Milletvekili İsmail Özdemir, “Ne siyasi ne ekonomik ne de başka bir kıstasla ele alındığında asla 1940'lı yılların günümüz ve özellikle de 21'inci yüzyılın geri kalan dönemiyle mukayese edilemeyeceği açıktır. Nükleer silahların yahut balistik teknolojinin yaygınlaşmasının önlenmesi, sadece bu silahlara sahip olmayan ülkelerin çabalarını sınırlandırma gibi absürt bir yaklaşımla küresel güvenliği daha ciddi bir risk alanı hâline getiriyor. Söz gelimi, nükleer silaha sahip olduğu iddia edilen İsrail'in faaliyetlerine kimse, bilhassa da Güvenlik Konseyi üyesi ülkeler bugünlerde ses çıkarmazken diğer ülkelerin çabalarının küresel barışı olumsuz etkileyeceği yorumundan hareketle farklı bir gayret yürütülüyor. Bu yaklaşımın adil olduğu söylenemez. Var olan bir kabul, her ülke nazarında aynı yaklaşımla ele alınmalıdır. Bu yapılmıyorsa amaç, barış ve istikrarı tesis etmek değil; aksine, seçilmiş ve belirlenmiş ülkelerin üstünlüğünü kurabilmektir ki bunun kabulü de mümkün değildir.” açıklamasında bulundu.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER YAPISAL OLARAK YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR

Covid-19 pandemisi dahi, başlı başına Birleşmiş Milletler ile bu bünyede çalışan uluslararası kuruluşların yetersizliğine dikkat çeken Özdemir; “Ne hastalığın zamanında teşhisinde ve diğer ülkelerle paylaşılmasında ne tedavisinde ne de -şimdilerde görüldüğü üzere- aşılamanın adil bir şekilde yapılmasında ve uygulanmasında Birleşmiş Milletler, mevcut yapısıyla başarılı olamamıştır. Şimdi yeni bir tehlike daha insanlığın hemen karşısında bulunurken hâlâ iklim değişikliği gibi, yıkıcı etkileri olan bir süreçle alakalı sağlıklı iş birliği mekanizması kurulamamıştır.” açıklamasında bulunarak, iklim değişikliğiyle mücadelenin başarılı bir şekilde yönetilememesi hâlinin beraberinde yıkıcı bir buhran ve kaos dönemini de getirebileceğini belirterek şöyle devam etti, “Dolayısıyla insanlığı bekleyen böylesine büyük, yeni ve güncel riskler karşısında Birleşmiş Milletlerin yapısal olarak gözden geçirmesi ve yeniden ele alınması acil bir ihtiyaçtır. Temel ölçü mutlak suretle insanlığın huzurunun tesis edildiği bir yapı olmalıdır ve bu kapsamda da ülkemizin sürekli ifade ettiği dünyanın 5'ten büyük olduğu gerçeği her tarafça dikkatlice ve üzerinde hassasiyetle düşünülmesi gereken bir konudur. Her ne kadar Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerin ilk etapta buna sıcak bakmayan bir tutum takınmaları gözlemlense de kaçınılmaz gelişmeler kapımıza geldiğinde dünyanın huzur ve barışı için yeni veya revize edilmiş bir küresel sisteme geçilmenin ne derecede zorunluluk olduğu görülecektir.”dedi.

Editör: Haber Merkezi