CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında bir kez daha otizme dikkat çekti. 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü nedeniyle basın toplantısı düzenlen Arık, Bugün 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü… Bugün herkes otizmle ilgili konuşacak, otizmle ilgili mesajlar çekecek, otizmi anlatacak. Ama maalesef yarın otizmi yaşayan aileler dışında herkes otizmi bir sonraki yıla kadar unutacak. Çünkü bugüne kadar hep böyle oldu, bundan sonrada böyle olması muhtemel…” diyerek bir gün değil her gün otizmin farkında olunması gerektiğini ifade etti. BU AYIP DEVLETİ YÖNETENLERİN AYIBIDIR Otizmin görülme sıklığının giderek arttığını belirten Arık, günümüzde 54 doğumdan birinin otizmli olduğunu ifade ederek açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Her 54 çocuktan biri otizmli doğuyorsa yani her 15 dakikada bir çocuk otizm tanısı alıyor ise biz bu çocukları niye göremiyoruz? Göremiyorsunuz çünkü o çocuklar 8 yaşındaki Berat gibi demir parmaklıklar ardında ya da Umut gibi yatağa bağlanmış bir şekilde hapis hayatı yaşıyor… Ben aileleri değil, sistemi eleştiriyorum. Bu ayıp devleti yönetenlerin ayıbıdır. Bu ayıp Milli Eğitim Bakanlığı’nın ayıbıdır. Bu ayıp Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ayıbıdır” TEK İLAÇ EĞİTİM Otizmin bilinen tek çaresinin eğitim olduğunu belirten Arık, “Otizmin bilinen en önemli ilacı Eğitim… Erken başlayan, yoğun ve kesintisiz haftada en az 40 saat süren eğitim… Eğitim bu çocuklarımız için bu kadar hayati önem taşırken, ülkemizde verilen eğitim desteği sadece ve sadece maalesef ki ayda 12 saattir. Almaları gereken haftada en az 40 saat ama gerçekte aldıkları ayda 12 saat! O da alabilirlerse… Sorarım size normal gelişim gösteren çocuklarımıza haftada 40 saat eğitim desteği verilirken, tek ilacı eğitim olan bu çocuklarımızın ayda 12 saat eğitim desteği verilmesi reva mıdır? Şimdi Beratların, Umutların niçin evinde hapis hayatı yaşadığını anlayabiliyor musunuz? Ülkemizde 0-18 yaş grubunda 350 bin otizmli çocuk ve gencimiz var. Bunlardan eğitime ulaşabilenlerin sayısı maalesef ki sadece 30 bin, o da ayda 12 saat. Burada bir başka önemli soru karşımıza çıkıyor; bu çocuklarımıza eğitimi kimler, nasıl verecek? Ülkemizde özel eğitimde hem kadro hem de donanım anlamında çok ciddi eksiklikler mevcuttur. Ülkemizde 32 üniversitede özel eğitim öğretmenliği lisans programı yürütülmektedir. Bu üniversitelerin 18’inde hiç profesör bulunmamaktadır. 17’sinde hiç doçent yoktur. 11’inde ise ne profesör ne de doçent bulunmamaktadır. Bu 11 üniversitesinin özel eğitim öğretmeni kontenjanı 680’dir… Ülkemizde öncelik yeni özel eğitim bölümleri açmak yerine mevcut olan özel eğitim bölümlerinin öğretim üyesi kadrolarını güçlendirmek olmalıdır. Öğretim üyesi kadrolarını güçlendirelim ki, nitelikli özel eğitim öğretmenleri yetiştirilsin. Ve bu yetişen nitelikli özel eğitim öğretmenleri çocuklarımıza eğitim versin. Olması gereken bu ama gerçek çok acı... Bu özel çocuklara özel eğitimle hiçbir ilgisi olmayan bir itfaiye bölümü mezunu ya da bahçe bitkileri bölümü mezunu bir aylık sertifika alarak ders verebiliyor. Siz normal gelişim gösteren çocuğunuzun matematik dersine bahçe bitkileri bölümü mezunu birinin girmesine razı olur musunuz? Olmazsınız! En iyi matematik öğretmeni kimse onu ararsınız, ondan ders almasını istersiniz. Peki bu çocukların günahı ne?” diye konuştu.