Özdemir, "Orta Doğu'nun en kırılgan ve hassas ülkelerinin başında gelen Lübnan, 4 Ağustos 2020 tarihinde başkent Beyrut'taki limanda gerçekleşen büyük bir patlama sonrasında siyasi ve ekonomik krize sürüklenmiştir. İyi koşullarda saklanmadığı için 7.750 ton amonyum nitratın patlaması tarihteki nükleer olmayan en büyük patlama olarak kabul edilirken, yaşanan bu olay sonrası 200'e yakın insan hayatını kaybetmiş, yaralıların sayısı ise 6 bini aşmıştır.” dedi.

LÜBNAN İLE TARİHİ VE KÜLTÜREL BAĞLARIMIZ BULUNMAKTADIR

Lübnan'da yaşanan gelişmelerin Türkiye açısından bütünün bir parçası olarak görülmesi gerektiğini belirten Özdemir; “Tarihî ve kültürel bağlarımız olan bu ülkede yaşanan her gelişmenin millî güvenliğimizi doğrudan etkileyebilecek potansiyele sahip olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır. Suriye ve Irakta yaşanan istikrarsızlıklar, terör meseleleri ve hatta iç savaşın taşıdığı hesaplaşmanın diğer bir parçasının Lübnan'da olduğu her yönüyle aşikârdır.” açıklamasında bulundu.

LÜBNAN’DA YAŞANAN GELİŞMELER TÜRKİYE’NİN BEKASINI ETKİLEMEKTEDİR

Lübnan merkezli gözlemlenen hadiselerin Türkiye’nin bekasına yönelen tehditleri beslediğini tecrübeyle yaşanmış ve görülmüş olduğunu ifade eden Özdemir; “Bu sebeple, Lübnan'ın iç barış ve huzurunun korunması, istikrarın tesis edilmesi sadece ülkelerarası ilişkilerle, küresel prestij ve ağırlığımızla yahut tarihî ve kültürel bağlara sahip olduğumuz bir ülkeyle olan münasebetler çerçevesinden değil, millî güvenliğimiz açısından da önem arz etmektedir. Diğer yandan, Doğu Akdeniz'deki millî egemenlik haklarımızın müdafaası hususunda da Lübnan'ın sahip olduğu jeopolitik ve jeostratejik konumu gereği önemli bir etki barındırdığı dikkat edilmesi gereken bir başka husustur.” dedi.

FRANSA HALA LÜBNAN’A ESKİ SÖMÜRGESİ GÖZÜYLE BAKMAKTADIR

Lübnan'ın karşı karşıya kaldığı sorunlara yönelik, meseleye insani ölçülerle yaklaşan ülke sayısının yok denecek kadar az olduğunu ifade eden Özdemir şöyle devam etti: “Fransa hâlâ bu ülkeye eski sömürgesi gözüyle bakmaktadır. Bütün bunlara karşılık, ülkemizin insani ölçüleri tarihî bağlar ve bakiyemiz olan diyarlara yönelik sahip olduğumuz engin kültür çerçevesinde Lübnan'a bakış açısı farkımızı ortaya koyduğu gibi, doğru ölçünün ne olması gerektiğinin gösterilmesi açısından da kıymetlidir.”

TİKA, LÜBNAN’DA 130 PROJEYİ TAMAMLAMIŞTIR

TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi İsmail Özdemir, konuşmasının devamında TİKA'nın Lübnan'a 2010 yılından bu yana toplam bütçesi 33 milyon doları aşan 130 projeyi tamamlayarak Lübnanlı vatandaşların istifadesine sunduğunu ifade ederek, “Beyrut limanında yaşanan patlama sonrasında Türkiye, çok sayıdaki arama kurtarma uzmanları, sağlık personeli ve insani yardım ekibini buraya göndermiştir. Türk Kızılayı bölgede aynı kapsamda, aynı amaca hizmet etmek için başarılı çalışmalara imza atmıştır.” açıklamasında bulundu.

LÜBNAN’DA 20 BİNİN ÜZERİNDE TÜRK NÜFUSU VARDIR

Lübnan'la münasebetlerimizi önemli kılan bir başka konunun da bu ülkede var olan ve sayılarının 20 binin üzerinde olduğu resmî kaynaklarca ifade edilen Türk nüfusu olduğuna dikkat çeken Özdemir; “Orta Doğu'daki mevcudiyetimizin yanında, Beyrut gibi tarihi ve stratejik öneme haiz bir şehirle, aynı güzergâhla Kudüs-i Şerif'e uzanan sahada var olan Türk nüfus ve mevcudiyeti, bölgenin barış ve istikrarı açısından oldukça büyük öneme sahiptir. Yıllardan bu yana, bu gerçek, ne yazık ki bazı çevrelerce görmezden gelinmiştir. Oysa Türklük, bu alandaki yüzlerce yıllık mevcudiyetiyle bölgeye mührünü vuran asli bir unsurdur.” diyerek, bölgede yaşayan Türklerin hak ve menfaatlerinin korunmasının da son derece hayati olduğunu belirtti. Özdemir, Türkiye’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşayan Trüklere sahip çıkması gerektiğini ve tezkereye Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek verdiklerini vurgulayarak, “Beyrut Limanı'nda yaşanan patlama sonrası, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız ile Sayın Dışişleri Bakanımızın bölgeye kısa sürede intikal etmeleri ve Lübnan'ın yanında olup yaralarının sarılması konusunda ülkemizin dost elinin uzatılacağının belirtilmesi kadar, yine, Lübnan'da yaşayan ve "Ben Türkmen'im." diyen soydaşlarımıza Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının verileceğinin ilan edilmesi son derece müspet bir gelişme olmuştur. Bu sebeplerden dolayı, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, gündemimizde bulunan tezkereye olumlu yönde oy vereceğimizi belirtiyor, bölgede ve dünyanın pek çok yerinde üstün vazife şuuruyla mücadele eden tüm kahraman askerlerimize Cenab-ı Allah'tan üstün muvaffakiyetler diliyorum.” ifadelerini kullandı.