’nin düşünme süresi 48 saatten fazla.
Uzlaşma mı, yoksa, ortamı daha da germek mi?
FAİR PLAY 3
CHP bundan önce Anayasa’da değişiklik paketinde bulunan 2 şekil arızası için AKP’yi uyarmıştı.
Hatta bunlardan biri geri çekilmiş ve düzeltilerek TBMM Başkanlığı’na gönderilmişti.
Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası için bu asisti CHP kullanmamış ama üst üste 2 fair play kazanmıştı.
Hakkı Suha Okay’dan üçüncü “fair play” uyarısını yansıtıyorum.
Anayasa değişiklikleri için grup kararı alınmaz ve o izlenimi veren işlem yapılmaz.
Nitekim daha önce Anayasa’nın bazı maddelerine değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi şöyle sunulmuştu:
“İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 346 Milletvekilinin.......”
Yani liderlerin sadece “milletvekili” sıfatları kullanılmıştı.
Oysa bu son “Anayasa’nın bazı maddelerinde değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi” bakınız nasıl sunulmuş:
“Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin.....”
Kesin “şekil arızası” gibi bir iddiam yok ama “bu sunumda grup başkanı ifadesi” tartışılabilir.