Kayseri Barosu Başkanı Avukat Cavit Dursun, konuya ilişkin Kayseri Barosu’nun konferans salonunda düzenlediği basın toplantısında, “Her şeyden önce şunun altını çizmek isteriz ki ; iktidarın, Baroları ve bir kısım meslek örgütlerini hedef alan açıklamaları, antidemokratik ve otoriter bir bakış açısının yansımasıdır. Kendisi dışında hiçbir görüş ve anlayışa tahammülü olmayan, kendi fikirlerini anayasadan ve hukuktan üstün gören bir anlayışın demokrasiyle ve hukukla bağdaşması mümkün değildir. İktidar ve bir kısım çevreler, baskı ve zor yoluyla sindiremediği ve ele geçiremediği Baroları “yasal düzenleme” yoluyla işlevsizleştirmek, bölmek, parçalamak ve kontrol etmek istemektedir” diye konuştu.

“bağımsız barolar ve avukatlar olmadığı zaman, buralar yargısız infazhaneden ve engisizyondan başka bir şey olmayacaktır”

Toplantıda “Baroları işlevsiz ve atıl kılacak, bağımsız ve özgür savunmaya ket vuracak tüm girişimlerin, Cumhuriyetin ve devletin kuruluş felsefesine aykırılık teşkil edeceği de aşikardır” şeklinde ifadeler kullanan Başkan Dursun, şunları söyledi:

“Devletin temeli olması gereken adaletin sağlanması için inşa edilen binalar içinde, bağımsız barolar ve avukatlar olmadığı zaman, buralar yargısız infazhaneden ve engisizyondan başka bir şey olmayacaktır. Güçlü bir demokrasiye sahip olmanın ilk şartı, tüm dünyada da kabul edildiği üzere, hukuk devleti ilkesinin, bağımsız yargının ve güçlü savunmanın, tüm kurumları ile işler halde olmasından geçer. Hukuk devleti; ancak bağımsız ve tarafsız bir yargı erkinin varlığı ile, yargı ve adalette ancak bağımsız savunma, nitelikli avukat ve güçlü Barolarla hayat bulur.

Kuvvetler ayrılığına dayanması gereken anayasal bir devlet sisteminde, Yargı bir erktir. 3 eşit erkten oluşan devlet düzeninde, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında, eşitler arasında 1. olan yargı erkidir. Bir devlete rengini, şeklini ve esasını veren ise, yine yargı erkidir. Yargıyı; adil, insani, hukuki ve kabul edilir yapan ise, savunmadır. Yargı erkinin savunma kurumu ise, Avukatlığın örgütlü gücü olan Barolardır. Savunma, Türk Milletinin yargıdaki temsilcisidir. Bireylerin vekaletini alıp, şahsi haklarını savunan avukatların örgütlü gücü olan Barolar, bütün evrensel, hukuki, insani ve toplumsal değerlerin ve hakların savunucusu ve koruyucusudur.

Barolar ve Savunmanın tarihi, zorlu mücadelerle doludur. Savunma, Avukatlar ve Barolar tarih boyunca horlanmış, hırpalanmış, muktedirlerce ve iktidarlarca sevilmemiş, ancak her zaman kazanan kutsal savunma hakkı, adalet, barolar ve özgürlükler olmuştur. Tüm insanlık tarihi bunun örnekleriyle doludur. Avukatlar, milletimizin, halkımızın ve insanlarımızın; yargıdaki özgür, hür ve gür sesidir. Mesleğimizin doğasında kayıtsız ve şartsız itaat ve biat değil ; tam tersine itiraz, sorgulama, düşünme ve özgürlük vardır.

“adalet ve kardeşliği savunduğumuz için hedefiz”

Barolar ve avukatlar, itiraz edip sorguladıkları, düşündükleri ve eleştirdikleri, haklara ve özgürlüklere sahip çıkıp savundukları için hedeftir. Hukuka aykırı, baskıcı ve ayrıştırıcı politikalara karşı eşitliği, özgürlüğü, adalet ve kardeşliği savunduğumuz için hedefiz. Sermayenin sınırsız sömürü isteğine karşı, emeği ve alın terini savunduğumuz için hedefiz. Devletin temeli olması gereken adaletin sağlanması için inşa edilen binalar içinde, bağımsız barolar ve avukatlar olmadığı zaman, buralar yargısız infazhaneden ve engisizyondan başka bir şey olmayacaktır. Bu sebeple baroların parçalanması ve susturulması, sadece avukatların değil; çocukların, şehitlerin, gazilerin, kadınların, ağaçların, çevrenin ve adalete erişimde dezavantajlı tüm grupların ve istisnası olmadan herkesin susturulmasıdır.”

“AMAÇ, Türkiye’yi dikta ile yönetilen, geri kalmış bir 3. dünya ÜLKESİ YAPMAK”

FETÖ’nün Türkiye’yi dikta ile yönetilen, geri kalmış bir 3. dünya ülkesi algısı yaratmak için mücadele verdiği bir dönemde, “Baroların parçalanması, hukuk devletinin yok edilmesi ve ülkemizde insan onurunun güvencesi olan tüm kalelerin ve inancın yıkılması demektir” diyen Kayseri Barosu Başkanı Avukat Cavit Dursun, şu çok çarpıcı tespitlerde bulundu:

Barolarda yapılması düşünülen çoklu baro,nisbi temsil ve diğer değişiklikler ; Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olmadığının, Türkiye’de insan haklarının, savunma hakkının ve adil yargılama yapılan bir ülke olmadığının, resmi olarak ilanı olacağından, Türkiye’yi dikta ile yönetilen, geri kalmış bir 3. dünya ülkesi algısına sokacağından, ülkemizi uluslar arası hükümler, sözleşmeler ve korumanın dışında bırakacak ve Türkiye'yi müdahale edilebilir bir ülke statüsüne sokacağından, bunların yapılması halinde, Türkiye karşıtı tüm terör örgütleri ve yabancı devletler tarafından bu durumlar kullanılacak, bundan devletimiz, milletimiz ve insanlarımız büyük zararlar görecektir. Özellikle belirtmek isteriz ki, bütün bu hususlar tamamen bir FETÖ ve karanlık istihbarat örgütlerinin küresel projesi olup; isteyenler, geçmişte zaman zaman ortaya çıkarılan taslak, tasarı adı altındaki metinlere, 2013 tarihli sözde HSYK evrak ve çalışmalarına, 2009 tarihli DDK raporuna, 2004, 2007, 2009, 2011, 2013 ve en son 2018 Şubat ayında yaşananlara, bunların arka planına, bunları hazırlayan ve savunan kişi ve kurumlara bakabilirler. Bugün yaşadığımız sürecin tek farkı, geçmişte tüm bu değişiklik düşünceleri "TBB ve Barolar" olarak gündeme getirilirken, bu defa sadece "Barolar" olarak gündeme getirilmiş olmasıdır” dedi.

HABER: ALİ TÜRKASLAN

Editör: Haber Merkezi