Mart ayının son günü.

Internet hizmetleri ile soframızın 3 beyazından biri olan şekere vicdan ölçülerinin üzerinde zam yapıldı.

1 Nisan gece yarısı, yani saatler daha 01.00 olmadan mutfağımıza ateş düştü, doğalgaza 7 ayda 7. Zam geldi.

Hem de insaf, izan ölçülerinin üzerinde bir zam.

İhracat rakamlarına bakıyoruz, ihracat azalmış, ithalat artmış..

İktidarın en büyük icraat olarak önümüze koyduğu ‘Kur korumalı Mevduat Hesabı’ ilk 3 ayın faiz rakamları açıkladı.

Dolar bu günkü düzeyinde kalsa bile 1 yılda bütçeye net 100 milyar yük getireceği, ilk 3 aylık ödemelerle ortaya çıktı.

130 Milyar Dolar Merkez Bankası Kaynağı arka kapıdan cayır cayır yakıldı.

Merkez Bankası kasası eksi 51 milyar dolar bakiye veriyor.

Pazarda çeyrek lahana devri başladı.

2 ay önce tamını 10 liraya aldığımız lahanın çeyreği 10 lira olmuş.

Pazartesi günü açıklanacak enflasyon rakamları için ekonomistler yüzde 60, gerçek hesaplama yapan bilim adamları ise yüzde 120’li rakamları telafuz ediyor.

Yarından itibaren, iftar sofrasına konulacak 1 pide için tüketici 9 lira ödemek zorunda.

Tarım uzmanları, hayvancılık konusundaki ehil uzmanlar artık temel gıda ürünlerinde açıktan değil, resmen ülkemin adım adım sürüklendiği bir kıtlıktan bahsediyor.

Yüzde 200 artan temel gıda maddeleri için ‘Ekonomist’ Cumhurbaşkanı KDV oranlarını yüzde 18’den 8’e indirmekle sorunun çözümlendiğini, çözümleneceğini sanıyor.

Daha da vahimi, daha da önemlisi kamunun kaynakları, ödediğimiz vergiler Saray Şürekası tarafından hiçbir bütçe dengesi dikkate alınmadan harcanıyor, dağıtılıyor.

Size basit bir örnek.

Bu ülkenin bir bütçesi vardır, meclis aylarca çalışır, hazırlar ve kabul eder.

Burada KDV geliri de, yatırım giderleri kuruşuna kadar bellidir.

Bu bütçeyi uygulamakla yükümlü yürütme, vergi gelirlerini bütçeye uygun olarak kullanmak zorundadır.

Ama bizde hak getire.

İndirdim, kaldırım sistemi var KDV’de, ÖTV’de.

Sayın Cumhurbaşkanı Özbekistan’a gidiyor, beraberindeki bakanlarla.

Özbek Lider, alanda dizilen protokol üyelerine ‘Hoşgeldiniz’ diyor ama ilk sırada duran adam, ne bakan, ne bürokrat.

Sadece Cumhurbaşkanının oğlu.

Gel de böylesi bir yönetim anlayışında, devlet ciddiyeti, bütçe disiplini ara.

Bütün bu yaşananları gözden geçirip, “Allah’ım bu millete bu kadar eza yetmez mi” sözleri dilimden dökülürken, aklıma Şevki Yılmaz’ın sözleri geliyor.

Ne demişti 3 ay önce, “Ne var ne yok kuruşuna kadar harcayın, sizden sonra geleceklere mi bırakacaksınız ülkenin zenginliklerini..”

Sanırım bu tavsiye çerçevesinde hareket ediyorlar.

Tamam kabul edelim, Şevki Yılmaz’ın dedikleri yapılıyor, şüreka kazanın dibini sıyırıyor diyelim.

Yahu Allah’ınızı severseniz, bu iktidarın içinde hiç mi yaşananlara vicdanı sızlayan, yapılanlara, yaşatılanlara ‘Bu kadarı da fazla ama’ diyen bakan, milletvekili, belediye başkanı, parti yöneticisi yok.

Yarın Türk Milleti ilk orucunu tutacak ve sofrasında önüne konulan, et yerine tencere dolusu dert ile iftarını açacak.

Milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız kurada çıkan bazı evlere sözde çat-kapı ziyaretler yaparak, gündüzden gönderilen malzeme ile yapılan yemeğe aile fertleri ile kaşık sallayacak, sonra da foto çektirip haber bülteni yaptıracak.

Belediyeler, yine çekilen kurada çıkan, partiye kayıtlı birkaç ailenin evine gıda kolisi gönderecek.

İşsizi, işçisi, emeklisi, ev kadını ise sabahın erken saatlerinde önce halk ekmek kuyruğuna girecek, sonra da yağın, pirincin, bulgurun 50 kuruş daha ucuz olduğu marketleri araştırmaya başlayacak.

Efendiler,. Beyler ağalar, vekiller, başkanlar.

Bizim oylarımızda efendileşenler.

Lütfen, aklınızı başınıza toplayın.

Çıkın karşısına ve haykırın;

“Sayın Cumhurbaşkanı, bizi oylarıyla seçen ve kendilerini temsil etmek için görevlendiren insanlar açlık sınırının altında yaşama savaşı veriyor. İşsizi, işçisi, memuru, esnafı, sanayicisi, emeklisi, genci, öğrencisi, ev kadını, hiç biri ama hiç biri yaşananlardan, kendisine reva görülen bu hayattan memnun değil, mutlu değil. Yani tuttuğunuz yol yol değil. Eğer yarın bu milletin oyuna ihtiyaç duyacaksak, bizi yeniden seçmelerini isteyeceksek, onlara nefes aldıracak bir iki karar alın. Artık seçildiğimiz kentlere gidemiyor, gittiğimizde sokağa çıkamıyoruz. Farkında değil misiniz, saraya yerleştirdiğiniz onlarca, yüzlerce sözde danışman sizi kandırıyor, siz de milleti kandırdığınızı sanıyorsunuz. Ekonomik tablo Arjantin’inkinden daha kötü. Güzel ülkemin Seçim Kanununa değil, Geçim Kanununa ihtiyacı vardır. Lütfen çevrenizde kümelenen ‘Evet Efendimci’ kadroları bir kenara çekip, gerçekleri dillendiren, işin ehli uzmanlara kulak verin. Tamam biliyoruz, onlar size, ‘Sayın Cumhurbaşkanı siz ekonomist filan değilsiniz’ diyecektir, kızmayın onlara, biz de onlar gibi düşünüyoruz. Bırakın Millet İttifakını, AKP’ye, MHP’ye oy verenlerin yüzde 80’i de bu ucube sistemin ülkeyi felakete götürdüğünü görüyor ve kabul ediyor. Lütfen bir şeyler yapın, aksi halde gelecek seçimler sizin de bizim de felaketimiz olacak..”