HÜSEYİN KESKİN’in 31 yaşında vefatı bütün yürekleri dağladı. Zira yeryüzünde “evlat acısı” kadar bir acı yoktur. Hele de annelerin evlat acısı.

Cuma günü Cem Evine taziyeye gittim. Taziyede kalabalıktan Keskin ailesine yaklaşamadım, belki de iyi oldu çünkü Baba Feyzullah ve anne Ümit Hanım yıkılmış, kimseye yanıt veremez durumdaydılar. Yıllar öncesinden, mutluluk ve ikbal dönemlerinden tanıdığım bu aile iki insanı, böylesine üzgün, böylesine bitkin görmek kolay değil.

Sonsuzluğa uğurladığımız, bizleri acı içinde bırakıp giden Hüseyin’in bu sonsuz yolculuğu neden tercih ettiğini hâlâ anlamış değiliz. Ailenin ne kadar acı çektiğini tahmin ediyorum. 31 yaşında, hukuk insanı ve hayatı başarılarla dolu gencecik bir insanın yolunu kesen karamsarlık ve kapkara umutsuzluk, neydi acaba diye düşünmekteyim? Allah rahmet eylesin. İntihar hiç tasvip edilemez, kalanlara da büyük acı veriyor.

Taziyeye gittiğimde “herkes oradaydı, aklınıza kim gelirse oradaydı” Dayısı Mirza Binboğa vardı yanı başımda, kısa konuştuk kalabalığın atasında… Sözleri boğazında düğümlendi, sustu. Benim de boğazım düğümlendi, ben de sustum. Bitkindi Feyzullah Bey, kalabalığı yarıp gelebilenlerin taziyelerini güçlükle kabul ediyordu.

CHP’lisi, AK Partilisi, MHP’lisi, İYİ Partilisi tüm siyasi parti temsilcileri, milletvekilleri, belediye başkanları, teşkilat yöneticileri... Cem Evinin içi, dışı çok kalabalıktı. Çevremizdeki kalabalık kenara çekilip birine yol açıyordu; Ümit Keskin…. O güler yüzlü, o zarif hanımefendi şimdi “evladını kaybeden anne” idi; bitkindi, mecalsizdi, gözleri şişmişti, kanı çekilmiş gibi solgundu. Taziyeye gelenlere teşekkür ediyordu. Taziyeye gelen arkadaşları ile kucaklaştıklarında hep ağlıyordu.

Evlat acısı ama hele de annelerin evlat acısı! Ve evlatların anne sevgisi...

Taziyede ve cenazede CHP Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve çok sayıda önemli isim de bulundu… Genç yaşta aramızdan ayrılan Avukat Hüseyin mekanın cennet olsun, ışıklar içinde yat… Güzel Ailenin, yakışıklı Hüseyin’i…